Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş, Vakıfbank'ın Hazine Müsteşarlığı'na devredilen hisselerinin bedelinin Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devrinin ardından Vakıf Katılım'a kaynak olarak aktarılacağını belirterek, "Şu anda 3 ayrı değerleme şirketi değerleme yapıyor. Bu devrin ardından bankamız ciddi bir sermaye yapısına sahip olacak." dedi.
Göktaş, yaptığı açıklamada, Vakıf Katılım'ın yılın ilk çeyreğinde karlılık anlamında hedeflerine ulaştığını bildirdi.
Yılın ilk çeyreğinde 2 yeni şube açtıklarını aktaran Göktaş, şu anda 65 olan şube sayısını yıl sonunda 100'e çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
Vakıfbank'ın Hazine Müsteşarlığı'na devredilen hisselerinin bedelinin Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devrinin ardından Vakıf Katılım'a kaynak olarak aktarılacağını belirten Göktaş, "Şu anda 3 ayrı değerleme şirketi değerleme yapıyor. Bu devrin ardından bankamız ciddi bir sermaye yapısına sahip olacak. Buradan aldığımız güçle çok daha büyük bir banka haline geleceğiz." şeklinde konuştu.
Kuveyt Türk ve Vakıf Katılım'ın yatırımlarıyla hayata geçen Teknogirişim Girişim Sermayesi Yatırım Fonu'na başvurmak isteyen girişimcilerin projeleriyle KT Portföy'e başvurmaları gerektiğini bildiren Göktaş, şunları kaydetti:
"Bu çok büyük bir zihinsel devrimin başlangıcı... Türkiye'de sıkıntı fikri olan insanların ortak olunmasını istememesi... Ortak iş yapabilme kültürünü oluşturuyoruz. Biz yüzde 1 ila 30 arasında ortak oluyoruz. Bir bankanın ortağınız olması çok değerli, farklı yatırımlar da çeker. Bu bizim için bir test sürüşü... Biz kâr-zarar projesi yapacağız."
Göktaş, faizle işlem yapmasalar da faizlerin yükseldiği bir ortamdan katılım bankalarının da etkilendiğine işaret ederek, "Biz aynı piyasadayız. Hepimiz vatandaşın mevduatına sahibiz. Katılım bankalarının getirisi yüzde 10, diğer bankaların yüzde 15 ise bir hassasiyetiniz de yoksa mevduat diğer bankalar gidiyor. Türkiye'de yüzde 5 pazar payına sahip olmamız o hassasiyetin yeterince oluşmadığını gösteriyor." şeklinde konuştu.
"Riski tek tek paylaştırmak yerine imece usulü paylaştırıyoruz"
İkram Göktaş, Müslüman ailelerin, çocuklarına faizin haram olduğunu çok küçük yaşlarda anlatması gerektiğini ifade ederek, "Faiz nedir? Paranın parayla fiyatlanması... Tanımı çok net... Ben size 100 lira verirsem, siz bunu bana 120 lira öderseniz bu faiz oluyor. Siz benden 100 lira yerine 100 liralık bir ev isterseniz, ben o evi size 120 liraya vadeli satarsam bu ticaret..." şeklinde konuştu.
Aldıkları parayı para olarak satmadıklarını, gidip bir başkasının yatırımını desteklediklerini belirten Göktaş, "İnsanlar parasıyla neler yapıldığını genel itibarıyla bilebilir. Biz topladığımız tüm parayı bir havuzda topluyoruz. Bir kişinin parasını bir projede değerlendirmiyoruz. Bu havuzda bin tane işlem görüyor. Bin işlemden 50 tanesi zarar ediyorsa 950 tanesi kâr ediyor. O 50 işlem kârı azaltıyor. Herkes o kârı-zararı paylaştığı için bireylerin zarar ettiğini görmüyoruz. Riski tek tek paylaştırmak yerine imece usulü paylaştırıyoruz." ifadelerini kullandı.
Kur'an-ı Kerim'de faizin haram, alışverişin helal olduğunun yazdığını hatırlatan Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Katılım bankalarının pazar payının yüzde 5 olmasında elbette bizim de eksiğimiz var. Katılım bankaları, İslami bankaları vatandaşa yeterince anlatamıyor olabilir ama insanların kendilerinin öğrenmesinin önünde bir engel yok. Bunun haram olduğunu bilerek konvansiyonel bankalarla çalışıyorsak, çalışmamıza da mazeret üretiyorsak çuvaldızı kendimize batırmamız gerektiğini düşünüyorum. Bunu öğrenmektense 'onlar da aynı', 'arada ne fark var ki', 'zaten oranlar da aynı' ifadeleriyle araştırma yapmamayı tercih ediyorlar.
Allah bin 500 yıl önce Kur'an-ı Kerim'de 'alışveriş de faiz gibidir' diyenlerin olacağını söylemiş. Fark ne? İki arkadaş yürürken bir elma bahçesi görüyor. Çok güzel elmalar var, ikisi de elma bahçesine iniyor. Biri bir sepet elma aldı, diğeri sahibinden izin istedikten sonra bir sepet elma aldı. İkisinin fiili arasında bir fark yok ancak birine hırsız diyorlar, diğerine demiyorlar. Yani konvansiyonel bankalarla katılım bankaları arasındaki fark görüntüde bu kadar küçük..."