Dünya ekonomisinin oldukça karışık bir görünüm sergilediğini belirten Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, "Krizin bittiği ve eski büyüme dönemlerine dönüldüğüne yönelik beklentiler oldukça zayıf. Güvenli davranmak isteyenlerin sayısı risk almak isteyenlerden kat ve kat yüksek. Bu da büyümenin gecikmeli olmasına yol açıyor" dedi.
TOPARLANMA KALICI MI?
Toparlanma olduğunu, büyüme hızının yüzde 1'ler düzeyinden yüzde 3.5 düzeyine çıktığını ifade eden Aydın, "Ancak kalıcı olup olmadığını göreceğiz. Daha da önemlisi bazı bölgelerde hızlı büyümeler yaşanırken bazı bölgelerde küçülme yönünde dalgalı bir seyir var.
Gelişmeleri etkileyen başlıca faktörler, finansal imkânlar daha sınırlı, borçlanma faizleri daha yüksek olması, petrol fiyatlarının yükselen bir seyir izlemesi, gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı, uluslararası ticareti sınırlandıran soğuk savaş, korumacı yaklaşımlar, jeopolitik riskler, ikili ve bölgesel ilişkileri olumsuz etkileyen yaptırımlardır. G20 ülkelerinin aldığı kararların uygulanmasındaki isteksizliklerdir" diye konuştu.
DIŞ KAYNAKLAR ARTIRILACAK
Türkiye ekonomisinin performansını etkileyen en önemli faktörün sağlıklı ekonomik büyüme ve siyasi istikrar olduğuna işaret eden Aydın, sözlerine şöyle devam etti: "Ekonomi sağlıklı işledikçe ve büyüdükçe bankacılık sektörü de sağlıklı işler ve büyür.
Bu temel çerçeve içinde bankacılık sektörü büyüme için ihtiyaç duyulan finansmanı sağlamaya devam edecek. İç kaynaklarımızı artırmak ve en doğru şekilde kullanmak her zamankinden daha fazla önemli hale geldi. Ne var ki, büyüme hedeflerimiz ve potansiyelimiz dikkate alındığında, iç kaynaklarımız talep edilen kredi artışını destekleyecek düzeyde değil.
Bundan dolayıdır ki dış kaynakları çevirmeye ve arttırmaya gayret edeceğiz. Yeni Ekonomi Programı'nın beklentiler ve davranışlar üzerindeki olumlu etkisi ile iç kaynakların daha iyi kullanılmasını ve dış kaynakların sürdürülmesini destekleyecek, likidite baskısı daha az hissedilecektir."
FAİZDE SEYİR AŞAĞI OLACAK
Öngörülebilirlik arttıkça ve enflasyonist baskı azaldıkça faiz oranlarında aşağı yönde bir seyir olacağını bildiren Aydın, "Bu sayede toparlanma yaygınlaşacak ve hızlanacak, aktif kalitesinin makul ve yönetilebilir bir düzeyde kalmasını destekleyecektir.
Bu durum, kredilerin sürdürülmesi için gerekli ve zorunlu olan sermaye yeterliliği düzeyini de olumlu yönde etkileyecektir. Faaliyet hacmi arttıkça faiz marjı daha düşük kalacak, işlem hacmi ise büyüyecektir. İşte o zaman bankalar sürümden daha fazla kazanacaktır" diye konuştu.
Kaynak maliyeti dışında, operasyon ve risk maliyetlerinin düşürülmesine daha fazla gayret edileceğini kaydeden Aydın, "Bu konuda tek tek bankaların çalışmaları yanında birlikte yapılabilecek maliyet düşüşü sağlayacak projeler daha fazla gündemde olacaktır" dedi.
UZUN DÖNEMLİ FIRSATLAR KAÇIRILMAMALI
Ülkemizde bankacılık ve finansal sektörünün hala küçük ölçekte olduğunun altını çizen Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bankacılık yanında, özellikle sermaye piyasası ve sigorta sektörünün yüksek bir büyüme potansiyeli vardır. Son 15 yılda gerçekleştirdiğimiz performans dikkate alındığında, küresel ve milli ekonomide işler yoluna girdikçe milli gelir ve bankacılık sektörü büyümeye devam edecektir.
Alınan tüm önlemler büyümeyi durdurmak için değil, tersine sağlıklı olarak sürdürmek içindir. Kısa dönemli iniş çıkışlara bakarak telaşa kapılmamak lazım tersine başımızı dik tutup geleceği daha iyi görme ve anlama çabası içinde olmamız gerekiyor. Kısa dönemli risklere dayalı kararsızlıklar uzun dönemli fırsatların kaçmasına neden olmamalıdır."