Yıldırım, 9 Mart'ta TÜREB Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmesinin ardından, rüzgar enerjisi sektöründe gelecek dönemde atılması gereken adımlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'de yerli imalat yapan kuruluşlar ile yerli ürün kullanan yatırımcılara yönelik teşviklerin devam etmesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, "Günümüz koşullarında finans kuruluşlarının baz fiyat garantisi olmayan projeler için finansman sağlamak konusunda istekli olmaması sebebiyle sektör olarak projelerin finanse edilebilmesi için mevcut piyasa takas fiyatı (PTF) yakınlarında bir Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) baz fiyatı belirlenmesine gerek duyuluyor." diye konuştu.
Yerlilik mevzuatı ile gelişmeye başlayan rüzgar endüstrisi sayesinde Türkiye'de artık kule, kanat, jeneratör, dişli ve dişli kutusu ile ankraj ve bağlantı elemanlarının üretiminin gerçekleştirildiğini aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:
"Rüzgar enerjisi sanayisindeki üretimin yaklaşık yüzde 35’i iç pazara sunuluyor, kalan kısmı ise ihraç ediliyor. Türkiye’nin elektrik talebi yılda ortalama yüzde 4,8 büyüyor ve bunun 2023’e kadar benzer hızda devam etmesi bekleniyor. TÜREB verilerine göre, 2018'de 497 megavat gücün işletmeye alınmasıyla, 2011'den bu yana yeni rüzgar santrali kurulumu açısından en zayıf yıl yaşandı fakat bu durumda bile Avrupa ölçeğinde 497 megavat kurulu güç ile Almanya, Fransa, İsveç ve İngiltere'den sonra en yüksek onshore rüzgar santrali kurulumu Türkiye'de gerçekleşti. Yine de Türkiye'nin rüzgarda 38 bin megavat karasal (onshore),10 bin megavat da deniz üstü (offshore) potansiyeli var, bunların yalnızca yüzde 14’lük kısmı kullanılıyor. Cari açığın dörtte üçünü oluşturan enerji ithalatını yenilenebilir kaynaklarla azaltmak, sürdürülebilir ve öngörülebilir bir yatırım ortamı sağlamak için rüzgar sektörü, 2020 sonrası için piyasa koşullarına göre destekleyici nitelikte yeni bir teşvik veya çıpa mekanizması oluşturulmasını bekliyor. "
"İHALE ERTELEMELERİNE OLUMSUZ BAKILMAMALI"
Yıldırım, son 10 yılda dünya genelinde yerli imalat ve Ar-Ge yatırımlarını artırmak ve elektrik fiyatını düşürebilmek için ihale ile lisans verme yönteminin yaygın bir şekilde kullanıldığını söyledi.
Bu kapsamda Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) projesi ile benzer amaçların hedeflendiğine işaret eden Yıldırım, devam etmekte olan rüzgar ihalelerinin söz konusu yönteme dayandığını kaydetti.
Yıldırım, sektörde yapılan her ertelemenin olumsuzluk olarak düşünülmemesi gerektiğinin altını çizdi.
YEKA gibi büyük projelerin ekonomik, finansal ve teknolojik hazırlıkların optimize edilmesi durumunda ilgi çekeceğini ve daha başarılı bir şekilde hayata geçirilebileceğine ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:
"YEKA projeleri, mali ve teknik yeterlilik şartları olan, yerlilik içeren, teknoloji-özel ve bir tavan fiyatı üzerinden eksiltme yöntemi ile ihale edilen projeler olması sebebiyle ihale süreci hazırlık gerektirmektedir. Esasen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde rüzgar ve diğer yenilenebilir enerji projeleri için 'One Stop Shop' olarak çalışacak bir hizmet noktası kurulması düşünülmekteydi. Böyle bir birimin etkin kılınması amacıyla tüm özel, üniversite ve kamu kurumlarının katılacağı bir çalıştay yapılması ve mevzuattaki son güncellemelere göre yetkilerin belirlenmesi veya devredilmesi rüzgar sektörümüz adına en etkili iyileştirmelerden biri olabilir."