Hazine Müsteşarlığı ve Kredi Garanti Fonu AŞ (KGF) arasında, KOBİ’lerin ve ihracatçıların finansmana erişiminin kolaylaştırılması amacıyla kredi kefalet sistemine ilişkin protokol imzalandı.
Müsteşarlık konferans salonundaki imza töreninde konuşan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 2016'nın ikinci yarısından itibaren Müsteşarlığın, Hazine destekli kefalet sistemini daha etkin hale getirerek hızlandırmak ve reel sektör ile bankacılık sektörünü rahatlatmak için çok yoğun bir çalışma içerisine girdiğini hatırlatarak, bunun sonucunda gerekli yasal düzenlemelerin yapıldığını söyledi.
Bu kararla kapsayıcılık anlamında da çok önemli adım atıldığını dile getiren Şimşek, şöyle devam etti:
"Sağlanan kefaletlerin bakiye tutarının üst sınırı daha önce 20 milyar liraydı. Protokolle 250 milyar liraya çıkarılmış olacak. Bu çok ciddi bir rakam. Böylece bankacılık sektöründen yararlanıcılara çok daha büyük bir imkan sunulmuş olacak. Aslında yeni sistemin en önemli özelliği, biz kredi kefalet sürecini hızlandırıyoruz. Bunu portföy garanti sistemini (PGS) tesis ederek sağlıyoruz. Hazine olarak belirlediğimiz üst limit 250 milyar lira. Biz kredi garanti kurumu olarak bu çerçevede bankalara limit tahsis ediyoruz. Bankalar da doğrudan doğruya ihtiyaç sahibi KOBİ, ihracatçı veya KOBİ dışı firmalardan kredi talebini alıyor ve kendisi uygun gördüğü andan itibaren bir gün içerisinde süreç tamamlanmış oluyor. Başvurular doğrudan doğruya bankaya yapılacak, banka değerlendirmesini tamamlayacak, arkasından sadece KGF'ye ne kadar kredi tahsis edilmesi gerektiğini bildirecek. Sistem son derece basit, bürokrasi tamamen bu çerçevede kalmış oluyor."
Bankacılık sektörüne çağrı
Hazine destekli kefalet sisteminin merkezinde PGS'nin bulunduğunu ifade eden Şimşek, "250 milyar liranın en az yüzde 80'inin PGS çerçevesinde firmalara kredi olarak tahsis edilmesini bekliyoruz, daha doğrusu böyle bir şartımız var. " dedi.
Bankacılık sektörüne de çağrıda bulunan Şimşek, şunları kaydetti:
"Bankacılık sektöründen bizim talebimiz şu: Kendilerinin verdiği bütün kredilerde ortalama batık oranı veya tahsili gecikmiş alacakları kredilerin oranı yüzde 3'ün biraz üzerinde. Biz bunun iki katı kadar bir alan sağlıyoruz, yani yüzde 7'ye kadar Hazine olarak biz üstleniyoruz. Dolayısıyla klasik bankacılık sistemi içerisinde abartılı teminat talebini de doğrusu çok sağlıklı bulmuyoruz. Hazine, bu kredinin duruma göre, KOBİ dışında yüzde 85, KOBİ'ler için yüzde 90, i̇hracatçı i̇çi̇n yüzde 100 kefi̇l olacak. Bugün yüzde 3 ci̇varında olan potansiyel kaybın iki katından fazlasını Hazine zaten garanti etmiş olacak. Onun için bankacılık sektörünün, özellikle zor durumdaki imalatı olan, iyi iş modeli olan, ihracatı olan firmalara el uzatmasını istiyoruz. Çünkü biz Hazine olarak elimizi taşın altına koyduk. Bankacılık sektörüne bu konuda klasik bir anlayışın ötesinde daha rahat şekilde hareket etmesini sağlayacak bir alan, iklim yarattığımızı düşünüyoruz."
"KOBİ'ler ekonominin motoru, bunun güçlü şekilde çalışmasını istiyoruz"
Amaçlarının bütün ekonomilerin temelini oluşturan KOBİ'lerin finansmana erişimini kolaylaştırarak bu sorunu çözmek olduğunu vurgulayan Şimşek, "Biz Hazine olarak KGF üzerinden kontra garanti sağlıyoruz. KOBİ'ler ekonomimizin motoru, bu motorun güçlü bir şekilde çalışmasını istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Hazinenin bu kefaleti sayesinde krediye erişimin artmasını, daha düşük faizlerle bunun sağlanmasını, vadenin makul düzeyde olmasını beklediklerini ifade eden Şimşek, "Sürdürülebilir bir finansman iklimi oluşturmak istiyoruz, bu sistemden amacımız da bu. İnanıyorum ki bu sistem sayesinde ekonomimiz daha da canlanacak, piyasalarda bu hissedilecek. KOBİ'lerimiz ciddi bir şekilde nefes alacak ve böylece ülkemizin büyüme hedeflerine ulaşmasında da bu sistemin büyük bir katkısı olacak." ifadelerini kullandı.
"Yatırım, istihdam ve ihracat seferberliği dönemindeyiz"
İhracatçı ve döviz kazandırıcı faaliyeti olan işletmelerin tümüne yüzde 100'e kadar Hazine kefaletiyle kredi sağlama imkanı sunduklarını anlatan Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Artık ihracat seferberliğinin zamanı. Özellikle geçenlerde biz iş alemiyle bir araya geldiğimizde yapılan bir ankette şunu gördük, TOBB üyelerinin yüzde 80'i hiç ihracat yapmıyorlar. Bu çok ciddi bir sorun. İhracat seferberliği dönemindeyiz, yatırım, istihdam ve ihracat seferberliği. Artık hiçbir firma sırtını sadece iç piyasaya, iç piyasa dinamiklerine dayayarak, sürdürülebilir bir iş modeli kuramaz. Türkiye'nin hem dövize ihtiyacı var hem de içeride zaman zaman yaşanabilecek iniş ve çıkışlara yönelik olarak çok ciddi dış pazarlar var. Bunu dengelemesi lazım. Pazar çeşitlendirmesine mutlaka gidilmesi lazım."
"Bankaların sermaye yeterlilik oranını da olumlu etkileyecek"
Söz konusu destekte bankaları da teşvik edecek bir husus olduğuna işaret eden Şimşek, "Hazine destekli kefalet birinci dereceden teminat olarak değerlendirildiği için Hazine destekli bu sistem ile sağlanan krediler bankaların sermaye yeterlilik oranlarını da olumlu yönde etkileyecek. Bankalarımızın elini tutan hiçbir şey yok. Güçlü bir şekilde 250 milyar lirayı değerlendireceğiz. Amacımız yatırımları, istihdamı, ihracatı artırmak, özü bu. Biz üretenin, istihdam sağlayanın ve dışarıya satanın yanındayız. Eskiden bunu belki politik olarak ifade ediyorduk, şimdi fiilen sahada bütün kolaylıkları sağlayarak buradayız." diye konuştu.
"İhracatçıya pozitif ayrımcılık yaptık"
İhracatçıların finansmana erişim problemlerinin giderilmesi ile döviz kazandırıcı faaliyetlerin de artacağına inandıklarını ifade eden Şimşek, bunun dış dengeyi de olumlu etkileyeceğini söyledi. Şimşek, "İhracatçıya yönelik pozitif ayrımcılık yaptık, yüzde 100 kefalet, bu çok önemli. Dolayısıyla inanıyorum ki daha dengeli, daha sürdürülebilir, daha kapsayıcı, inşallah daha yüksek bir büyüme dönemine hem yapacağımız ilave reformlarla hem de bu attığımız adımlarla gidebileceğiz." dedi.
Konuşmaların ardından Hazine ile KGF arasındaki protokolü, Başbakan Yardımcısı Şimşek, KGF Yönetim Kurulu Başkanı Faik Yavuz, KGF Genel Müdürü İsmet Gergerli imzaladı.
"Önemli olan bizim ne yaptığımızdır"
Şimşek, imza töreninde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Mehmet Şimşek, Moody's'in not kararıyla ilgili olarak da "Biz reform yapacağız, ekonomimizde aldığımız tedbirlerle yatırımda, ihracatta performansı yakalayacağız, ondan sonra başkalarının ne dediğine bakmayacağız. Önemli olan bizim ne yaptığımızdır. Biz risklere, şoklara karşı Türkiye ekonomisinin direncini artıracak reform yapacağız." ifadesini kullandı.
İleride çıkabilecek krizleri engellemeye, yönetimde istikrarı sağlamaya yönelik bir anayasa değişikliği reformunun gündemde olduğuna dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:
"Daha yeni G20'den geliyorum. Birçok insan Türkiye'deki bu anayasa değişikliğinin ne olduğunu bilmiyor. Bu değişiklik, başlıklar ve manşetler üzerinden değerlendirildiği için baktım ki birçok kişide klasik yanlış algı var. Dedim ki, 'Ben 65'inci Hükümetin Başbakan Yardımcısıyım. Cumhuriyet'imiz 1923'te yeni yolculuğuna başladı. O tarihten bu yana 65 hükümet... ABD 241 yıldır başkanlık sisteminde, 45'inci başkanı daha yeni göreve başladı. Bakın 241 yıl 44 başkan gelmiş, Türkiye daha 2023'te 100'üncü yılını dolduracak, 65'inci hükümet. Yönetimde istikrar sağlandığı zaman bu ülkede başarı oluyor. Mevcut sistem iki başlılık içerdiği için ileride krizlere gebe. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kurgusu da uluslararası normlara uygun... Bunu yaptıktan sonra Moody's'in veya başka bir rayting kuruluşunun değerlendirmesi değişir. Türkiye'nin notunu 6-7 defa artırdılar. Küresel krizde bütün ülkelerin kredi notları düşürülürken bizim kredi notumuz arttı. Çünkü reform yapmıştık, direncimiz yüksekti, Türkiye ekonomisi güçlü bir performans ortaya koydu. Son değerlendirmelerin üzerine fazla da odaklanmamak lazım. Bizim cevabımız, dışarıda 'hayır' kampanyasına her türlü imkanı sağlayanlara, sandıkta güçlü 'evet'. Moody's'e de diğerlerine de en güçlü cevabımız, bu ülkenin temellerini daha çok sağlamlaştıracak yapısal reformdur, güçlü maliye politikasıdır ve sektörel dönüşümdür. Türkiye'nin daha dengeli, daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve daha yüksek büyümesi... Bunu da reformla, doğru politikalarla sağlayacağız."
"Maksadımız, sektörümüzün bu branşta da faaliyet göstermesi"
Başbakan Yardımcısı Şimşek, trafik sigortasında tavan fiyata ilişkin çalışmalara yönelik bir soruyu yanıtlarken, yasal anlamda geçmişte prim artışına sebep olan problemleri çözüme ulaştırdıklarını, Danıştayın "orijinal parça" konusundaki kararına yönelik bir düzenleme yaptıklarını aktardı. Serbest piyasada birçok oyuncu bulunduğunu ve rekabet olması gerektiğini vurgulayan Şimşek, vatandaşların fiyat karşılaştırması yapabilmesi için web sitesi hazırladıklarını anımsattı. Şimşek, şöyle devam etti:
"Baktık ki firmalar arasında çok büyük uçurumlar var, 'bazı firmalar sanki bu sektörde iş yapmak istemiyor gibi bir algı uyandı' bizde. Gerçekten de öyle bir algı var. Diğer alanlarda kar ediyorsunuz, bu alanda demek ki birtakım sıkıntılar oluşmuş. Bu sıkıntıları giderecek yasal düzenlemeleri yaptık, adımları attık, öngörülebilirliği artırdık. Yaklaşık olarak yüzde 10 civarı bir düşüş oldu, bunu kabul ediyorum. İki kata çıkmış primleri... Beklentimiz bu konuda biraz daha hassasiyetti, bu gelmeyince Hazine Müsteşarlığımız bu konuda bir çalışma yaptı. Orada da sektörü zora sokacak bir adım atmayacağız. Fakat gerçekten bu sektörde iseniz bütün branşlarda hizmet vermekle mükellefsiniz. Ortalamanın üç katı fiyat verenler var. Bu, 'aslında ben bu branşta çalışmak istemiyorum' demektir ama bu sistemin de çalışması lazım. Onun için biz bunu yine de süreli olarak getirdik. Bu sene için öngörüyoruz. Hazine Müsteşarlığının birtakım değerlendirmeleri var. Anadolu Ajansı ile yüzdeleri paylaştık. Maksadımız bugünkü ortalama fiyata yakın, onun çok altında bir şey değil, üst limit çerçevesinde sektörümüzün bu branşta da faaliyet göstermesi."