Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansının başkanlığını yürüttüğü Dünya Yatırım Tanıtım Ajansları Birliği (WAIPA) Dünya Yatırım Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmada, güçlü, sürdürülebilir ve istihdam yaratan küresel büyümeden uzak olunduğunu, bu nedenle ülkelerin daha fazla yatırım yapması gerektiğini söyledi.
Şimşek, "Geleceğe yönelik olarak yapıcı olmak lazım. Çünkü bu konuda yapabileceğimiz çok şey var. Korumacılıktan kaçınmalıyız. Küresel büyümeyi engelleyen korumacılıktır. En azından küresel ticaretin yüzde 6-7 büyümesini isteriz. Küresel büyümek için bu aslında bir norm idi. Korumacılık önemli bir tuzak. Bundan kaçınmalıyız. Bunun için güçlü çabaya ihtiyacımız var." diye konuştu.
'15 Temmuz Türkiye'nin yatırım olgusunu güçlendirdi'
Başbakan Yardımcısı Şimşek, Türkiye'nin ışığa doğru giden bir trend içinde olduğunu, bunun bir hikaye olacağı gibi yatırım hedefi olarak da algılanabileceğini söyledi. Türkiye'de en kötü şeyin arkada kaldığını belirten Şimşek, şu görüşleri dile getirdi:
"15 Temmuz'da olan aslında Türkiye'nin yatırım olgusunu güçlendirdi, Türkiye'nin hikayesini güçlendirdi. Ne kastediyorum bunlardan? Birinci argümanım şu; demokrasi ve kalkınma... Kanaatimce Türkiye'deki demokrasi bugün en güçlü döneminde. Çünkü muazzam bir saldırıyı atlattı. Çünkü bu darbe girişimi hem demokrasiye hem de hukukun üstünlüğü üzerine bir darbedir. Bu olsa idi 10 yıllar geriye giderdik. Halk kendi geleceğini savunmaya çalıştı ve kendi hayatını riske attı. Kendi geleceğini ve demokrasiyi düşündü. Çok onanacak ve tasvip edilecek bir yaklaşım."
'Kurumsal reformlar hızlandı'
Şimşek, Türkiye'yi son birkaç ay içinde reform sürecine soktuklarını, demokrasiye bir daha böyle bir saldırı olmasın diye bunu yaptıklarını söyledi. Sivil denetimin artırıldığını ve kurumsal reformların hızlandırıldığını ifade eden Şimşek, "OHAL, hükümete devleti yeniden yapılandırmaya ve bunu hızla yapmaya imkan veriyor. Demokratik ilkelerimize bağlı olarak kalmaya devam edeceğiz. Hukukun üstünlüğünü uygulamaya kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Hatta hukukun üstünlüğünü yok etmeye çalışanlara karşı da bunu yapacağız. Hukukun üstünlüğü devam edecek." diye konuştu.
Türkiye'nin iş piyasasında yaptığı reformlara değinen Şimşek, bunları yatırım iklimini iyileştirmek için hayata geçirdiklerini söyledi. Şimşek, yabancı sermaye yatırımları konusunda da rekabet içinde olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Yeni gelişmekte olan ülkeler eskisi kadar ilgi çekmez oldu. Bence ortalıkta hala muazzam bir para var. Ve evinizi düzene sokar, reformlarınızı yaparsanız, buradan daha fazla nemalanabilirsiniz. Biz de mevduat ve tasarruflar çok düşük olduğu için dış paraya ihtiyaç duyuyoruz. Türkiye'nin en büyük sorunu tasarruflarının düşük seviyede olması. Bu kıyamet içinde muazzam bir reform hazırladık ve bunu parlamentoya sunduk. Önce Bireysel Emeklilik Sistemi olarak lanse ettik. Bu bir şekilde tasarrufları geliştirme sonucu doğuracaktır. Bu şekilde Türkiye, cari hesaplarındaki açığı kapatabilecektir. Ama yine de bununla da iş bitmiyor. Çok kapsamlı bir reform programımız var. Sektörel dönüşümler yapmamız gerekiyor. Aynı zamanda yukarıdan aşağı inen bir yaklaşımımız olmalı."
'Kısa dönemdeki dalgalanmalar yönetilebilinir'
Bugünlerde küresel olarak belirsizlik olduğunu, özellikle finans piyasalarındaki dalgalanmaların bütün yatırım teşvik ajanslarını zora soktuğunu belirten Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yatırım yapan gruplardan ricamız, lütfen günlük veya kısa vadeli dalgalanmalar sizi korkutmasın. Temele bakın, demografiye bakın, reform sürecine bakın, daha kaliteli kurumlar kuran ülkelere bakın. Kısa dönemde aşırı dalgalanma olabilir. Bunu yönetebiliriz, ama bunun ötesine baktığımızda yeni gelişen piyasalar hala orada, yatırım imkanları hala orada… Ve evini barkını düzene sokan, reform yapmaya devam eden, verimliliğini artıran, istihdamı artıran ve daha yüksek bir gelir seviyesi yaratabilen ülkeler aslında hala mevcut. Bütün olaylara rağmen biz AB üyeliği sürecinde ilerliyoruz, ne kadar sürerse sürsün. Tabi buna Avrupa ve Türk halkı karar verecek."