Sidney Havalimanı, hava yolları şirketi Qantas ile iş birliği yaparak yüz tanıma sistemini test etmeye başladı. Sistem ile yolcuların uçağa biniş süresinin kısalacağı belirtiliyor.
Günümüzde yüz tanıma sistemlerinin öncelikli hedefi güvenliği sağlamak olsa da yüz tanıma sistemleri son yıllarda havalimanlarındaki kargaşanın önüne geçmek ve yolcuların havalimanında harcadığı süreyi azaltmak için de test ediliyor. Bu yılın başında British Airways, Orlando Uluslararası Havalimanı'ndaki yolcuların artık sadece yüzlerini kullanarak uçağa biniş yapabileceklerini duyurmuştu. Şimdi benzer bir adım Sidney Havalimanı'ndan geldi. Havalimanı yönetimi Avustralyalı hava yolu şirketi Qantas ile birlikte yüz tanıma sistemini test etmeye başladı.
Pasaport ve biniş kartının yerini yüz alacak
Geçtiğimiz hafta başlatılan pilot programdan şu an için sadece uluslararası yolculuk yapan Qantas yolcuları faydalanabiliyor. Program uyarınca yüz tanıma sisteminden faydalanma hakkı olan kullanıcıların yanında pasaport ya da biniş kartı taşıması gerekmeyecek. Yolcular bagajların teslim alındığı bölgedeki yüz tanıma cihazlarını kullanıp hem bagajlarını uçağa yönlendirecek hem de ilgili uçuş kapısına sorunsuz bir şekilde ilerleyebilecek. uçağa biniş esnasında yine yüz tanıma sisteminden faydalanılacak ve yolcular sorunsuz bir şekilde koltuklarına kadar ulaşacak.
''Yüzünüz; sürecin her adımında pasaportunuz ve biniş kartınız olacak.'' diyen Sidney Havalimanı CEO'su Geoff Culbert, insanların artık ceplerinde ya da çantalarında taşıdıkları evrakları sunmak için karmaşa yaşamayacağını ve çok daha kolay bir şekilde seyahat edebileceklerini belirtiyor. Pilot programın sonuçları için şimdiden heyecan duyduklarını açıklayan Qantas'ın baş müşteri yetkilisi Vanessa Hudson ise yüz tanıma sisteminin daha hızlı ve yolculuğa elverişli olmasının yanı sıra yolculara kişilleştirilmiş bir deneyim sunacağını da düşünüyor.
Güvenlik endişeleri
İlerleyen dönemlerde Sidney Havalimanı'nı kullanan 43 milyon yolcuya hizmet vereceği düşünülen yüz tanıma sistemi yolcuları ikiye bölmüş durumda. Daha hızlı olması ve evrak karmaşasını ortadan kaldıran yapısı ile sistemi beğenen yolcular olduğu kadar sistemin performansından ve mahremiyet sınırlarının aşılmasından endişe duyan yolcular da var. Mayıs ayında ülkedeki İnsan Hakları Hukuku Merkezi, yüz tanıma sistemlerinin kullanılmasıyla ilgili duyduğu kaygıları dile getirmiş ve biyometrik verilerin hükümetin oluşturduğu geniş bir veri tabanında tutulmasından endişe duyduğunu açıklamıştı.
Tabi pilot programdan faydalanmak şu an için yolcuların rızası dahilinde olacak. İsteyen yolcular yüz tanıma sistemini kullanmak yerine klasik prosedürleri izleyerek yolculuğunu tamamlayabilecek. İlerleyen dönemlerde yüz tanıma sistemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte yolculara böyle bir tercih hakkının tanınıp tanınmayacağı ise belirsiz.