Sargasso Denizi, Atlas Okyanusu'nun kuzey-batı kesiminde (Bermuda), Sargassum türü yüzer alglerle kaplı, elips biçimli ve görece durgun su kütlesi.Bermuda Adalarını çevreleyen Sargasso Denizinden ilk kez söz eden Kristof Kolomb'dur. 1492'deki birinci yolculuğunda denize ulaşan Kolomb, algleri görünce karanın yakın olduğu kanısına vararak yoluna devam etti.
Ama bu yüzen bitki kütlesi içinde kaybolmaktan çekinen eski denizcilerin çoğu Sargasso Denizinden gereksiz bir korku duydu. Sargasso Denizi: Kıyısız Deniz Dünya üzerindeki uzaktan bakıldığında en kolay seçilen, en büyük su kütlelerine okyanus adı veriliyor. Okyanus, tanımı gereği çok belirsiz bir kavram, dolayısıyla dünyanın çeşitli yerlerinde okyanuslar farklı şekillerde sınıflandırılmakta.
Denizler ise okyanusların karaların içlerine giren parçaları olarak tanımlanıyor. İnsanlık tarafından tarih boyunca defalarca unutuluyor olsa da, dünya yüzeyindeki tüm su kütleleri karaların boşluklarını dolduran, dünya için oldukça ince bir tabakadan ibaret.
Doğal olarak denizler de dahil her su kütlesinin karalarla kıyısı olmak zorunda. Sargasso Denizi adı verilen bölge ise okyanus ortasındaki izole yapısından dolayı, hiçbir karaya kıyısı olmayan deniz olarak adlandırılıyor. Atlantik (Atlas) Okyanusu’nun kuzey kesiminde bulunan, Bermuda Şeytan Üçgeni’nin de bir kısmını kapsayan Sargasso Denizi oldukça kendine özgü bir yapıya sahip.
Çevresinde sürekli olarak dönen akıntılar var ve yoğun şekilde Sargassum adlı kahverengi algleri, yani su yosunlarını barındırıyor. Okyanus akıntıları bölgeyi izole ediyor ve Sargasso Denizi kendine özgü ekosistemini korumaya devam ediyor.
Saat yönünde dönen okyanus akıntılarının çevrelediği bu bölge görece durgun bir yapıya sahip. Batıda Körfez Akıntısı, kuzeyde Kuzey Atlantik Akıntısı, doğuda Kanarya Akıntısı ve güneyde Kuzey Ekvator Akıntısı ile çevrelenmekte. Kuzey Atlantik sert soğuk bir iklime sahip olsa da, Sargasso Denizi enteresan bir şekilde sıcak.
Bütün bu özelliklerinden dolayı yolu Sargasso Denizi’ne düşen denizciler çok zor durumda kalıyor. Kuzey Amerika’nın hemen doğusunda büyük bir alan kapladığından dolayı ilk olarak Kristof Kolomb ve tayfası tarafından, Coğrafi Keşifler sırasında gözlendi.
1492 yılında ilk kez Amerika kıtasına gitmek için yelken açan mürettebat, bu bölgenin içine girene kadar neyle karşı karşıya olduğunu bilmiyordu. Bölgenin yüzeyi alglerle kaplı olduğundan karaya yaklaştıklarını düşünmüşlerdi.
