MIP TV 2016 Televizyon ve Dijital İçerik Fuarı'na katılan, annesi Türk olan Wallner, VR teknolojilerinin günümüzde geldiği aşamaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kanada Uzay Ajansı tarafından desteklenen “Uzayın Sınırları” adlı 12 dakikalık belgeselinin, geçen yıl atmosferdeki stratosfer tabakasının 40 km üzerine gönderilen kameralarla 360 derece sanal gerçeklik teknolojisi kullanılarak çekildiğini anlatan Wallner, günümüzde VR teknolojilerinin üç kategoriye ayrıldığını bunların video oyunlarında üç boyutlu 3D teknolojisi, sinemada kullanılan VR teknolojileri ve 360 derece video çekimleri olduğunu aktardı.
Wallner, sinemada kullanılan VR teknolojilerini anlatmanın çok zor olduğunu belirterek, "Bunu daha önce hiç görmemiş birine renkleri açıklamaya çalışmaya benzetebiliriz." dedi.
Sanal gerçeklik teknolojisiyle çekilen bir filmin, normal bir filmi seyretmekten çok farklı olduğuna işaret eden Wallner, "Standart bir filmi düz bir ekranda seyrederseniz, yapımcıların hikayeyi anlatmak için kullandığı yöntemler seyirciyle seyrettiği şey arasına bir mesafe koyabilir. Bu yüzden hikaye anlatıcılığında kullandığımız bu yeni yönteme ve yeni bir dile ihtiyaç duyduk." diye konuştu.
VR teknolojisinin seyircinin alışkanlıklarını değiştirdiğini anlatan Wallner, "VR’de herşey etrafınızda ve aslında siz kendinizi sanki orada olay yerindeymiş gibi hissedersiniz. Sanal gerçeklik teknolojisi mesafeleri kaldırıyor." ifadelerini kullandı.
"Sanal gerçeklik eski sinemanın yerini almayacak"
Diğer taraftan MIPTV Fuarı'nda konferans veren Minority Media Yapım Şirketi yetkilisi Jake Kent ise VR teknolojilerinin eski sinema yöntemlerinin yerine kullanılmayacağını belirtti.
Kent, "Sanal gerçeklik eski medyanın ve oyun formatlarının yerini alamaz. Sadece insanlar farklı bir tüketim şekli ortaya koyuyor." diye konuştu.