İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, ekonomik büyümedeki ivme kaybının belirgin şekilde hızlandığını, İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI başta olmak üzere ekonomide tüm öncü göstergelerin üçüncü çeyrekte yüksek enflasyonla birlikte 2009 krizinden bu yana en zayıf büyümenin yaşanacağına işaret ettiğine dikkat çekti.
Hükümetin ekonomide çarkların yeniden dönmesini sağlamak için aldığı çeşitli önlemler ve attığı adımlarla geçen aylardaki dalgalanmanın ardından son dönemlerde finansal piyasalarda bir dengelenme sürecinin yaşandığına işaret eden Bahçıvan “Finansal piyasalarda bu süreç yaşanırken reel sektör ve sanayimizi ilgilendiren konular gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Finansal dengelenme var, ama reel sektörün dengeleri oturmuş değil” diye konuştu.
SANAYİMİZİN BİRİKMİŞ KDV ALACAKLARI TEMİNAT ARACI OLMALI
Sanayicinin mevcut koşullarda yaşadığı sıkıntıları paylaştığı konuşmasında, enerji başta olmak üzere özellikle kamu kaynaklı girdi fiyatlarındaki artışların maliyet baskısını artırdığına belirten Bahçıvan, şöyle konuştu: Taze kredi bulma ve yeniden yapılandırma konusunda da iş dünyası ve bankalar karşı karşıya gelmeye devam ediyor.
Kredi büyüme hızı ise özel bankalarda eksi yüzde 13 düzeyinde iken, kamu bankalarında ise yüzde 3,7 ile pozitif ayrışıyor. Bu süreçte sanayimizin yanında daha duyarlı bir şekilde durmaya özen gösteren kamu bankalarımızın hakkını teslim etmek istiyorum. Sanayicilerin yaşadığı finansman sıkıntısını bir nebze de olsa rahatlatmak için öncelikle sanayimizin birikmiş KDV alacaklarının bir teminat aracı olarak kullanılması gerektiğini düşünüyoruz.
Bütçeden herhangi bir nakit çıkışı gerektirmeyen bu öneri ile piyasada limit sıkıntısı çeken sanayici kendi alacağı olan KDV tutarını yeni teminat olarak kullanabilecek. Yine şirketlere öz kaynaklarını güçlendirilmesi amacıyla sermaye sağlanması durumunda teşviksel destek sağlanması seçeneğinin de düşünülmesi gerektiğine inanıyoruz.”
GÜÇLÜ SANAYİ ÜLKESİ OLMAK İÇİN ÜRETİMDE NİTELİK ARTIŞI ZORUNLU
Türkiye’nin, ekonomide yeni bir başarı hikayesiyle güçlü bir sanayi ülkesi olması hedefinin dünyadaki gelişmelerle uyumlu olmasının büyük bir önem arz ettiğine değinen Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “21. Yüzyıl, pek çok alanda olduğu gibi üretim ve sanayi anlayışında da büyük değişimleri beraberinde getiriyor.
Ucuz işgücü ve ucuz hammaddeye dayanan eski üretim tarzı, yerini artık temel unsuru bilim ve teknolojiye dayalı yüksek katma değer olan bir sanayiye bırakıyor. ‘Ne mutlu ki, sanayicilik yeni nesil bir anlayışla tüm dünyada yeniden değer kazanıyor.
Bizim de tüm dünyadaki değişime ayak uydurarak, başkalarının ürettiği teknolojiyi tüketen olmaktan hızla çıkıp, kendi yüksek milli teknolojimizi geliştirmemiz gerekiyor. Türkiye güçlü sanayi ülkesi olma yolunda üretimde niteliği artırma zorunluluğuyla karşı karşıyadır.
Bilim ve teknoloji kaldıracını üretime taşıyarak, düşük büyümenin panzehirleri olarak önerilen; beşeri sermayenin eğitim yoluyla güçlendirilmesi, Ar-Ge, tüm üretim ve hizmet süreçlerinde teknoloji içeriğinin yükseltilmesi, en fazla odaklanmamız gereken konular olmalıdır. Yüksek katma değerli ürünlerin payının arttığı nitelikli ihracat, olmazsa olmazımızdır.”