Türkiye, 2017 yılında Başbakanlık tarafından yayımlanan raylı araç sistemlerinde en az yüzde 51 yerli ürün kullanılmasına yönelik genelge ile raylı sistemlerde yerli katkıyı zorunlu hale getirdi. Bugün itibarıyla gerek kamu gerekse belediye ihalelerinde yerli katkı şartı zorunlu olarak uygulanıyor.
Bu kapsamda özellikle yerli firmalar hem teknolojisini geliştiriyor hem de ihracatını artırıyor. Devlet politikası haline gelen demiryolları sektöründe; yurtiçindeki altyapıyı geliştirmek, pazardan pay almak ve potansiyeli değerlendirmek isteyen yerli firmalar, son dönemde global pazarda öne çıkan firmalar ile iş birliğini de artırıyor. Teşviklerle desteklenen sektörde ulusal ölçekteki yatırımların yanı sıra belediyelerin de metro ve tramvay yatırımlarıyla kent içi ulaşımda raylı sistemleri daha fazla kullanmaya başladığı görülüyor.
Raylı sistemlerdeki potansiyel global üreticilerin ilgisini çekiyor
Yolcu ve yük taşımada ağırlıklı olarak karayolunu kullanan Türkiye, son yıllarda raylı sistemlerdeki potansiyeliyle global raylı sistem üreticilerinin ilgisini çekiyor. Bu noktada Türkiye’nin hem araç üreten ana sanayiler hem de bu işle uğraşan altyapı müteahhitleri için verimli bir pazar olduğuna işaret eden Raylı Ulaştırma Sistemleri ve Sanayicileri Derneği’ne (RAYDER) göre, yurt genelinde birçok kentte raylı sistem yatırım planlamaları başlatıldı. Artık kendi tramvayını ve metrosunu üreten, milli trenini ve hatta hızlı trenini üretme çabasına giren Türkiye’de yan sanayi de gelişiyor. Yan sanayinin gelişmesi, sektörün katma değer ile ekonomiye katkısını artırıyor.
12 bin kilometrelik hızlı tren hattı projesi, yolcu ve yük taşımacılığı açısından önem taşıyan ulusal demiryolu ağı projesi, 350 bin ve üzeri nüfusa sahip şehirler için planlanan tramvay, hafif raylı ve metro sistemleri, hat otomasyonu ve sinyalizasyon çalışmalarıyla pazar büyüyecek. Şehir içi raylı sistem işletmeciliği Türkiye’de henüz 11 kentte yapılırken, 17 il için de raylı sistem yatırımları onaylandı. Bu doğrultuda başlayan proje çalışmaları devam ediyor.
Türkiye’nin toplam 12 bin 466 kilometre demiryolu ağı bulunuyor. 2023 yılı hedefleri doğrultusunda, 10 bin kilometrelik yüksek hızlı tren, 4 bin kilometre yeni konvansiyonel tren hattı, elektrifikasyon ve sinyalizasyon çalışmaları büyük bir hızla sürüyor. 2023 yılında hızlı tren hatları ile birlikte toplam 25 bin kilometre, 2035 yılında ise 30 bin kilometre demiryolu hattı hedeflerine ulaşılması amaçlanıyor.
Tamamlanması hedeflenen şehir içi raylı sistem hat uzunluğunun 2019 yılına kadar 441, 2023 yılına kadar da 740 kilometreye ulaşması planlanıyor. Türkiye’de şehir içi raylı sistemler toplam hat uzunluğunun 2023’e kadar bin 200 kilometreye ulaşması hedefleniyor. Tüm bu hedefler ve planlar doğrultusunda, 2023 yılında demiryolu taşımacılık payının; yolcuda yüzde 10, yükte ise yüzde 15’e çıkarılması hedefleniyor. Türkiye’de, 2035 yılında bu oranların yolcu taşımacılığında yüzde 15, yük taşımacılığında ise yüzde 20’ye çıkarılması planlanıyor.
Büyükşehir belediyelerinde yatırımlar ivme kazanıyor
Türkiye’de raylı sistem yatırımlarında yoğunluklu olarak büyükşehirler dikkat çekiyor. Bu kentlerde özellikle toplu taşımada raylı sistem araçları ön plana çıkıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2019 yılına kadar raylı sistem ağını 450 kilometreye çıkarmayı hedefliyor. Söz konusu hedef için belirlenen yatırım tutarı da 35 milyar lirayı buluyor. Kentte uzun vadede raylı sistem hattının bin kilometreye ulaştırılması hedefleniyor. İzmir de hızla raylı sistem ağını genişleten kentlerden biri. İzban ve İzmir metro hatları ile toplu ulaşım yolculuğunun yüzde 35’i raylı sistem ile yapılıyor.
Kentte yılda ortalama 200 milyon kişi raylı sistemleri kullanırken, 500 milyon kişinin raylı sistemler ile taşınması hedefleniyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi de yerli üretim tramvay ve LRV yatırımları ile kentte raylı sistemler ile taşımacılığı artırmak istiyor. Diğer büyükşehir belediyelerinde de yatırımların ivme kazandığı görülüyor.
Global büyümenin yılda yüzde 2.6 olması bekleniyor
İhracatta ise uzmanlar, uzun vadeli projeler bakımından; Arap yarımadası, Kuzey Afrika ülkeleri, İran, Rusya gibi ülkelerin Türkiye açısından öne çıkan pazarlar arasında yer alacağını ifade ediyor. Yeni sistemler kadar hat, otomasyon ve araç yenileme pazarının giderek büyüdüğüne işaret eden sektör temsilcileri, bu pazarın yabancı üreticilerin dikkatini çektiği ve kayda değer rekabet alanlarının oluştuğu tespitini yapıyor. Yabancı firmalar, Türkiye pazarında bu alandaki etkinliğini artırmak için yerli firmalarla iş birliğine yöneliyor.
Küresel raylı sistemler pazarı 2009-2011 yılları arasında 146 milyar euro iken, 2011-2013 yılları arasında 150 milyar, 2013-2015 yılları arasında 160 milyar, 2017-2019 yılları arasında 176 milyar euroya ulaştı. 2019-2021 yılları arasında ise 185 milyar euro olarak gerçekleşmesi öngörülüyor. Gelecek 10 yıl içinde raylı sistemler pazarının her yıl ortalama yüzde 2.6 oranında yıllık büyüme göstereceği bekleniyor.
Küresel demiryolu pazarında büyüklük bakımından sırasıyla hizmet, altyapı, yük vagonları, sinyalizasyon, bölgesel tren, kent içi ve ana hat raylı ulaşım sistemleri yer alıyor. Sektörde en fazla yatırım ve ihracat yapan ülkeler Çin, Almanya ve ABD. Yapılan araştırmalarda, 2015-2017 yılları arasında pazar artışının yeni yükselen bölgeleri arasında Latin Amerika, Ortadoğu ve Afrika bulunuyor. Yolcu vagonları pazarında AB ve Asya en büyük pazar paylarına sahipken, hafif raylı sistemler alanında AB ülkeleri ilk sırada yer alıyor.
Türkiye’de raylı sistemlerde 2009-2016 yılları arasında ihracat/ithalat oranı ortalama 1/5 iken, bu oran 2017 ve 2018 yıllarında yerli ve milli markaların üretilmesiyle tersine ivme kazandı.
Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı ülkeler Güney Kore, Çin, Çekya ve Almanya, en çok ihracat yaptığı ülkeler ise Tayland, Polonya ve Almanya. Türkiye’de bugün itibarıyla 12 ilde kent içi raylı ulaşım işletmesi bulunuyor. Bu iller İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Konya, Kayseri, Eskişehir, Adana, Gaziantep, Antalya, Samsun ve Kocaeli. Bu işletmelerde bugüne kadar 3 bin 461 adet metro, LRT, tramvay ve banliyo araçları ithalatı yapıldı. Ayrıca yakın gelecekte raylı sistem kullanması planlanan diğer iller olan Diyarbakır, Mersin, Erzurum, Erzincan, Urfa, Denizli, Sakarya ve Trabzon için de araç alımı yapılacak.
Yüzde 51 yerlilik şartı, yerli üreticinin rekabet gücünü artırıyor
Yerli firmalar, 2016 yılı sonu itibarıyla Suudi Arabistan, Senegal, Etiyopya, Cezayir, Fas, Hindistan ve Ukrayna’da 2 bin 600 kilometre demiryolu ve 41 raylı sistem projesini başarıyla tamamladı. 2017 yılında bu firmalar tarafından 25 ülkeye 85 milyon euroluk vagon ve yedek parça ihracatı gerçekleştirirken, hizmet ihracatı ortalaması da son yıllarda 500 milyon euro seviyesine yükseldi. 2018 yılı araç ve yedek parça ihracatı, hizmet ihracatı ile birlikte 600 milyon euro olarak gerçekleşti ve 2019 yılında 700 milyon euro olması bekleniyor.
Öte yandan, yerli üretimi teşvik etmek amacıyla kamu ihalelerinde getirilen en az yüzde 51 yerlilik şartı, global pazarda büyük ölçekli şirketlerin dikkatini çekiyor. Bu noktada Türkiye’de kendine yatırım yeri ya da yerli bir ortak arayan bazı yabancı firmaların, ortaklıklarda 'know-how’u ellerinde tutarak, Türkiye’yi bir montaj ülkesi şeklinde değerlendirmek istediği belirtiliyor.
Bu durumun önüne geçilmesini isteyen sektör temsilcileri, yüzde 51 yerlilik şartının yanı sıra ortaklıkta hisse çoğunluğunun Türkiye firmalarında olması halinde bu firmalara ihalelerde yüzde 5 ek puan verilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Uzmanlar, bu adımın yerli sermayeyi koruyup geliştireceğini, Türkiye’nin teknolojiye adaptasyonunu, sisteme hakimiyetini ve finansman gücünü artıracağını söylüyor.