• BIST 9368.07
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 9 °C

Proje olumlu sonuçlanırsa 500 milyon TL kazanacağız

Proje olumlu sonuçlanırsa 500 milyon TL kazanacağız
5.1 milyar TL’lik tarımsal gelire sahip olan Diyarbakır’da, yapımı devam eden Silvan Projesi ile 235 bin dekarlık alan suya kavuşmuş olacak. Diyarbakır’da tarımsal gelirde yaşanan artış Ülke ekonomisine de katkı sağlamış olacak.

Gap’tan sonra Türkiye’nin en büyük entegre alan yönetimi ve sulama projesi olan Silvan Projesi, Diyarbakır’a hayat verecek. Proje dahilinde 8 adet baraj yapılmasının planlandığına dikkat çeken DenizBank Tarım Bankacılığı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Burak Koçak, yapımı hızla devam eden yaklaşık 4’ünün tamamlanma ve sulama kanalları ile birlikte faaliyete geçme aşamasına yaklaştığı projenin, tamamlandığında 235 bin dekar alanın sulu tarıma kavuşacağını söyledi. Basit bir hesaplama ile Silvan Projesi’nin bölge tarımına nasıl büyük bir faydası olacağının ortaya çıkacağını belirten Koçak, şunları söyledi: “TÜİK verilerine göre 2017’de Diyarbakır’da kuru koşullarda yani sulama yapılmayan buğday verimi dekar başına 299 kilogram. Sulama yapıldığında ise 467 kilograma ulaşıyor.

Buğdayın kilogram fiyatı da yaklaşık 1.25 TL. Sadece Silvan projesi kapsamındaki 235 bin dekar alanda örneğin buğday yetiştirildiğini düşünürsek, sulama öncesi bu alandan elde edilen gelir 88 milyon TL civarında oluyor. Proje sonrası sulama yapıldığında ise aynı araziden, aynı çiftçilerin, aynı yöntemlerle yapacağı üretimden elde edilecek gelir ise 137 milyon TL’ye çıkıyor. Üstelik bu fark, sulama ile sağlanacak gelir artışının mümkün olan en düşük ifadesidir.”

PAMUKTA GELİR ARTIYOR

Sulama imkânına kavuşan üreticinin, Diyarbakır koşullarında, sıcaklık birikimi de olanak tanıdığı için ikinci ürün üretimini de yapabileceğini kaydeden Koçak, “Bu sayede elde edilen gelir de artacaktır. Hatta bu şekilde suya kavuşan bir üretici ürün desenini tamamen değiştirebilir ve bambaşka bir üretim modeline geçebilir. Örneğin yine TÜİK verilerine göre dekar başına pamukta elde edilen verim 510 kilogram. Kütlü pamuğun kilogram fiyatı da 4 TL seviyelerinde.

Bu durumda Silvan Projesi kapsamındaki 235 bin dekar alanın pamuk üretimine geçmesi halinde ulaşılacak toplam gelir ise bu kez 480 milyon TL’ye çıkıyor. Yani 235 bin dekarlık bu sulama alanında kuru koşullarda buğday yetiştirilirken elde edilen gelir 88 milyon TL iken, buğdayı suladığımızda 137 milyon, su sayesinde artık pamuk yetiştirildiğinde 480 milyon TL’ye ulaşan bir gelir söz konusu” dedi.

MEYVE SEBZEYE ELVERİŞLİ

İlave yatırımlarla kapama meyve bahçesi, sebzecilik ve benzeri faaliyetlerle çeşitlendirerek geliri daha da arttırmanın mümkün olduğuna vurgu yapan Burak Koçak, “Tarla tarımı elbette en temel gıda ürünlerini bize temin etmekle inkar edilemez bir öneme sahip olsa da aynı zamanda birim alandan en düşük gelirin elde edildiği ürün grubudur.

Aslına bakarsanız Diyarbakır coğrafyasının iklimi, toprak yapısı sıcaklık birikimi gibi parametreleri bir bütün olarak düşündüğümüzde birim alandan oldukça yüksek getiriler sunan sebze ve meyve grubunu verimli biçimde yetiştirmeye son derece elverişli bir yapıya sahip” diye konuştu.

5bbfc76b2269a2238c79a275.jpg

DÖRDÜNCÜ ŞEHİR

Örneğin sulamanın yapılabildiği arazilerde son derece verimli şekilde üzüm üretiminin gerçekleştirilebileceğini söyleyen Burak Koçak, Diyarbakır’ın sofralık üzümde en çok üretimin yapıldığı dördüncü il konumunda olduğunu kaydetti. Yine meyvecilik tarafında önemli miktarda dut, badem, armut ve elma üretiminin var olduğunu belirten Koçak, “Sebze üretiminde ise karpuz, domates, kavun, hıyar ve biberde başarılı bir üretim ve önemli miktarlar söz konusu.

Sulamaya paralel olarak nispeten çok daha yüksek gelirler sunan bu ürünlerde üretim hacminin ve dolayısıyla da tarımsal katma değerin çok daha artması kaçınılmaz olacak. Diğer yandan Diyarbakır’ın sahip olduğu ağırlıklı olarak hububatlar gibi stoklanabilir ürünlerden oluşan üretim deseni, endüstriyel niteliği bağlamında tarımsal sanayinin de katma değer yaratacak diğer unsurların da başlangıç noktası. Yani bir değer zincirinin ilk halkası bu büyük çaptaki üretim. Buna katma değer sağlayacak diğer halkalar için de elbette ki birçok alternatif var” ifadelerini kullandı.

ÜRETİCİ KART İLE 580 BİN ÇİFTÇİYE DESTEK

DenizBank olarak tarımı milli bir mesele olarak gördüklerini ve hali hazırda 1 milyon çiftçi müşterileri bulunduğunu belirten DenizBank Tarım Bankacılığı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Burak Koçak, “Sektöre 16 yıldır finansman desteği sağlıyoruz ve özel bankalar arasında yüzde 43 pazar payı ile liderliği bırakmadık. Tarımın finansmanında bir inovasyon olan Üretici Kart ürünümüz ile 580 bin çiftçimize destek oluyoruz” dedi.

5bbfc8732269a2238c79a27c.jpg

YATIRIM ALAN BÖLGE

Diyarbakır’ın Türkiye’de manda sayısına göre ikinci, sığır sayısında beşinci, koyun sayısında beşinci, keçi sayısında ise yedinci sırada yer aldığını söyleyen Burak Koçak, “Şehir, 388 bin büyükbaş, 1.28 milyon küçükbaş hayvan varlığına sahip ve yıllık 400 bin ton süt üretiyor. Ayrıca Türkiye’de ipekböcekçiliği konusunda da ilk sırada bulunuyor. Yıllık 45 bin ton üretimle ülke üretiminin yüzde 45’ini tek başına gerçekleştiriyor” dedi.

Tüm bunlara ek olarak Diyarbakır’ın yatırım alan bir bölge olduğuna vurgu yapan Koçak, “Bunda etkili birkaç parametre var. Birincisi giderek artan ve çoğunluğu genç nüfusun ili her anlamda cazip hale getirmesi. İkincisi ve daha önemlisi ise hem tüm kırsal kalkınma programlarında (IPARD, KKYDP, GAP ve Kalkınma Ajansları’nın programları) hibe desteği alan hem de Ticaret Bakanlığı’nın ‘Yatırım Teşvik Uygulamaları’nda da en yüksek teşvik alan öncelikli bölge olan 6’ncı bölgede yer alıyor” ifadelerini kullandı.

DİYARBAKIR BİR MERKEZ OLABİLİR

Lisanslı depoculukla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Burak Koçak, lisanlı depoculuğun hem önemli bir ihtiyaç noktası olması hem de yeni finansman olanakları yaratması bağlamında en çok öne çıkan başlıklardan biri olduğunu söyledi. Lisanslı depoculuk sisteminin fiyat istikrarı gibi çok önemli bir işlevi yerine getirdiğine dikkat çeken Koçak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üreticilerin ürettikleri ürünleri hasat zamanı tek seferde düşük fiyattan piyasa sürmelerinin önüne geçiyor. Depoya bırakılan ürün karşılığında üretilen ELÜS’ler ürüne hukuki açıdan kanıtlanabilirlik ve haliyle de teminat niteliği kazandırıyor. Üreticimiz, ELÜS’ler aracılığı ile ürününü teminat olarak göstererek bankalardan kredi kullanabiliyor.

Ancak tarım ürünlerinin finansal enstrümanlara dönüştürüldüğü bu süreç için her şeyden önce bu ELÜS’lerin likiditesinin sağlanması, yani bunların istendiğinde kolaylıkla satılabileceği bir piyasa derinliğinin yaratılması gerekiyor. Bunun için de kısa süre önce Türkiye Ürün İhtisas Borsası A.Ş kuruldu. Yalnızca bu ELÜS’lerin işlem gördüğü bir borsa olarak yakın zamanda faaliyetine başlayacak. Kısa süre içinde yalnızca Diyarbakır’da kuruluş izni alan 12 firmaya ait 776 bin ton kapasiteli 16 depo söz konusudur.

Hem kapasitelerin giderek arttığı hem de geçtiğimiz yıldan itibaren önemli desteklerin uygulanmaya başlandığı da düşünüldüğünde, lokasyon olarak bu tür bir sisteme uygun ürün deseni ile gelecekte bu tür bir borsacılığa dayalı tarım ticaretinin bölgedeki önemli merkezlerinden biri olacaktır Diyarbakır.”

5.1 MİLYAR TL’LİK TARIMSAL GELİR

Diyarbakır’ın tarımda önemli altyapı yatırımları ile bereketli topraklarının değerini bilen ve bunu geleceğe taşımaya çalışan bir şehir olduğunu belirten Burak Koçak, şunları söyledi: “Bu bereketli coğrafya her yıl 2.6 milyar TL hayvansal, 2.5 milyar TL bitkisel olmak üzere çiftçimize toplam 5.1 milyar TL tarımsal gelir sağlıyor. Her bir karışı değerli olan bu toprakların Diyarbakırlı çiftçilerimiz tarafından nasıl değerlendirilmeye çalışıldığının diğer bir göstergesi de nadasa bırakılan arazi oranının düşüklüğüdür.

Tüm Türkiye’de tarım arazilerinin yüzde 15.8’i atıl durumda iken Diyarbakır’da bu nadas arazilerin toplam tarım arazisine oranı yalnızca yüzde 1.5’tir. Bu oran Diyarbakırlı çiftçimizin üretim iştahının en temel ifadesidir.”

UYGULAMA ÜZERİNDEN FİYATLARA YAKIN TAKİP

Denizbank’ın, çiftçiyi teknoloji ile buluşturup işlerini kolaylaştırmak ve verimliliğini arttırmak için üreticilere sunduğu mobil uygulama Deniz’den Toprağa, 80 bin kullanıcıya ulaştı. Uygulamanın, ‘Mühendise Sor’, ‘Hal ve Borsa Fiyatları’, ‘Traktör ve Arazi Kiralama’, ‘Anlık Haberler’ ve ‘Hava Durumu Bilgilendirmeleri’ gibi özellikleri çiftçiler tarafından yoğun şekilde kullanılıyor.

Diyarbakır Tarım Zirvesi kapsamında henüz açıklanmayan pamuk fiyatları çiftçilerin gündeminin önemli bir bölümünü oluştururken, Deniz’den Toprağa uygulamasında sunulan anlık ürün fiyatlarının, çiftçiler için taşıdığı önem de bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

DenizBank Tarım Bankacılığı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Burak Koçak da konu ile ilgili şunları söyledi: “Diyarbakır’daki etkinliğimizde en çok bahsi geçen konulardan biri pamuk fiyatlarının açıklanmaması oldu. Umarız iyi bir fiyat açıklanır ve üreticilerimizi de memnun eder. Bildiğiniz gibi tarıma özel tasarlanmış bir uygulamamız var, ismi Deniz’den Toprağa. Bu uygulama içerisinde en çok kullanılan menülerden biri ürünlere dair hal ve borsa fiyatlarını paylaştığımız Hal ve Borsa Fiyatları menüsü. Bu menü altında çeşitli hal ve borsalarda oluşmuş fiyatlar anlık olarak takip edilebiliyor.

100’den fazla ürüne ait gerek hallerde gerek borsalarda fiyatı oluşan zirai ürüne dair bilgileri güncel olarak derliyor ve uygulama üzerinden çiftçimize ulaştırıyoruz. Ürünlerin çeşitlerine dair kırılımları dahi kullanıcılara ulaştırabiliyoruz. Çok yakın zamanda buraya üreticimizin yakından takip etmek istediği ürünü, yakından takip etmek istediği hal ve borsayı seçebileceği bir favori ürün alanı da ekleyeceğiz. Böylelikle üreticilerimiz, gerek yetiştirdikleri ürün gerekse bir sonraki sene yetiştirmek isteyebileceği ürün ya da ikinci ürünler için piyasa fiyatlarını yakından takip edebilecekler.”

YEREL BUĞDAYA JAPONLAR TALİP OLDU

Ülkede üretimi terbiye altına almak gerektiğini ifade eden Şükraan Ekonomik Tarımsal Kalkınmayı ve Sosyal Gelişimi Destekleme Derneği Başkanı Ebru Baybara Demir de, ‘Tarım Zirvesi’nde üreticilere bir konuşma yaptı. Mardin’de çiftçilerle ve Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü ile birlikte çalıştıklarını dile getiren Demir, “2012’den bu yana yerel tohumları araştırıyorum. Çünkü hayatımıza hibrit tohumlar girdi. Hibrit tohumların girmesiyle, tarlada yabancı otlar çıkmaya başladı. Bu yabancı otları temizlemek için yabancı zirai ilaçlar alındı. Şimdi ise bu durumdan kurtulmak için tarımı yeniden başlatmamız gerekiyor. Yerel tohumlarla üretim yapmalıyız. Biz de bu çerçevede yerel tohumlara ulaştık. 2 ton buğday satın alarak Mezopotamya’da 102 dönüm arazi ektik. Öncesinde arazi çalışması yapmadık.

Ektiğimiz yerel tohuma gübre vermedik. Sadece bir kez yağmur yağmadığı için su vermek zorunda kaldık. Yabancı ot çıkmadığı için ilaçlama da yapmadık. 1 dönüm araziden 200 kilogram verim elde ettik. Çok büyük harcama yapmadan bu kadar verimi yakaladık. Su parası, gübre ya da ilaç parası ödemedik. Doğru olan eski tarım yöntemlerine dönüş yapmak. Şimdi ise Türkiye’nin her yerinden buğdayımızı istiyorlar. Japonlar buğdayımıza talip oldu. Onlara satmayacağımızı söyledik. Yerel üreticilerin güçlü olması gerekiyor. Ülke olarak tarımda küçülmeliyiz” diye konuştu.

TARIMDAKİ BAŞARI EKONOMİK KAZANIMA DÖNÜŞMELİ

Diyarbakır’ın birçok tarımsal ürünün üretiminde ilk sıralarda geldiğini ifade eden Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, “Örneğin, sanayi hammaddesi olan ipekböcekçiliğinde ülkenin en büyük üreticisiyiz. Ama nedense bu başarımızı ekonomik anlamda bir kazanıma dönüştüremiyoruz” diye konuştu.

Tarımsal üretimin sadece gıda veya giyim olmadığını, tarım aynı zamanda büyük bir istihdam yarattığını belirten Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, “Tarım, sanayiye hammaddedir, iç ve dış ticaretin temel dinamiğidir. Dolayısıyla toplumun bütün kesimlerini doğrudan ilgilendiren bir sektördür” dedi.

Tarımın ilk ayak izlerini Ergani Çayönü’nde görüldüğünü belirten Kaya, “Koyunun ilk olarak burada evcilleştirildiğini yine burada görüyoruz. Bugün hala bu tarihi geçmişimizle övünüyorken geldiğimiz noktayı kabullenmek oldukça zor. Diyarbakır sahip olduğu kimi ürünlerde Türkiye’nin üretim üssü. Kırmızı mercimek üretiminde birinci sıradayız.

Buğdayda üçüncü, kütlü pamukta dördüncü sıradayız. Bir sanayi hammaddesi olan ipekböcekçiliğinde ülkenin en büyük üreticisiyiz. Ama nedense bu başarımızı ekonomik anlamda bir kazanıma dönüştüremiyoruz. Kırmızı mercimek ve unu bile ithal eder durumdayız. Hayvancılığımızın durumu daha vahim. Sanırım bu alanda ilgili teşkilatlarımızın çok daha yoğun çaba sarf etmesi gerekiyor” dedi.

5bbfc8732269a2238c79a27e.jpg

İTHALAT ARTIYOR

Tarım sektörü ile ilgili bazı verileri de paylaşan Başkan Kaya, “Türkiye’nin 2017’de gerçekleştirdiği toplam ithalat değeri yaklaşık 234 milyar doları bulurken, bunun yaklaşık 5 milyar dolarlık kısmını tarım ürünleri oluşturdu. 2016’da ise Türkiye toplamda 199 milyar dolara varan bir ithalat kapasitesine sahipken, tarım ürünlerinin bu kapasite içindeki değeri 4 milyar dolar seviyesindeydi. TÜİK’in 2018 yılının ilk üç aylık dönemine ilişkin dış ticaret verilerine göre genel olarak ihracattaki artış yüzde 7.7 seviyesinde, ithalattaki artış ise yüzde 12.7 oldu. 2018 ilk 3 aylık dönemde tarımda ithalat artışı yaşandı.

2018 ocak-şubat-mart döneminde kırmızı et ithalatında yüzde 675, canlı hayvanda yüzde 142, buğdayda yüzde 148 artış olmuş. Geçen yılın ilk üç ayında 801 bin ton buğday ithal eden Türkiye, 2018’in ilk 3 aylık döneminde 1 milyon 987 bin ton buğday ithal etmiş. Buğday ithalatındaki artış ilk 3 ayda yüzde 148 olmuş. 2017 yılında toplamda 5 milyon ton buğday ithalatı yapılmış. Türkiye, 2018’in ilk 3 aylık döneminde 230 bin ton pamuk ithalatı karşılığında 412.1 milyon dolar öderken, geçen yılın aynı döneminde 187 bin ton pamuk ithalatı için 322.8 milyon dolar ödenmişti. Pamuk ithalatındaki artış geçen yılın ilk 3 ayına göre yüzde 23 artmış” diye konuştu.

ÖTV VE KDV SIFIRLANMALI

Tarım ile ilgili bazı önerilerde bulunan Mehmet Kaya, önerilerini şöyle sıraladı: “Tarımsal üretimi arttırmak amacıyla çiftçilere yönelik devlet destekleri arttırılmalı. Girdi maliyetlerini arttıran ana unsurlardan olan gübre ve akaryakıt fiyatları düşürülmeli, ÖTV ve KDV gibi vergi kalemleri sıfırlanmalı. Çiftçilere yönelik krediler uzun vadeli ve düşük faizle verilmeli. Kırsal kalkınmayı teşvik edecek hibe programlarına daha fazla kaynak aktarılmalı. Köye dönüşü cazip hale getirmek amacıyla çifçtilere her türlü ayni ve nakdi yardımlar yapılmalı.

GAP kapsamında yapımı devam eden sulama amaçlı projelere yeterli kaynak aktarılarak ivedilikle tamamlanmalı. Hayvancılığın geliştirilmesi için mera ıslah çalışmaları arttırılmalı, kaba ve kesif yem üretimi desteklenmeli. Kooperatifçiliği yaygınlaştırmak için çiftçi örgütlenmelerine daha avantajlı krediler sağlanmalı. Tarımsal ve hayvansal ürünlerimizin coğrafi işaret tescilleri büyük bir titizlikle yapılmalı.”

TARIMSAL ÜRETİM YÜZDE 100 ARTAR

Tarıma dayalı sanayi konusuna göz atmakta yarar olacağını söyleyen Mehmet Kaya, “Bölge’nin sulu tarıma açılması ile beraber sanayide önemli gelişmeler meydana geldi. Son yıllardaki dış ticaret rakamlarında kayda değer artışlar gözlendi. 2000 yılında 503 milyon dolar olan ihracat, 2007 yılında 3.3 milyar dolara ve 2016 yılında 8.7 milyar dolara ulaştı. GAP Bölgesi’nden yapılan ihracatın Türkiye toplam ihracatı içindeki payı da 2000 yılında yüzde 1.8’den 2016 yılında yüzde 6.1’e yükselmiştir.

GAP Bölgesi gelecekte yapacağı üretim kapasitesinin yanı sıra iç ve dış pazarlara sunacağı tarımsal hammaddeler ve yarı mamul-mamul maddeler ile birlikte tarımsal üretimde kullanılacak olan her türlü tarımsal üretim girdisi, yetişmiş işgücü ve kalifiye elemanlarıyla sadece Türkiye pazarlarına değil tüm dünyaya açılacak bir penceredir. GAP kapsamındaki sulama projelerinin tamamlanması ile birçok tarımsal üründe yüzde 100’lere varan bir üretim artışı yaşanacağı bekleniyor. Buna bağlı olarak da tarıma dayalı sanayiler ile GAP Bölgesi endüstriyel üretimde de büyük öneme sahip olacaktır” dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Benzine indirim geldi28 Nisan 2020 Salı 01:40
  • Akaryakıta zam yolda24 Nisan 2020 Cuma 08:53
  • Benzin ve motorine büyük indirim22 Nisan 2020 Çarşamba 09:11
  • Petrol piyasası çöktü21 Nisan 2020 Salı 01:53
  • Benzin fiyatlarına indirim geliyor21 Nisan 2020 Salı 01:16
  • E-Ticaret yüzde 200 arttı20 Nisan 2020 Pazartesi 10:02
  • Araçtan inmeden BP Taşıtmatik ile akaryakıt temini17 Nisan 2020 Cuma 20:14
  • Mazota indirim geldi.. Gece yarısı ikisi de zamlanacak17 Nisan 2020 Cuma 14:16
  • Sabiha Gökçen’in terminal yatırımı bir yıl ertelendi09 Nisan 2020 Perşembe 06:30
  • Motorine 15 kuruş zam08 Nisan 2020 Çarşamba 20:16
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Ulaştırma | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim