Türk Telekom CEO’su Paul Doany, telekom sektöründeki imtiyaz sürelerinin bir karmaşa yarattığını belirterek, imtiyazların sürekli hale getirilmesini önerdi. Önceki akşam yapılan basın toplantısında konuyu gündeme getiren Doany, lisans ve imtiyaz konusunda Avrupa Birliği’nde farklı, ABD ve Kanada’da farklı sistemler uygulandığını anlattı. “AB’de lisans sistemi geçerli iken, altyapı lisans sahibi şirkete ait oluyor ve lisans yenilenmezse bu altyapı kamunun yararlanamayacağı hale geliyor ve sadece altyapıyı yapmış şirketin tasarrufunda kalıyor” diyen Doany, Türkiye’nin ise kendine özel bir modele ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Tüm kariyeri boyunca 1G’den 5G’ye tüm evrelerinde telekom sektöründe mesai harcadığının altını çizen Doany önerdiği modeli şöyle ifade etti:
Türkiye’ye özel bir model
“Türkiye’de farklı olarak sabitte imtiyaz sistemi ve mobilde lisans sistemi uygulanıyor. Bu imtiyaz sistemi sayesinde altyapı için yapılan tüm yatırımlar imtiyaz suresi sonunda kamuya ait oluyor. Şu anda Türkiye’de mevcut imtiyaz süreleri ile mobil için verilmiş lisans süreleri arasında bir vade uyumsuzluğu var. Örnek olarak Türk Telekom için sabitte imtiyaz süresi 2026’da doluyor. Mobilde ise lisans süreleri 2G’de 2026, 3G ve 4G’de 2029’da doluyor. Vade uyumsuzluğunun yatırım ve kamu yararı açısından belli sıkıntılar oluşturma riski var. Dünya da bu konuda daha verimli bir sistem arayışı içinde. Avrupa’da şirketler imtiyaza dönmek istiyorlar çünkü lisans bazlı sistemin sektörü ve yatırımları büyütemediğini fark etmiş durumdalar. Biz Türk Telekom olarak düzenleyici kurumlara sabitte imtiyazların devam etmesi ve mobilde de sabitteki gibi imtiyaz sisteminin benimsenmesini öneriyoruz. Bu şekilde kamu menfaatinin en yüksek seviyede olacağını düşünüyoruz. Zira imtiyazlar sayesinde işletmecinin yaptığı tüm altyapı yatırımları aslında kamuya ait olacak ve imtiyaz süresi sona erdiğinde düzenleyici kurumlar o işletmeci ile çalışmaya devam etmek istemez ise yapılan yatırımlar boşa gitmemiş, kamu yararına kullanılmaya devam eder hale gelmiş olacak. Ayrıca, olduğu haliyle yani imtiyaz sisteminde kalınmasına karar verilirse sektör için bir belirsizlik de ortadan kalkmış ve sektörün geleceğine, aynı zamanda Türkiye’nin dijital geleceğine yapılacak yatırımlar daha sürdürebilir olacak ve bu ülkedeki öngörülebilirlik Avrupa’dan bile daha iyi bir seviyeye gelecek.”
Doany, imtiyaz konusunun en geç 2 yıl içinde çözüleceğini düşünüyor. TT CEO’su konunun şirket hisselerinin satışına etkisine dair bir soru üzerine “Ben yatırımcı olsam, imtiyazın lisansa dönüşüp dönüşmeyeceğini bilmek isterim” ifadesini kullandı.
“AB gibi olmayalım”
Doany bu süreçteki engellere dair soruya; “Tamamen imtiyaza geçilmesi konusunda önümüzde bir engel yok, zorluklar var ama yönetilebilir. Ancak tamamen lisansa geçilmesi son derece karmaşık, öngörülebilitesi düşük ve lisans süresi sonunda altyapının kamuya geçmiyor olması, lisans sahibinde kalıyor olması kamu yararı açısından riskli. Mesela Almanya oldukça öngörülebilir bir ülke olmasına rağmen lisans sistemi ile çalıştığı için belli tıkanmalar yaşıyor. Deutsche Telekom, bu yüzden bir elektrik şirketiyle anlaşma yaptı ve daha az regüle edilebilmek için bir yöntem aradı” sözleri ile cevap verdi. Doany, “Ama ben Türkiye için çok daha iyimserim, bu ülkede kararların alınabildiği güçlü bir hükümet var bugün. Hali hazırda zaten imtiyaz sistemi aktif olarak kullanılıyor. Türkiye’deki soruna bir Türk çözümü bulursanız, bunu da Türk yasalarına uygun yaparsanız çözüm olur. AB gibi olmaya çalışıp sistemi tamamen lisansa dönüştürmeye çalışırsanız çok gereksiz sıkıntılar yaşanabilir” diye konuştu.
'Geliştirdiğimiz teknolojiyi bizden önce Turkcell kullansın istedik'
“Gelecekte rekabet fiyattan çok kalite üzerinde şekillenecek. Şirketler, yeni girişimlerle işbirliği yapmanın, onları destekleyerek bünyelerine dahil etmenin bir yolunu mutlaka bulmalı. Geleceği dev yapılar değil, küçük şirketler yaratacak. Bu kapsamda desteklediğimiz şirketlere büyük önem veriyoruz. Bir kurumsal girişim sermayesi şirketi kuruyoruz. Bu şirket aracılığıyla geleceği parlak, büyüme potansiyeli olan şirketlere yatırım yapacağız. Bu kapsamda ilk etapta 5 şirkete yatırım yapmayı planlıyoruz. Sadece yerli şirketlere yatırım yapmak niyetindeyiz. Daha sonra bu şirketleri halka açacağız. Dijital teknolojide iddialıyız. Fark yaratacak teknolojilere yatırım yapacağız. Mobil uygulamamız Tambu’nun geleceği noktaya şaşıracaksınız. Argela’nın 5G konusunda geliştirdiği bir teknoloji bugün Telefonica tarafından test ediliyor. ABD’de AT&T de bu teknolojimizle ilgileniyor. İşbirlikleri yapıyoruz. Mobilde kademelendirme yapan bir teknoloji geliştirdik; bu sayede farklı segmentlere farklı hizmet sunulabilecek. Bu teknolojiyi önce Turkcell kullansın istedik; çünkü onların daha fazla üst segment müşterisi var. Daha sonra biz de uygulamaya geçireceğiz."
"Bu hisseleri kim alacaksa kısa bir süre sabırlı olmalı"
“Öncelikle altını çizmek isterim ki yüzde 55 pay ile ana ortağımız olan OTAŞ’ın yaşadığı sıkıntılar Türk Telekom olarak bizim faaliyetlerimizi etkilemiyor. Türk Telekom, net karının büyük bir kısmını temettü olarak ödeyen bir şirket. Bankalara olan borç konusunda ise şirketin değerinin artırılması önemli. Türk Telekom ile ilgilenen yatırımcı önce şirketin geleceğine güven duyacak ve bir yatırım yapacak. Bunun karşılığında da alacağı temettülerden bir getiri sağlayacak. O nedenle biz uygulanabilir bir 5 yıllık stratejik planla hedefl erimizi belirledik. Mobildeki pazar payımız şu anda yüzde 25 seviyesinde. Bunu en az yüzde 30’un üzerine çıkarmamız gerekiyor. Bu hisseleri kim alırsa kısa bir süre sabırlı olması gerekiyor.”
Twitter'da titrini müşteri direktörü yaptı
Doany, CEO’lara ilk tavsiyenin “Twitter’a girme” olduğunu çünkü sosyal medyada tüm tepkilere çok açık olunduğunu söyledi ve ekledi: “Ancak ben bu durumlarla başedemezsem niye o koltukta olayım diye düşünürüm. Bu nedenle girdim ve hatta müşteriler şikayetlerini iletsin diye titrimi, müşteri deneyimleri direktörü olarak değiştirdim ve çok şey öğrendim.”
Kaynak: Özlem ERMİŞ BEYHAN / DÜNYA