Türkiye'nin 82 milyon nüfusu, 783 bin 542 kilometrekare yüzölçümü, üç kıtanın kavşak konumunda bulunması ve üç tarafının denizlerle kaplı olması gibi özellikleriyle bölgesinde lojistik üssü olmaya aday ülkeler arasında yer aldığını söyleyen Lojistik Derneği (LODER) Başkanı Mehmet Tanyaş, ülkemizin TÜİK'e göre 2018 yılı itibariyle 3 trilyon 700 milyar 989 milyon TL GSYH sahip olduğunu söyledi.
Türkiye'nin lojistik sektörünün büyüklüğün ise 444 milyar TL olduğuna işaret eden Tanyaş, “Bu da GSYH'nın yüzde 12’sini oluşturuyor. Bu miktarın yarısının lojistik sektörü, diğer yarısının üretim ve ticaret şirketleri tarafından kendi olanaklarıyla gerçekleştirildiği öngörülüyor. Söz konusu dönemde TL bazında büyümeye, dolar bazında ise küçülme yaşandı” dedi.
GSYH'nın yaklaşık yüzde 12'sini oluşturan Türkiye lojistik sektörünün belli başlı sorunlarının gündemdeki yerini koruduğuna işadet eden Tanyaş, şunları söyledi: “Bugün itibariyle yaklaşık yüzde 90 payla Türkiye'deki yaygın taşıma türünü karayolu oluşturuyor. Kamyon bazında bireysel taşımacılığın ağırlıklı olduğu sektörde, eğitim düzeyi düşük, atıl kapasite yüksek ve filo yaşlı. Çok sayıda şirketten oluşan karayolu taşımacılığında ölçek ekonomisini yakalayamamanın yanında fiyat odaklı bir rekabet var. Çoğu lokasyonda serbest piyasa ekonomisi kuralları bulunmayan sektörde, liman ve demiryolu alt yapısında eksiklikler bulunuyor ve kombine taşımacılık altyapısı kurulmuş değil. Ölçek ekonomisinin sağlanamadığı sektörde, liman ölçekleri de yeterli büyüklüğe sahip değil. Bu yüzden hava ve denizyolu taşımacılığına sağlanan ÖTV indirimi demiryolu taşımacılığına da sağlanmalı.”
“Günlük 1.6 milyon ton yükün yüzde 89'u karayoluyla taşınıyor”
Türkiye'de günlük taşınan yük miktarının 1.6 milyon ton olduğunu, bunun yüzde 89’unun karayoluyla, yüzde 5’inin demiryoluyla, yüzde 6’sının ise denizyoluyla taşındığını anlatan Tanyaş, “Türkiye’de ağırlık olarak en çok taşınan ürün türlerini yüzde 24 ile maden ve mineraller, yüzde 20 ile gıda ve yüzde 12 ile tarım, ormancılık ve balıkçılık oluşturuyor. Ağır yük taşıtlarının yüzde 39’u şahsa, yüzde 34’ü lojistik firmasına, yüzde 26’sı yükü gönderen ve yüzde 1'i ise yükü alan alıcıya ait. Ağır yük taşıtlarının yüzde 57’si TIR ve kamyon-römork, yüzde 18’i üç dingil 10 teker kamyon, yüzde 17’si dört dingil 12 teker kamyon, yüzde 4’ü iki dingil altı teker kamyon ve yüzde 2’si üç dingil sekiz teker kamyonlar yapılıyor” şeklinde konuştu.
Lojistiğin taşımacılığın yanı sıra depolama, gümrükleme, sigortalama, paketleme, katma değerli hizmetler, sipariş, stok yönetimi, muayene-gözetim faaliyetlerinin eş güdümlü yapılmasını gerektiren entegre faaliyetler kümesi olduğunun altını çizen Tanyaş, “TÜİK tarafından baz alınan NACE Rev. 2’ye göre lojistik sektörü, H grubu altında 'ulaştırma ve depolama' olarak tanımlanıyor. H Grubu; 49 (karayolu taşımacılığı, demiryolu taşımacılığı, boru hattı taşımacılığı), 50 (suyolu taşımacılığı), 51 (havayolu taşımacılığı), 52 (taşımacılık için depolama ve destekleyici faaliyetler) ve 53 (posta ve kurye faaliyetleri) alt gruplarını kapsıyor. Yolcu taşımacılığı faaliyetleri de bu alt gruplar altında yer alıyor” ifadesini kullandı.
“Kısa vadede otomasyona yönelik önemli bir gelişme beklemiyoruz”
Türkiye Lojistik Master Planı'nın (TLMP) sektör için bir vizyon ve plan ortaya koyduğuna dikkat çeken Tanyaş, “Uluslararası ulaştırma koridorlarını Türkiye üzerinden birbirine bağlayan doğu-batı ve kuzey-güney akslı ulusal ulaştırma koridorları gereksinimini ortaya koymanın yanında, lojistik merkezler için bilimsel kriter ve lokasyonlar tanımlıyor. Bu durum sektörün önünü görmesini ve yatırımlarını bu yönde yapılmasını sağlayacak. Böylece etkinlik ve verimlilik artırılmış olacak” açıklamasında bulundu.
Öte yandan araç yenilemenin özellikle uluslararası taşımalar için bir zorunluluk olduğunu kaydeden Tanyaş, “Ancak depolarda ölçek büyütme ve teknoloji yatırımlarının önemi kavransa da ekonomik zorluklar bu yöndeki yatırımları engelliyor. Lojistik sektörünün büyümesi ve yatırım yapması dış ve iç ticaretin artmasına bağlı. Bu nedenle kısa vadede otomasyon anlamında fazla bir gelişme olmayacak" dedi.