Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, döviz kurlarındaki hareketliliğin dış ticaret üzerine olan etkisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Euro ve dolar kullanım oranının Türkiye'nin ihracatında yüzde 86, ithalatında ise yüzde 89 seviyesinde olduğuna dikkati çeken Büyükekşi, son dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin çabalarıyla dış ticarette Türk lirası kullanım oranının yükselişe geçtiğini vurguladı. Büyükekşi, "Hem ithalatta hem de ihracatta Türk lirası kullanımı yüzde 10 seviyelerini gördü." diye konuştu.
Türkiye'nin ihracatının yüzde 48'ini, ithalatının ise yüzde 35'ini Avrupa Birliği ülkeleriyle gerçekleştirmesinden dolayı ihracat işlemlerinin yüzde 47,5'inde, ithalat işlemlerinin ise yüzde 33'ünde euro kullanıldığını dile getiren Büyükekşi, "Bu durum, diğer bir ifadeyle dolarla ithalat yapıp euroyla ihracat yapmak, paritedeki değişimlerin ihracatımızı etkilemesi gerçeğini de beraberinde getiriyor. Küresel olarak ülkelerin ihracat rakamlarının dolar üzerinden açıklanıyor. Euroyla yapılan ihracat beyannameler açıldığı günler temel alınarak dolar kuruna çevrilerek hesaplanıyor, euro/dolar paritesindeki artış ihracat rakamlarına olumlu, düşüş ise olumsuz yansıyabiliyor." ifadelerini kullandı.
Bu yıl temmuzda açıklanan ihracat rakamlarında da benzer bir durumun söz konusu olduğunu anlatan Büyükekşi, "Bu yılki temmuz ayına ilişkin ihracat rakamları 2016'nın aynı ayındaki euro/dolar paritesi üzerinden hesaplanmış olsaydı ihracatımız 107 milyon dolar daha az olacaktı. Bu yıl euro/dolar paritesindeki artış, euroyla gerçekleştirdiğimiz ihracatın dolar karşılığının artmasına yol açtı." değerlendirmesinde bulundu.
"Avrupa'nın önünde güçlü euro bir handikap olabilir"
KapitalFX Araştırma Müdür Yardımcısı Enver Erkan da Avrupa ekonomilerinin bir toparlanma sürecinde olduğunu anlatarak, bunun ihracata olumlu yönde yansımasının beklendiğini söyledi.
Erkan, mevcut şartlar bozulmadığı takdirde paritenin 3 aylık süre zarfında ortalama 1,19 seviyesinde, yıllık bazda ise ortalama 1,22 düzeyinde olacağının öngörüldüğünü belirtti.
Eurodaki güçlenmenin Avrupa'da hali hazırda zayıf olan enflasyon beklentilerini de aşağı çekeceğine işaret eden Erkan, "Özellikle enflasyon yaratmakta zorlanan Avrupa'nın önünde güçlü euro bir handikap olabilir. Bu yüzden Avrupa Merkez Bankasının esnek olmaya devam etmesi gereken bir parasal ortam var. Bu yüzden parasal teşvikten çıkışta da, aynı Fed'in zamanında yaptığı gibi kademeli ve piyasayı rahatsız etmeyen bir çıkış modeli uygulanacak. Aynı Fed'de olduğu gibi politika düzenlemesini çok uzun süre ertelemek kredibilite kaybına neden olabileceği için yavaş ve kademeli bir çıkış uygun gibi görünmekte." ifadelerini kullandı.