Kurumsallaşmanın dayanılmaz zorluğu
Kurumsallık ve kurumsallaşmak, büyümekte olan veya kendini büyümüş
zanneden şirket patronları için (Çok gelişimci, ileriyi gören, medeni patron imajı veren güzel bir reklamsal deyimdir.) Genelde patron ve patron yakınları üst düzey yöneticiler bu iki kavramdan bahsetmeyi pek severler. (Kurumsallık ve kurumsallaşmak) Amma, ya konunun içeriğini iyi bilmezler ya da şirketçilikte modern bir deyim olduğu için kurumsallık konusunun dayanılmaz takipcisi olmaya çalışırlar ve sahibinin sesi olan yönetici tipleri, bu iki kavramdan bahsetmeyi pek severler.
Severler ama; ya konunun içeriğini iyi bilmezler ya da laf olsun torba
dolsun misali, bizde bu konuyu biliriz iddiasıyla kurumsallaşmanın dayanılmaz takipçisi olurlar. Fakat bilmezlerki iş sahibi yani patronlar oyuncağın birinci sahiplaridir ve oyuncaklarını herkesle herzaman paylaşmak istemiyebilirler.
Başta paylaşsalar bile zaman zaman (Yetkilerini başkalarıyla paylaşmak
istemezler.) Fakat; Bilmezler ki, oyuncağın sahibi birinci patrondur, sonrada
kendileridir. Patron ve üst düzey yöneticiler ilk önce kurumsallaşma operasyonuna kendileri hazır olmalıdırlar. Ancak bu aşamadan sonra inanmış olarak kurumsallık ve kurumsallaşma, şirkete uygulanma safhasına geçirilebilinir. Çünkü kurumsallaşma'nın iyi bir eğitim paketi olması içinde gerekli olan olmassa olmazları bulundurması şarttır. Aksi taktirde ciddi bir eğitim ve paylaşma olan bu kavramın uygulanmasını istemek boşa vakit geçirmekten başka birşey değildir.
Kurumsallığın ana özellikleri genel olarak :
KURUMSALLIK:
1- Kültür, görgü, geniş bir yaşam vizyonu, ileriyi görmek, kendine ve diğer canlılara saygı, özgüven, paylaşma hissi, mütevazilik gibi güzel derin duygular ister.
2- En ince noktalarına kadar yazılan iş ve görev tanımları yetki ve sorumluluklar, adama göre iş değil, işe göre adam prensibi ile dağıtılmış ve organize edilmiş olan iş planlamaları.
3- Yetki ve sorumluluk oranlarının, birbirleri ile dengeli ve uyumlu olması.
4- Kurumun ilke ve kuralları'nın açık seçik olarak, ciddi bir şablonda beriltilmesi gerekmektedir.
5-(Mali işler, idari işler, personel insan kaynakları, üretim, pazarlama, satış v.s.) departmanların yönetim ve organizasyon özellikleri ayrı ayrı ele alınarak değerlendirilmelidir. Yöneticilerin yetki ve sorumlulukları'nın ayrı ayrı maddelendirilmesi ve kattiyetle birbirine karıştırılmaması gerekmektedir.
Ülkemizde şirket sahiplerinin ilk önce şunu iyi bilmeleri gerekmektedir; O kadar mücadele edip uğraş verdikleri şirketleri malesef çok başarılı olsalar dahi bir noktadan sonra yüzde 5 oranındaki şirket 3.kuşağa yüzde 3 oranındaki şirket 4. kuşağa kadar ayakta kalabilmektedir. Bu da nice zorluklarla bir noktaya getirilen şirketlerin 2. ve 3. kuşaklar tarafından nekadar çabuk harcanabilceğini gösteren ciddi ve üzücü bir neticedir.
Şirketlerin sonları neden böyle olmaktadır?
1- Yeni neslin iş ruhunu ve yapısını sevmemesi ve benimsiyememesi, dolayısı ile işin başına ciddi olarak geçmek istememeleri.
2- İş planlaması ve stratejisi'nin yanlışlışı, çabuk büyüme isteği
daha fazla gelir ihtirası, esas iş konusu'nun dışına çıkılması,
finansman politikalarının yanlış proğramlanmaları, borçlanma
politikasının yanlışlığı, personel politikası ve yönetim
organizasyonunun koordinasyonun bozuk olması gibi önemli noktalar.
3- Şirket sahibi ailenin köklü iş prensipleri'nin ve kuralları'nın
olmayışı şirket kuralları'nın başında olmazsa olmazların açık seçik
beriltilmesi gerekmektedir.
4- Şirketin kısa, orta ve uzun vadelerde ülkesindeki ve dünyadaki
sosyal ve ekonomik olayları iyi takip edememesi, ve dolayısıyla global
olarak kendi ülkesi ile ilgili sosyal ve ekonomik geleceği iyi ve net
görememesi.
5- Global olan her türlü piyasa olaylarını gerçek yönleriyle takip
edememe durumları
6-Şirketin kurumsallaşamamasına ve 2. ve 3. jenerasyonun şirketi
kontrol altında tutamamasına yol açmaktadır.
Bu nedenlerden dolayı, bu çok önemli kavramları iyi inceleyip, tedbirleri alıp, ileriyi kısa, orta ve uzun vadelerde iyi okuyup neticeleri hayata geçirmek gerekmektedir. Yoksa çoğunun dediği gibi "otobüsçülük öldü" demek en azından bu sektöre nankörlüktür.
Fakat şu da bir gerçektir ki kara ulaşım sektörü devletin daha yakından desteklemesi gereken dar ve zor bir boğazda dır. Bu sektör binlerce kişiye bakmakta ve ekmek vermektedir. Ulaştırma Bakanlığımızın desteği'nin önümüzdeki günlerde daha fazla olacağını ümit etmekteyiz...
Saygılarımla...