Dünyanın en etkili siyasi ve iş dünyasının liderlerinin katılacağı Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) bu yılki zirvesi yarın İsviçre’nin Davos kasabasında "Küreselleşme 4: Dördüncü Sanayi Devrimi Çağında Küresel Yapıyı Şekillendirmek" temasıyla başlayacak.
Bu yıl 49. kez gerçekleştirilecek, zirveye 110 ülkeden 3 binden fazla iş adamı, siyasetçi, akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katılacak ve 350'yi aşkın oturum gerçekleştirilecek.
Dünya Ekonomik Forumu'nun temelleri 1971’de ekonomi profesörü Klaus Schwab tarafından atıldı. 1938 yılında Almanya'nın Ravensburg kentinde doğan Schwab, 1971'de WEF'in altyapısını oluşturan Avrupa Yönetim Forumu'nu kurduğunda Cenevre Üniversitesi'nde çok az tanınan bir ekonomi profesörü olarak görev yapıyordu.
Schwab’ın Avrupa Yönetim Forumu'nu kurmasındaki amacı yeteri derecede iyi performans sergileyemeyen Avrupalı şirketlere Amerikan tekniklerini anlatmaktı. Klaus Schwab, aynı zamanda sadece şirket hisse sahiplerinin değil, müşteri, çalışan, faaliyet gösterilen toplum ve hükûmetin yer aldığı bir yönetim anlayışı olan "Paydaşlar Yönetim Anlayışı" geliştirdi ve destekledi.
1973 yılının ana olayları olan Sabit Kur Sistemi Bretton Woods'un çökmesi ve Arap-İsrail Savaşı Avrupa Yönetim Forumu’nun yıllık toplantılarının şirket yönetiminden ekonomik ve sosyal sorunlara genişlemesine sebep oldu. 1974’de ilk defa siyasi liderler Davos’a davet edildi ve iki yıl sonra da dünyanın bin büyük şirketi için üyelik sistemi başlatıldı.
WEF, hedefini “Dünyanın durumunu iyileştirmek” olarak açıklıyor
Dünyanın en güçlü, ünlü ve varlıklı insanların katılımıyla her yıl yapılan Davos Zirvesi, iş dünyasından finansa, politikadan sivil topluma yılda 3 bin kadar dünya elitini bir araya getiren bir foruma dönüşerek bir etki oluşturmaya başladı. Davos, iş dünyası için fikir alışverişinde bulunmak ve network kurmak için önemli bir yer oldu.
WEF amacını, "dünyanın durumunu iyileştirmek" olarak tanımlarken, son yıllarda bu amacını yerine getirip getirmediğine yönelik sorular artmaya başladı. Avrupa’da halkların popülist ve ırkçı söylem geliştiren liderlere yönelmesi ve küresel ticaret savaşları, organizasyonun hedefini başarıp başaramadığına dair soruları artırıyor.
WEF’i eleştirenler, organizasyonun toplantılarının, buna Davos Zirvesi de dâhil, büyük şirketlerin para yatırarak gözden uzak bir şekilde hükümetlere lobi yapabilmesi için güvenli bir alan oluşturduğunu iddia ediyor.
Foruma üyelik 60 bin ile 600 bin Dolar arasında değişiyor
Avrupa’daki bazı sivil toplum kuruluşları WEF’in faaliyetlerini destekleyen yaklaşık bin şirkete “tamamen bağımlı” olduğunu iddia ediyor. WEF’e standart üyelik 60 bin dolar (60 bin İsviçre Frangı) olarak açıklanırken, organizasyona stratejik ortak üyelikte 600 bin dolara mal oluyor. Davos zirvesine katılmak içinde 27 bin dolar ekstra ücret talep ediliyor. Ayrıca, zirve sırasında otel fiyatlarının aşarı yüksek olması dikkat çekiyor.
WEF'e yönelik olarak ayrıca, her yıl aynı kişileri çağırarak aynı şeyleri konuşturduğuna ve dünyanın çoğu insanına uzak kaldığına dair eleştirilerde gelirken, Batı'da, WEF’in Davos toplantılarını “Dünya düzenini bozan insanların bir aile birleşimi” olarak görenler de var.
WEF'i destekleyenler ise organizasyonun bir yandan diğer uluslararası kuruluşların eksikliklerini doldururken, bir yandan da politika ve iş dünyasının liderlerinin buluştuğu ve "dünya insanları için iyi fikirleri” masaya yatırdıklarını tezini ortaya atıyor. Davos'ta ortaya atılan fikirler, konuşmalar, masada konuşulanlar ve verilen sözlerin hükûmetler açısından bağlayıcılığı bulunmuyor.
Protestolardan sonra medyanın erişimi genişletildi
Davos toplantılarına karşı yapılan protestolar (özellikle 2000'li yılların başında ve küreselleşme konusunda) zirvenin toplanmasını tehdit etmeye başladı. Bunu gören WEF kurucusu Schwab, daha çok kapalı kapılar ardında gerçekleşen toplantılara medyanın erişimini genişletti ve daha fazla sivil toplum kuruluşu dahil etti.
Çünkü yıllardır küreselleşmeyi savunan WEF, şimdi eşitsizliğin, korumacılığın ve milliyetçi politikaların küresel ekonomiyi başka bir krize götürebileceğinden endişe ediyor. ABD Başkanı Donald Trump, "Önce Amerika" politikası kapsamında, tehdit ve tutarsızlıklar içeren mesajları ile küresel ekonomiyi sıkıntıya sokarak belirsizlikleri artırırken, bu WEF’in küresel ekonomiye yönelik endişelerini artırıyor.
İklim değişikliği konuşulacak
WEF’in yıllık olarak yayınladığı küresel risk analizine göre, iklim değişikliği ve sıra dışı hava olayları dünya ekonomisinin karşı karşıya olduğu tehlikeler listesinin başında geliyor. Son zamanlarda yaşanan Kaliforniya’daki orman yangınları ve Avrupa’daki seller iklim değişikliğinin insani ve ekonomik yönden maliyetini gözler önüne serse de dünyanın süper güçleri arasında ilişkilerin kötüleşmesi ve milliyetçiliğin de giderek artması, sorunun çözümü için küresel bir anlaşmaya varmanın zor olduğunu gösteriyor.
Akıl sağlığı masaya yatırılacak
WEF’in küresel risk analizinde, birçok insan için bu dünyanın giderek endişe veren, mutsuz ve yalnız bir dünyaya dönüştüğüne vurgu yapılırken, dünya çapında, zihinsel sağlık sorunlarının yaklaşık 700 milyon kişiyi etkilediği bilgisi paylaşıldı.
Bu yüzden WEF, bu yıl Davos'ta ruh sağlığını ana temalarından birisi yaptı. Forumlarda, depresyon ve diğer zihinsel sağlık sorunları ele alınacak. İngiltere kraliyet ailesinin en popüler üyelerinden Prens William da katılımcılara iş dünyasında duygusal ve zihinsel refahı geliştirmeye yönelik bir konuşma yapacak.
Çin’in büyümesi de masada
Yatırımcılar, ABD-Çin ticaret savaşında Davos’un dönüm noktası olabilmesini ümit ederken, Çin Devlet Başkanı Yardımcısı Wang Qishan, Davos’ta ABD’nin ülkesine karşı başlattığı ticaret savaşının ne kadar zarar verdiğini ve bazı ekonomistlerin korktuğu kadar hızlı bir şekilde Çin ekonomisinin yavaşlayıp yavaşlamadığını anlatacak.
Popülizmin yükselişi ve İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma (Brexit) süreci, teknolojideki gelişmeler, tıp alanındaki hızlı gelişmelerin toplumu dönüştürmesi, robotik gelişmeler, yapay zeka, dijitalleşme Davos Zirvesi'nde tartışılacak diğer konuları oluşturuyor.
Bu yılki zirvede yoksullukla mücadele de önemli yer tutacak. Yemen ve Suriye krizlerinin de ele alınacağı zirvede Birleşmiş Milletler (BM) yeni Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, krize taraf ülkelerle ikili temaslarda bulunacak. Zirveye BM Genel sekreteri Antonio Guterres ve başlıca BM kuruluşlarının direktörleri de katılacak.
Türkiye'yi Albayrak, Pekcan ve Çetinkaya'nın temsil etmesi bekleniyor
Davos Zirve'sine 110 ülkeden 3 binden fazla iş adamı, siyasetçi, akademisyen ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katılacak. Geçici bütçe krizinden dolayı federal hükümetin kapanmasını gerekçe göstererek Davos Zirvesi'ne katılmayacağını açıklayan ABD Başkanı Donald Trump'ın yanı sıra İngiltere Başbakanı Theresa May ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da zirvede yer almayacak.
60'dan fazla ülkenin devlet başkanı ve başbakan düzeyinde temsil edileceği zirvede, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Brazilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani, Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardem, Çin Devlet Başkanı Yardımcısı Wang Qishan, Japonya Başbakanı Şinzo Abe, Peru Devlet Başkanı Paul Kagame, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve İngiliz kraliyet tahtının ikinci sıradaki varisi Cambridge Dükü Prens William önemli katılımcılar olarak ön plana çıkıyor.
Bu yıl 49. kez toplanacak zirvede Türkiye'yi, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya'nın temsil etmesi bekleniyor.