AA muhabirine liman sektörü ve Kumport'un faaliyetlerine yönelik değerlendirmelerde bulunan Kumport Üst Yöneticisi (CEO) Özgür Soy, dünyada konteyner pazarının 3 büyük konsorsiyum altında toplandığını, Kumport'un ise Nisan 2017'den beri bu 3 konsorsiyumdan 2'si ile çalıştığını anlattı.
Soy, Kumport'un Türkiye ekonomisinin kalbi İstanbul'da yer aldığını, aynı zamanda Karadeniz'in giriş noktasında bulunduğunu, bu nedenle de stratejik bir liman olduğunu söyledi.
Kumport'un Ambarlı bölgesinde yüzde 40'ın üzerinde bir pazar payına sahip olduğunu vurgulayan Soy, lokal pazarda ithalatta birinci sırada bulunduklarını, "Marmara'nın en büyük ithalat limanı" unvanını taşıdıklarını söyledi.
"Sahaları genişletmekle ilgili bir yatırımı devreye alabiliriz"
Özgür Soy, birkaç ay önce 2 iskele ve 8 saha olmak üzere 10 vinç aldıklarını belirterek, "Yeni vinç yatırımımızla hızımız çok arttı. Dev gemilere aynı anda 5 vinçle hizmet verebilir hale geldik. Bu hem büyüklük açısından hem de zaman açısından önemli kazanım sağlıyor. Gemiler limandan hızlı çevrildiğinden iskelenin kapasitesi arttı, servis kalitemiz yükseldi. Bu anlamda ciddi verimlilik yakaladık. Türkiye'de 20 bin TEU'luk gemilerin yanaşabileceği zaten birkaç liman var. Onlardan biri ve en verimlisi olduk." dedi.
Yakın zamanda yeni bir vinç yatırımına gerek duymadıklarını ifade eden Soy, halihazırda 2 milyon TEU'nun üzerinde iş hacmini yakalayacak hale geldiklerini söyledi.
"Bankalar kadar sağlam sistemler kurmak zorundayız"
Özgür Soy, Kumport olarak Ar-Ge merkezi kurduklarını, bunun liman sektöründe bir ilk olduğunu bildirdi.
Bu merkezde liman sektörüyle ilgili belli teknolojileri geliştirdiklerini ve süreçleri iyileştirici teknolojileri devreye aldıklarını anlatan Soy, şöyle devam etti:
"Şu anda büyük soğutucu konteynerlerle ilgili projemiz var. Bu konteynerlerin sıcaklık kontrolleri belli aralıklarla yapılıyor. Biz bunun sürekli yapılmasını sağlayan akıllı bir sistem üzerinde çalışıyoruz. TÜBİTAK projesi olarak da başvurduk. Onun dışında paydaş takibi diye bir projemiz var. Limanlara her gün 2 bine yakın nakliyeci ve gümrük müşaviri geliyor. Bunların limandaki hareketini takip edeceğimiz ve onların işlemlerini kolaylaştıracak bir uygulama üzerinde çalışıyoruz. Bu uygulama ile bizler de işlerin yoğunluğunu takip ederek, bunları yönetebilir hale geleceğiz. Politikalar üreterek belli saatlerde işlerin yığılmasını engelleyecek ve verimliliği artıracağız."
Soy, altyapı yatırımlarından da bahsederek, "Biz bankalar kadar sağlam sistemler kurmak zorundayız. Müşterilerin büyük verileri takip ediliyor. Bilgi güvenliği anlamında felaket yönetimi anında verilerimizi yedeklediğimiz sistemler kuruyoruz. Hacker'lık ile ilgili güvenlik standartlarımızı yükseltmeye çalışıyoruz. Bu konuda da sektörde en iyi noktaya geleceğimizi düşünüyorum." şeklinde konuştu.
"Transitte 'Türkiye'de bu iş zor' repütasyonunu düzeltmek lazım"
Kumport CEO'su Soy, şirket olarak ithalat ve ihracat yaparken, aynı zamanda Karadeniz Havzası'ndan transit geçişleri de karşıladıklarını ifade etti.
Çin, Hindistan, Kore, Japonya, Güney Amerika ve Kuzey Afrika gibi yerlerden gelen malların büyük gemilerle Kumport'a geldiğini, bunların daha sonra küçük gemilerle İstanbul Boğazı'ndan geçerek Ukrayna, Rusya, Gürcistan, Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelerin limanlarına teslim edildiğini anlatan Soy, şöyle devam etti:
"Kumport, bu anlamda bir transit ve hub liman. Bu pazarda son yıllarda iyi bir gelişme var. Türkiye olarak yaklaşık 2 milyon TEU iş hacmini yakaladık. Bunun 1 milyondan fazlası Ambarlı bölgesinden yapılıyor. Türkiye olarak transit ticarette çok daha fazla gelişebiliriz. Transit geçişlerde tüm Akdeniz'deki limanlarla rakibiz. Bu nedenle diğer ülkelerdeki limanlarda transit işlemler çok daha hızlı yapılıyor ve masraf avantajı sağlanıyorsa o zaman biz tercih edilmiyoruz. Transit işlemlere yönelik 'Türkiye'de bu iş çok zor' diye bir repütasyon var. Bu repitasyonu düzeltmemiz, gümrük süreçlerini hızlandırmamız ve kolaylaştırmamız lazım. Bu çok stratejik bir konu. Gümrük yönetiminde de işlemlerin kolaylaştırılmasıyla ilgili ciddi bir irade var. Süreçlerin kolaylaştırılması zaman alan bir uygulama, şu anda pilot çalışma da yürütülüyor. Tahminim 2020'de bu işler kolaylaşır."
"Türkiye'deki potansiyeli herkes görüyor"
Özgür Soy, ABD ile Çin arasında ticaret savaşını "dönemsel bir bilek güreşi" şeklinde nitelendirerek, bürokrasi, iş yapış kolaylığı, kaynak verimliliği ve maliyetin düşük olması gibi ana konularda iyi durumda kalınmasının her zaman avantaj sağlayacağını vurguladı.
Türkiye'deki potansiyeli herkesin gördüğünü ifade eden Soy, şunları kaydetti:
"Yatırımcılar, Türkiye'nin potansiyeline inanıyor. Türkiye'nin genç nüfus, sürekli büyüme, dinamik bir pazara sahip olduğunun farkındalar. Türkiye'de üretim potansiyeli de var. Şu anda Türkiye'ye gelen yabancı yatırımlar potansiyelin çok altında. Bunun 3-4 katı yatırım çekilebilir. Son 3-4 aydır iyi bir dönem yaşıyoruz. Bunun devam ettirilmesi lazım. Politik stabilite olduğu ve ekonomiye odaklanıldığı sürece bu olumlu havanın devam edeceğini düşünüyorum. Son çeyrek ve gelecek yıldan ümitliyim. Üretimi artırıcı adımlar atmak lazım."
Soy, Çin'in Kuşak Yol İnisiyatifi'ne de değinerek, "Bu konuya 'illa tren yolu bizden geçsin' diye bakmak çok basit bir bakış açısı... Konuya Çin'in Türkiye'de bir teknoloji üssü kurması, petrol, doğal gaz hattının bizden geçmesi, belli üretimlerin burada yapılması ve serbest bölgeler kurulması gibi çok daha geniş açıdan bakabilmeliyiz. Kendi çıkarlarımızı, stratejilerimizi ve önceliklerimizi iyi belirlemeliyiz. " dedi.