Kriz giderek büyüyor...
Ulaştırma sektörlerinin en önemli ve büyük gider unsuru olan akaryakıt alımının yüksek oluşu faaliyetleri durma noktasına getirdi.
Akaryakıta bağlı olarak tüm giderler ve yolcu sayıları azalıyor. Taşıma ücretlerinde rekabet alabildiğine artıyor, gelirler giderleri karşılamıyor, iş yapılamaz hale geliyor.
Özellikle uzun mesafelerde yolcu hâsılatı akaryakıt giderlerini bile karşılayamıyor. Olumsuz gelişmelerin yanında; “kaçak akaryakıt kullanımının haksız rekabetin en büyük unsuru” haline geldiğini devlet katında bile bilmeyen yok.
Sıkıntılar... Sıkıntılar...
Deniz taşımacılığında kullanılmak üzere ÖTV’siz satılan akaryakıtın büyük bölümü karayolunda kullanılmaktadır.
Ayrıca sınırlara yakın illerdeki bir takım otobüslerin kendi aldıkları kaçak akaryakıt ve öte yandan diğer kara nakil araçlarının getirip sattıkları akaryakıtın taşımacılık sektörlerinde kullanılması haksız rekabeti büyük ölçüde körüklüyor.
Ekonomide sıkıntılar içinde kaybedecek birşeyi kalmayan akaryakıt tacirleri bir yolunu bulup “tatlı kâr” getiren bu işi yapmaya devam ediyor.
Bu konudaki denetimlerde büyük bir boşluk ve yetersizlik var.
Gerek denetim, gerekse yaptırım konusundaki yetersizlikler, haksız kazancın önüne geçemiyor.
...Ve her zaman olduğu gibi namuslu tüccar, namuslu vatandaş ağır bedeller ödemeye devam ediyor.
Öyle ki bazı gözü dönmüş, basiretsiz akaryakıt satıcıları, istasyonlarına “ucuz akaryakıt bulunur, fatura verilir” şeklinde ilân dahi asabiliyor.
Motorinin litresi 3 lira sınırını da aştı...
Ortalama bir hesapla bin kiloterelik bir yolda tüketilen akaryakıt 950 lirayı geçti.
Bu, sadece akaryakıt maliyeti...
Bunun yanına komisyon, servis, otogar çıkışı, KDV, ikram, köprü, otoyol, sigorta gibi giderleri koyduğunuz zaman, bugünkü ücretlerle; bırakın para kazanmayı, hepimiz “ne kadar daha az zararla kurtulabiliriz” şeklinde hesaplar içinde boğuluyoruz.
Çünkü bin kilometre’lik mesafelerde uygulanan ortalama ücret 40-50 lira civarındadır. Ve bu şartlarda 40 kişi/maliyettir. Bugünkü koşullarda 40 kişiyi bir arada görmek mümkün değildir.
Seferlerin yapılamaz hale gelmesi, taşıma düzenini bozuyor, taşıma kalitesi yok oluyor ve taşımacılar tasarrufa yönlendikçe yol ve yolculuk güvenliği azalıyor. Bu yüzden, sektörde “kontak kapatma” sesleri giderek yükseliyor.
Araç satışlarındaki düşüş, bunun en önemli göstergelerinden biri. Gerek yatırım ve gerek işletmede hedefler sapıyor. Sektördeki herkes umutsuz bir bekleyiş içerisinde hep yarınları bekliyor ve bu yarınlar hiç gelmiyor.
Bu gidişle de gelmeyecek...
Firmalar kapanıyor, otobüsler haczediliyor...
Kısacası karayolu insan taşımacılığı sektörünü kötü günler bekliyor ve bütün koşullar kontak kapatmaya davetiye çıkartıyor. Bu kötü koşullarda Taşıma Kanunu’nu aşan bir anlayışla sektörü yeniden ele alıp değerlendirmek ve bir “çıkış yolu” bulmak gerekiyor. Akaryakıt dışındaki tüm gider kalemlerinde yeni bir “çıkış yolu” bulmak gerekiyor.
Akaryakıt dışındaki tüm gider kalemlerinde yeni bir düzenlemeye gitmek zorunlu hale geliyor.
Katma değerde indirim, komisyon kesintileri, servis hizmetleri, terminal sayıları, otogar çıkış ücretleri, köprü, otoyol, feribot ücretleri gibi giderlerin en aza indirilmesi için AKP Hükûmeti’nin olaya el koyması, diğer taşıma sistemlerine yapılan iyileştirmeler karşılığında karayolunun koruma altına alınması için mutlaka yapılması gerekenlerdir. Sektörde küçük işletmelerin yaşama şansı kalmamıştır. Birleşmeler kaçınılmaz hale gelmiştir. Herkesin geleceği görme zorunluluğu vardır. İflâs noktasına gelmeden çözüm üretmek akıl işidir. Bütün bunların kendiliğinden olmasını beklemek ise akılsızlıktır.
Sektörün sorunlarını çözmek için yola çıkanların yapması gereken şeyler bunlardır. Aksi takdirde “ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” mantığı ön plâna geçer.
Tabii ki hükûmet de akaryakıt fiyatlarını, dolaylı vergi toplama yöntemi olarak kullanmaktan vazgeçmelidir.
Ya havacılık şirketleri?
Karayolu taşımacılığında haksız rekâbeti engellemek için taşıma ücretleri uygulaması kontrol ve denetim altında tutuluyor. İndirimlere sınır ve süre zorunluluğu getiriliriyor. Havayolunda da aynı uygulamanın yapılması; gerek havayolu sektörü içinde gerekse sektörler arası haksız rekâbetin engellemesi açısından büyük önem taşıyor. Sektörler arası adaleti ve dengeyi sağlamak için saatlik, günlük ve haftalık uygulamalardan vazgeçilmesi gerekiyor.
Güle Güle Gazetesi