Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, yağlı tohum tarım satış kooperatiflerinin gümrük vergisi olmaması nedeniyle AB ülkelerinden ham yağ ithal ettiklerini kaydetti. Sektörün bu nedenle 30 milyon liralık kaybı olduğunu ifade eden Büyükhelvacıgil, sıfır gümrüklerde ithalat uygulamasının gözden geçirilmesi gerektiği vurguladı.
BYSD’nin düzenlediği Yağlı Tohumlu Bitkiler ve Bitkisel Yağlar Konferansı dün gerçekleştirildi. Konferansın açılışında konuşan Büyükhelvacıgil, Türkiye’nin tarımda yakın zamana kadar kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri olarak anıldığını hatırlatarak, bunun tekrar sağlanmasını dilediklerini ifade etti. Bitkisel yağda iç talebi üretimle karşılamayı istediklerini belirten Büyükhelvacıgil, “Üretimin artması için prim desteği ve teşviklerin artması lazım. Yüzde 70’e yakın ithalat var. Yağlı tohumlar stratejik ürün ilan edilmeli. 40 kuruş olan desteğin artması lazım. Mevcut durumda devam edersek 2030 yılına kadar 15.6 milyar dolarlık para dışarı gidecek” dedi.
Bosna Hersek’ten sıfır gümrükle ithalat yapılmasını da eleştiren Büyükhelvacıgil, bu durumun yerli sanayiciye haksız rekabet yarattığını savundu. İthalata uygulanan gümrük vergilerinin sezon öncesinde açıklanması gerektiğini söyleyen Büyükhelvacıgil, “Yağlı tohumlar tarım satış kooperatifleri AB ülkelerinden sıfır gümrüklü olması nedeniyle ham yağ ithalatına yöneldiler. Bu nedenle sektörün kaybı 30 milyon lira” diye konuştu.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede de açılışta yaptığı konuşmasında, kendi bakanlıkları ile Tarım Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ortak çalışmalara başladığını ifade etti. Bu çalışma ışığında yeni sanayi bölgeleri kurulurken orman ve tarım arazilerinin korunmasını amaçladıklarını belirten Büyükdede, Türkiye’deki sanayi bölgelerinin toplam alan içinde çok küçük yer kapladığını aktardı.
Konferansta selamlama konuşması yapan Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş, Türkiye’nin 2001 krizini aşmak için ne yaptıysa bugün de aynı adımların atılması gerektiğini belirterek, yabancı fonlarla masaya oturtulmasının şart olduğuna dikkat çekti.
Gelişmekte olan ülkelerden 30 milyar dolar para çıkışı oldu
Konferansta “Türkiye ve Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler ve Beklentiler” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Türkiye İş Bankası Baş Ekonomisi İzlem Erdem öncü göstergeler göre Türkiye’nin 3. çeyrekte yüzde 2- 3 büyüyeceğini anlattı. Enfl asyonun daha yukarılara gitmemesi için tüketimin durdurulması gerektiğini ifade eden Erdem şöyle devam etti: “Ticaret savaşları küresel büyümeyi 1.7 puan aşağı çekebilir. Bu durumda en çok gelişmekte olan ülkeler etkilenecek. Bu yıl ilk defa gelişmekte olan ülkelerden 30 milyar dolar para çıkışı oldu. Sıcak para ABD gibi risksiz ülkelere gidiyor.”
"Bir yıllık borç 179 milyar dolar ama büyük kısmının karşılığı var"
Konferansın öğleden sonraki ilk oturumu ise “Türkiye Ekonomisi ve Geleceğe Bakış: Gazeteciler Anlatıyor” başlığıyla gerçekleştirildi. Panelde DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ ve Habertürk Gazetesi Köşe Yazarı Abdurrahman Yıldırım yeni açıklanan Yeni Ekonomik Progğram (YEP ) hakkında bilgiler verdi. Yeni açıklanan YEP’in piyasaların beklentilerini karşıladığını belirten gazeteciler, programın gerçekçi olduğunu anlattı. Türkiye’nin yap- işlet- devret modelini incelemesi gerektiğini vurgulayan Güldağ, dövizdeki artış nedeniyle bu sistemin kamu üstünde yük yarattığını dile getirdi. Gelişmekte olan ülkelerin 1 yıl içinde çevirmesi gereken borcun 1.5 trilyon dolar olduğunu aktaran Güldağ, “Bu borcun %12’sine denk gelen 179 milyar dolar civarı borç Türkiye’nin. Bu büyük bir rakam gibi gelse de büyük kısmının karşılığı var. Dış ticaret nedeniyle oluşan bir kısım var. Bu borç 23 bin firmanın üstünde. Bunun da yüzde 80’lik kısmı 2 bin 300 civarı firmanın. Bunlar büyük firmalar, varlıkları var. Borcu çevirmek için 40 milyar dolar gibi bir kaynak yeterli olabilir. Düdüklü tencere ısındı ve basınç oluşturdu. Bu basıncı dışarı atmak için 2 yol var. İhracat ve yabancı ortaklık. Önümüzdeki dönemde ihracatta bir hamle gelebilir. Güven ortamının sağlanmasına birlikte de yabancı yatırımcılar ilgi gösterir” dedi. Türkiye’ye dövizin bundan sonra pahalı olacağını söyleyen Yıldırım da gelen sermaye açısından 2015’den daha kıt bir dönemde olunduğunu dikkat çekti. YEP’de büyümenin artmasına rağmen cari açıkta azalma olacağının açıkladığını hatırlatan Yıldırım “Bugünkü üretim yapısıyla bu mümkün görünmüyor. Bu üretim yapısı değişmeli ama o da bugünden yarına olacak bir şey değil” diye konuştu.
Kaynak: Serkan AKINCI / DÜNYA