İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ‘Kanal İstanbul Çalıştayı’nda “Toplumsal Boyut ve Katılım’’ başlıklı oturumu gerçekleştirildi. Oturuma, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayfer Bartu Candan, KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Bilgin ve MSGSÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Cemal Yalçıntan konuşmacı olarak katıldılar.
KANAL PROJESİ İSTİHDAMI OLUMSUZ ETKİLER
Panelin açılış sunumunu yapan Ayfer Bartu Candan, şehrin coğrafyasını ve birçok şeyi eş zamanlı etkileyecek olan bir projenin kamusal alanda tartışma fırsatının yaratılması çok önemli olduğunu söyledi. Kanal İstanbul ÇED Raporu’nun eki olarak hazırlanan Sosyal Etki Değerlendirme raporundan bilgiler paylaşan Candan, projenin bölgedeki istihdama olumsuz etkileri olacağının altını çizdi. Candan, şöyle konuştu:
“Kanal İstanbul projesi altı ilçeyi kesen bir proje ve buradaki birçok arazi orman ve tarım arazisi. Proje istihdamı bu bölgedeki insanları olumsuz etkileyecek. Her insan her projeden ayni biçimde etkilenmiyor. Burası o kadar büyük bir alan ki, herkesin istihdam olanakları, sınıfları, meslekleri, eğitim düzeyi ve hayattaki imkanları birbirinden farklı. Daha güneye, Küçükçekmece taraflarına geldiğimizde daha çok organize sanayi bölgelerinde çalışan bir nüfus görüyoruz. Daha kuzeye gittikçe eğitim seviyesi ve gelirin daha düştüğü, tarımla geçinen; ekip, biçtiği ürünlerin %80’ni kendi tüketen çiftçileri görüyoruz. Kanal İstanbul demek, bu arazilerin istimlak edilmesi demek ve geçimlerini buradan sağlayan çiftçilerin geçim kaynaklarından vazgeçmeleri demek. Sosyal Etki Değerlendirme raporu zaten bu durumu belgeliyor.”
Kanal İstanbul projesi ile iddia edilen yaratılacak yeni istihdam alanları konusuna değinen Ayfer Bartu Candan, projedeki yeni istihdam alanlarının çiftçileri kapsamadığını vurguladı. ÇED raporunda çiftçilere önerilen tek şeyin omlara yeni tarım alanı açılması olduğunu da söyledi.
TÜRK İNSANI ENDİŞELİ
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Türk insanının öncelikli problemleri olduğunu söyledi ve kendi araştırmaları sonuçlarından dikkat çeken veriler paylaşarak şunları dedi:
“Türkiye insanı bireysel hayatı için son derece endişeli. Bunun da en büyük nedeni işsizlik. Çalışan insan da yarın sabah işimi kaybedersem endişesiyle mutsuz. Türk toplumunun yüzde 60’ı gelecek hem kendi hayatı için de ülke hayatı için de gelecek korkusu duyuyor. Yüzde 76 insan da önümüzdeki üç ay içinde ülkedeki koşulların da kendi koşullarının da bugünden daha kötü olacağını düşünüyor.”
Kanalın gerekli ve doğru olduğunu diyenlerin üçte birin altında olduğunu söyleyen, Ağırdır, “Gençlerin yüzde 98’nin ‘kanal değil deprem’ şeklinde cevap veriyor” dedi.
KANAL İSTANBUL KAPANMASI GEREKEN BİR KONUDUR
Panelin son sunumunu yapan MSGSÜ Öğretim Üyesi Dr. Murat Cemal Yalçıntan şöyle konuştu:
“Kanımca kanal tartışması gerekçesizlik ve kamunun manipülasyonu üzerinden kapanması gereken bir tartışmadır. Demokratik teamüller açısından şeffaflık olmadığı bir proje olması çerçevesinden de değerlendirmeye ve tartışmaya layık bir tartışma olmaktan çıkıyor.”