İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Öztürk Oran, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yıl yaptığı "artı 1 istihdam" çağrısı üzerine, 420 bin İstanbullu firmayı temsil eden İTO'nun üyeleriyle yarım milyon ek istihdam sağladığını belirterek, "artı 2 istihdam" çağrısına karşılık ise bu yıl hedeflerinin 1 milyon yeni istihdam olduğunu söyledi.
İTO Başkanı Oran, "İş dünyası söyleşileri" kapsamında değerlendirmelerde bulundu. Türkiye ekonomisinin geldiği noktayı bütün dünyanın takdirle izlediğini ifade eden Oran, "Türkiye'yi artık tutabilene aşk olsun." dedi.
Gelişmiş ülkeler ligine çıkan Türkiye'nin 2017'nin 9 aylık döneminde dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi haline geldiğini ancak geçmişte elde edilen büyüme rakamlarının üzerine çıkmaya kararlı olduğunu dile getiren Oran, geçen yıl ihracatta rekorların kırıldığını, Borsa İstanbul'un rekor tazelediğini ve Türkiye'de dünya çapındaki projelerin devam ettiğini söyledi.
Bu yıl küresel büyümenin daha da canlanacağının tahmin edildiğini aktaran Oran, "Özellikle Avrupa bölgesinde artacak alım gücü, ihracatta yeni rekor kapılarını aralıyor. İşsizlik meselesinde Cumhurbaşkanımızın istihdam seferberliği 'artı 2' hedefiyle devam ediyor ve bu yönde teşvikler artarak sürüyor. Bu işverenlerimizi kamçılıyor, çalışanlarımızı özendiriyor." diye konuştu.
"Artı istihdamda 1 milyonu neden aşmayalım"
Oran, İTO üyelerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen yıl başlattığı istihdam seferberliğinde "artı 1 istihdam" sözünü tuttuğunu ve İstanbul'un yaklaşık 500 bin kişi ile en fazla istihdam oluşturan il olduğunu hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "artı 2 istihdam" çağrısına karşılık olarak da geçen yıl gerçekleşen ek istihdam rakamının 2 katına çıkıp 1 milyona ulaşmaması için hiçbir sebep olmadığını vurgulayan Oran, şunları kaydetti:
"İTO'nun istihdam için hedefi 1 milyon diyebiliriz. Çünkü geçen yıl yarım milyon ek istihdama ulaştık. Şimdi 1 milyonu neden aşmayalım? Şu anda hiçbir sektörümüz yok ki noktayı koysun ve dursun. Hele şu son Suriye hadisesinden sonra da herkes bir şeyler üretip ne yapabiliriz, nasıl katkı yapabiliriz, Mehmetçiğe nasıl destek olabiliriz hesabında. Öyle bir atmosfer yakalandı ki bu ekonomi ve ticarette de etkisini mutlaka gösterecek, Allah'ın izniyle bu ülkenin hızını kimse kesemeyecek. "
"Devlet ve ordumuzun arkasındayız"
Öztürk Oran, iş dünyasının Afrin'e yönelik Zeytin Dalı Harekatı'na bakışına ilişkin şunları söyledi:
"Biz devletimizin ve ordumuzun arkasındayız. Şu anda Türkiye, geçmişte ecdadın bıraktığı miras gibi, gittiği her yere barış götürüyor. Kimsenin toprağında, petrolünde gözümüz yok. O bölgeye, bize zarar verdiği için, sınırlarımızda hiç kimsenin dilediği gibi at oynatamayacağını göstermek için gittik. Bölgeyi temizleyeceğiz ve belki de bölgenin asıl unsurları olan, evlerini terk edip buraya gelen Suriyeli kardeşlerimizin de geri dönüşüne sebep olacağız. Herkes kendi toprağında hür ve özgür yaşayacak. Bu harekat ülkede bir kardeşlik havası başlattı. Bütün siyasi partilerden destek gördü ve milletin kenetlenmesini sağladı."
Oran, Zeytin Dalı Harekatı'nın ardından özellikle döviz kurları ve borsada birilerinin beklediği gibi bir hareket yaşanmadığına ve ekonominin kontrol altında tutulduğuna dikkati çekerek, Türkiye'de artık ekonominin, döviz rezervlerinin ve bankaların güçlü olduğunu bildirdi.
Zaman zaman piyasadaki dalgalanmalarda döviz borcu olanların sıkıntıya girdiğine işaret eden Oran, döviz geliri olmayanların dövizle borçlanmasının bir anlamı olmadığını dile getirdi.
Öztürk Oran, şöyle devam etti:
"Şimdi 15 milyon doların altında borçlanana, devlet '3 yıl içinde 15 milyon dolar kadar döviz gelirin olması lazım. Olmuyorsa borçlanma.' dedi. İş dünyası şu an için 'Nasıl oluyor?' diye düşünebilir. Bir müddet sonra bakacak ve 'Ben ayağımı yorganıma göre uzatıyorum.' diyecek. Bu millet böylece kur riskinden ve stresinden kurtuldu. Herkes hesabını yaparak çalışacak.”
Oran, TL ile borçlanma noktasında faiz oranlarının aşağıya çekilmesinin cazip göründüğünü bildirdi.
Türkiye'de faiz oranları çok yüksek olduğunu belirten Oran, bu faiz oranlarıyla yatırım yapmanın yüksek maliyetli olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faiz hassasiyetinin çok yerinde olduğunu aktaran Oran, "Faiz, iki taraflı bir mesele. Mevduat sahipleri banka banka dolaşıp parasına yüksek faiz arıyor. Banka da bu parayı yüksek faizle aldığı için kredi faizleri de yüksek oluyor. Böylece hem faiz hem de enflasyon körükleniyor. Aslında bu da bir milli mesele. Biz düşük faiz ve düşük kar payına razı olacağız ki o zaman kredilerde düşük faiz ve düşük kar payı bekleyeceğiz." yorumunu yaptı.
Oran, geçen yıl Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) desteğiyle KOBİ'ler için düşük faizli "cansuyu kredisi" oluşturduklarını hatırlatarak, "Biz odalar olarak bankalara yüzde 7,5 faizle paramızı verdik. Bankalar da bununla yüzde 9,90 ile KOBİ'lere ucuz maliyetli kredi verdi. Bu, zorda olan firmalara bir çıkış yoluydu. 220 milyar lira civarındaki KGF'de ise Hazine'nin herhangi bir para vererek değil sadece kefil olmasıyla, bankalar firmaların önünü açtı. 'Bu paralar geri gelmeyecek, hepsi batacak' diyenler oldu ama KGF kullananlar böyle söyleyenleri mahcup etti. Normalde bankalarda geri dönmeyen kredi oranı yüzde 3,5 seviyelerindeyken, bu oran KGF'de yüzde 1'lerin çok altında." diye konuştu.
"2018 tam bir yatırım yılı"
Türkiye ekonomisinin 2018 büyümesinin hareketli olacağını belirten Oran, "KGF kredileri, istihdam teşviki, küresel büyümedeki hızlanma, ihracattaki artış... Bunların hepsi hesaba katıldığında tam bir yatırım yılı diyebiliriz." ifadelerini kullandı.
Oran, "Fırsat üreterek, yatırım yaparak ülkemizi hep birlikte büyüteceğiz. Büyütmek zorundayız. Böyle bir misyonumuz var. Biz büyüdükçe bize umut bağlayan ülkelerin de moralleri düzeliyor. İnşallah ordumuz da Afrin'den zaferle dönecektir. Çünkü inanıyoruz ki bizim davamız haktır." dedi.
"İTO üyesinin yanında"
Aralık ayında devraldığı İTO başkanlığı döneminde, oda üyelerinin yatırım, ihracat, istihdam, Ar-Ge, vergi ve ruhsat gibi alanlardaki teşvik, destek ve uygulamalara ilişkin bilgileri tek bir adreste edinebileceği İTO Bilgilendirme Merkezi'ni kurduklarını anlatan Oran, bu merkezin ayrıca ilgili bakanlık ve diğer kamu kurumları ile üyeler arasında bir köprü görevi göreceğini dile getirdi.
"İTO üyesinin yanında" diyen Oran, tecrübeli bir kadro ile organize sanayi bölgeleri, sanayi siteleri ve kooperatif gibi bölgelerde de programlar düzenleyerek, gerek bire bir danışmanlık gerekse belirli konularda eğitim programları organize edeceklerini bildirdi.