DW Türkçe'den Pelin Ünker'in haberine göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından 7 Kasım'da 'Temel Atmama Töreni' başlığı ile kamuoyuna duyurulan Haliç'teki Silahtarağa İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi projesinin iptali, 'İstanbul ve su' tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
31 Mart 2019'daki yerel seçimler öncesinde, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminin reklam panolarına astırdığı 'İstanbul atık suyunun yüzde 99'unu arıtıyoruz' ifadesinin doğru olmadığı da yaşanan bu tartışma ile gün yüzüne çıktı.
AK Parti döneminde yapımına karar verilen 1.5 milyar TL'lik Silahtarağa tesisinin çıkış suyunun günde 50 bin metreküplük bölümünün sulama suyu olarak kullanılması, geri kalan 385 bin metreküplük arıtılmış atık suyun ise Alibeyköy Deresi'ne, gerekli olması durumunda ise Yenikapı atık su tüneline deşarj edilmesi hedefleniyordu.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü akademisyenlerinden oluşan bir bilim heyeti, hazırladığı raporla projeye gerek olmadığını ortaya koydu. İSKİ Yönetim Kurulu Üyesi olan ve İTÜ'den Prof. Dr. İzzet Öztürk, söz konusu tesis ile ilgili, kaynak sıkıntısı varsa etap etap inşa edilebileceği ya da bir müddet erteleneceği yönünde görüş verdi.
İçme suyu olabilir iddiası
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar ise Twitter'dan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ihale aşamasında iptal ettiği arıtma tesisinin önemini 11 başlıkta açıkladı. Birpınar, tesiste, atık suyun içilebilir seviyeye getirme teknolojisi olduğunu öne sürdü.
İstanbul'un altyapı ihtiyacının her geçen gün arttığına işaret eden Birpınar, "Şu anda Fatih, Eyüpsultan, Alibeyköy gibi Haliç'in sol sahilinin tamamını kapsayan havzanın tamamında, günlük 1 milyon metreküp atık suyun tamamı, Yenikapı ön arıtmadan geçerek Marmara denizine deşarj ediliyor" dedi.
Ancak TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’nın hazırladığı rapora göre, İstanbul ilçelerinden Kadıköy, Beşiktaş, Sarıyer, Şişli, Kağıthane, Beyoğlu, Maltepe, Üsküdar, Ümraniye, Küçükçekmece, Beykoz, Çekmeköy, Avcılar, Bakırköy, Şile, Güngören, Esenler, Fatih, Eminönü, Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu gibi nüfusun yoğun olduğu bölgelerin atık suları organik madde giderimi yapılmadan sadece ızgara ve kum tutucudan geçirilerek, hiçbir arıtmaya tabi tutulmadan denize boşaltılıyor.
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO), Silahtarağa İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi'nin İstanbul için bir kurtarıcı olarak gösterilmesini de 'son derece yanlış bir yaklaşım' olarak değerlendiriyor.
'Haliç'te olumsuz etkiler yaratır'
DW Türkçe'ye konuşan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Cevahir Efe Akçelik, tesiste arıtma çamurunun arıtımı ve bertarafıyla ilgili bir tanımlama yapılmadığına dikkat çekiyor.
Bölgedeki günlük sulama suyu ihtiyacının tesis kapasitesinin yaklaşık yüzde 10'u kadar tanımlandığını belirten Akçelik, geri kalan 385 bin metreküplük kısmın her gün Alibeyköy Deresi vasıtasıyla Haliç'e deşarj edileceğini, bu deşarjın Haliç'te olumsuz etkiler yaratacağını vurguluyor.
Öte yandan ÇMO raporuna göre tesiste yüksek teknoloji ile diğer tesislere göre daha iyi kalitede arıtım öngörülmesi bu suyun içilebilir nitelikte olduğu anlamına gelmiyor. Buna göre sulama suyu olarak kullanılacak su dışında Alibeyköy Deresi'ne yapılacak deşarj ile günde yaklaşık 4 ton azot, 400 kg fosfor ve en az 18-19 ton organik madde doğrudan Haliç'e boşaltılacak. Bu miktar yaklaşık 180-200 bin kişinin atık sularının hiç arıtılmadan Haliç'e verilmesiyle aynı anlamı taşıyor.
Master Plan ile çelişiyor
Öte yandan ÇMO raporunda tesisin, İstanbul Master Planı’nda tanımlanan Haliç'in temizlenmesi ve korunmasına yönelik önlemlerle çeliştiğine işaret ediliyor. Haliç'e deşarj yapılmaması prensibi 1990'lı yılların başında benimsenmiş ve 2000'den önce uygulanmaya konmuştu.
İstanbul'un çevre altyapısı ile ilgili yenilikleri ve öngörüleri belirlemek üzere 2017 yılında 52.5 milyon TL'ye ihale edilen İstanbul Master Plan çalışması halen devam ediyor.
"İstanbul'da tüm yatırımlara bütüncül bakılmalı" diyen Akçelik, bu çalışmanın su ve atık su düzeni ile ilgili olarak ayrıntılı bir inceleme yaparak, yeni ve sürdürülebilir bir düzen tanımlaması gerektiğini söylüyor.
Buna göre, yeni bir tesis yapımı yerine havzadaki atık suların iletildiği Yenikapı ve Baltalimanı atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma düzenine dönüştürülmesi gerekiyor.
'Var olan havzalar korunmalı'
İstanbul su havzalarının yapılaşmaya açılarak devreden çıkarıldığına, şehrin büyük bir su havzası kaybına ve kirliliğine maruz kaldığına dikkat çeken Akçelik "Var olan havzaları korumak yerine arıtılmış sudan içme suyu elde edilmesi tartışması yapmak doğadan yana ve adil bir tartışma değil" diye konuşuyor.
Akçelik'e göre, Marmara Denizi kıyısındaki sanayi tesislerinin denetiminin yapılmaması, atık suların arıtılmadan denize deşarj edilmesi, var olan tesislerin kapasitesi genişletilirken teknolojisinin geliştirilmemesi de söz konusu tesis için yapılan tartışmaları çelişkili duruma düşürüyor.