İsrail'in İstanbul Başkonsolosu Shai Cohen, Türkiye’nin İsrail gazının taşınması için en iyi ve en uygulanabilir güzergah olduğunu belirterek, "Fizibilite çalışmaları özel sektör tarafından çoktan tamamlandı, projeler sadece zaman meselesi. Bölgede şu anki durum Türkiye ve İsrail için enerji iş birliğine yönelik böyle bir anlaşmayı gerektiriyor." dedi.
Cohen, iki ülke ilişkilerinin normalleşme sürecinin tamamlanmasının ardından, Türkiye ile muhtemel bir gaz anlaşması yapılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İsrail gazının Türkiye üzerinden taşınması konusuna değinen Cohen, "Türkiye’nin İsrail gazının taşınması için en iyi ve en uygulanabilir güzergah olduğu görüşlerine tamamen katılıyorum. Jeopolitik açıdan bakıldığında, enerji kaynaklarının doğudan batıya, güneyden kuzeye geçişi için bir merkez konumundaki Türkiye olmazsa, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi çok zor olur." ifadelerini kullandı.
'Fizibilite çoktan tamam'
Türkiye ve İsrail arasında boru hattı yapılmasına yönelik hazırlanan projelerin uygulanabilir olduğunu vurgulayan Cohen, bu konuda özel sektörün iyi niyetini ortaya koyduğunu söyledi. Cohen, boru hattı projelerinin maliyetli çalışmalar olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"Sadece boru hattı yapılması, gaz sahalarının geliştirilmesi ve Türkiye’nin güney kıyılarına iletilmesi için gereken miktar bildiğim kadarıyla 4 milyar dolar. Bu hem yatırımcılar, hem inşaat şirketleri ve hem de iki ülke tarafından ciddi bir iyi niyet ortaya konulmasını gerektiriyor. Ben en azından özel sektör tarafında bu iyi niyetin hali hazırda bulunduğunu söyleyebilirim. Çünkü fizibilite çalışmaları özel sektör tarafından çoktan tamamlandı. Bu projelere devam edilmesi sadece zaman meselesi. Çünkü herkes ortada bir ihtiyacın mevcut olduğunun farkında.”
'Anlaşma doğal karşılanmalı'
Dünyanın petrol ve kömür gibi kaynakların tüketimini pek çok sebeple azaltmaya çalıştığını, önemli bir enerji kaynağı olan doğalgazın tedarik edilmesinin ise iyi bir altyapı gerektirdiğini anlatan Cohen, "Jeopolitik konumu sebebiyle, gaz transferlerinin büyük çoğunluğunun Türkiye üzerinden yapılması çok önemli. Türkiye’nin katkısıyla altyapı inşası, boru hattı ve LNG istasyonları yapılması, bu kaynakların etkili bir şekilde kullanılmasını, bu kaynakların batıya ve Akdeniz’in bir parçası olan güneye aktarımını teşvik eder." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ve İsrail arasında yapılacak bir anlaşmanın bölgesel şartlar göz önünde bulundurulduğunda "doğal" karşılanması gerektiğini vurgulayan Cohen, "Bölgede şu anki durum, Türkiye ve İsrail için enerji iş birliğine yönelik böyle bir anlaşmayı gerektiriyor." diye konuştu.
Cohen, uzun vadede iki ülke arasındaki güvenin yeniden kurulması için bu anlaşmanın çok faydalı olacağını belirterek, "Enerji gibi bir durum gelecek ilişkilerde güven artırıcı önlemler anlamında bir dönüm noktası olacaktır." ifadesini kullandı.
'İsrail kabinesi yeni planı kabul etti'
İsrail kabinesinin ülkedeki enerji ve gaz sahalarının geliştirilmesine yönelik yeni planı pazartesi günü kabul ettiği bilgisini veren Cohen, "Birkaç ay önce, hükümet tarafından sunulan bu planın reddedilmesine yönelik bir Yüksek Mahkeme kararı vardı, ama şimdi Kabine tarafından yeni sunulan plan kabul edildi. Eğer konu tekrar Yüksek Mahkeme'ye gitmezse, çalışmalar başlamalıdır." dedi.
İsrail kamuoyunda da Türkiye ile enerji anlaşmasına yönelik karşı çıkma görmediğini kaydeden Cohen, "Mısır ile bir anlaşma üzerinde çalışıyoruz. Ürdün çok küçük bir ülke ve Filistin daha da küçük. Dolayısıyla bu büyüklükte bir ticaret için tek büyük müşteri, Türkiye gibi yeterince büyük ve başka yerlere de ihracat yapabilme kapasitesine sahip bir ülke olmalı." diye konuştu.
İsrail ile 2010 yılında yaşanan Mavi Marmara krizinin ardından son dönemde hız kazanan normalleşme süreci çerçevesinde, iki ülke arasında yapılacak muhtemel bir gaz anlaşmasıyla bölgedeki kaynakların uluslararası piyasalara Türkiye üzerinden aktarılması bekleniyor. İsrail’in en büyük doğalgaz sahası olan Leviathan ve Tamar’da ise yaklaşık 800 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğu tahmin ediliyor.