İş dünyasının önde gelen STK'larının temsilcileri, referandum sonrası ekonomide izlenilmesi gereken yola ilişkin açıklamalarda bulundu.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Ömer Cihad Vardan, Türkiye'nin iç ve dış etkenler nedeniyle son yıllarda ortaya çıkan çeşitli badireleri atlatmaya çalışırken, referandumla birlikte önemli bir dönemi daha geride bıraktığını belirterek, referandumun ardından ekonomilerin hoşlanmadığı belirsizliklerin de ortadan kalktığını söyledi.
Türkiye'nin Irak ve Suriye gibi komşu ülkelerde yaşanan sıkıntılara 15 Temmuz hain darbe girişiminin de eklenmesiyle ekonominin önemli bir tehditle karşı karşıya kaldığını anımsatan Vardan, hükümetin aldığı çeşitli tedbirler ve verdiği muhtelif desteklerle ekonominin fazla hasara uğramadan kısa sürede ayağa kalktığını aktardı.
Vardan, "Ancak, bundan sonra hızla yükselmeyi ve bunu dengeli bir şekilde sürdürmeyi de başarmamız gerekiyor. Böyle başarılı bir performans içinse istikrarın, öngörülebilirliğin kritik önemi var." dedi.
"Önceliğin ekonomiye verilmesini istiyoruz"
Referandum sonrası yapılan açıklamalardan erken seçimin olmadığının anlaşıldığını, bunun 2 senelik fırsat alanı oluşturduğunu dile getiren Vardan, ilk etapta sürdürülebilir güçlü büyüme hedefi doğrultusunda bu fırsatın iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Vardan, bunun için de iş dünyası olarak hükümetin çalışmalarında ilk önceliği ekonomiye vermesini arzu ettiklerini bildirdi.
Bunu yaparken yeni sisteme geçilmesi planlanan 2019 yılına kadar tüm sistem içinde yer alan her bir aktörde "zihniyet değişikliği" olması gerektiğini belirten Vardan, şöyle devam etti:
"Çünkü artık yeni bir yönetim sistemini konuşuyoruz. Dolayısıyla sokaktaki vatandaştan sorumluluk ve yetki sahibi en üst bürokrata kadar her bireyin kendini bu yeni sisteme zihinsel olarak hazırlaması gerekiyor. O nedenle önümüzdeki iki yıl, bu geçiş dönemi için çok iyi değerlendirilmesi gereken önemli bir dönem olarak gözüküyor. Bu sürecin iyi kullanılması halinde ise önümüzdeki dönemde hem ülkemizde yatırımların devamı açısından önemli bir güven ortamının tesis edileceği, hem de ekonomideki kırılganlıkların giderileceği kanaatini taşıyoruz."
"Artık ekonomiye ilişkin seçimlere yoğunlaşılmalı"
İstanbul Ticaret Odası Başkanı (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, sanayi 4.0 da denilen dördüncü sanayi devriminin makineler arası iletişim (M2M), akıllı fabrikalar, bulut bilişim, nesnelerin interneti (IoT) imalat sanayi ve ticarette trilyonlarca dolar etki yapacağını söyledi.
İş dünyasının bu devrimin hızına ayak uydurmasını hatta koşarak önüne geçmesini istediklerini vurgulayan Çağlar, sanayi 4.0'ın bugün çok uluslu ve büyük üreticilerin gündemi gibi gözükse bile yakın gelecekte ekonominin bütününe sirayet edeceğini bildirdi.
Bu nedenle büyüklü küçüklü tüm firmaları şimdiden bu sürecin bir parçası haline getirmeleri gerektiğini dile getiren Çağlar, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ülkemizin yeni büyüme hikayesinde başrolü dördüncü sanayi devrimine verirsek, Türkiye rekabette vites yükseltir. Özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerimize dördüncü sanayi devriminin kalbinde pozisyon aldıralım ki cari açığı gündemimizden çıkarıp atalım.
Türkiye artık siyasi seçim gündemini bir kenara bırakıp, ekonomiye ilişkin seçimlerine yoğunlaşmalı. Ekonomide bizi bekleyen seçimin adı Sanayi 4.0. Türkiye'yi küresel bir ekonomik güç haline getirecek dönüşüm için yapısal reformlar bu devrim etrafında şekillenmelidir. Türk girişimcisinin bunu başaracak gücü vardır.
"Reformlara odaklanmak birinci önceliğimiz olmalı"
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, referandumun demokratik toplumlara örnek olacak bir yüksek katılımla ve huzur ortamında gerçekleştiğini belirterek, anayasa değişikliğinin millet tarafından kabul gördüğünü söyledi.
Referandumun ardından belirsizliğin bittiği bir dönem başladığını kaydeden Bahçıvan, bu dönemin Türkiye'yi yarınlara taşıyacak yapısal reformların gerçekleştirilmesi için en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Bahçıvan, üretim hayatında ve beşeri sermayede çok daha nitelikli bir ekosistemi oluşturmanın başta siyasi otorite olmak üzere herkesin görev ve sorumluluğu olduğunu bildirdi.
Birlik ve beraberlik eşliğinde, ülkenin böyle bir "nitelikli dönüşüm" hedefine ulaşmasında kilometre taşları olacak reformlara odaklanmanın birinci öncelikleri olması gerektiğini ifade eden Bahçıvan, gelecek dönemde odaklanılması gereken reformları şu şekilde sıraladı:
"Nitelikli üretime dayanan bir ekonomik büyüme dinamiğini güçlendirmemiz bir zorunluluktur. Daha yüksek katma değer içeren, daha yenilikçi ve daha rekabetçi bir ürün yelpazesine sahip olmalıyız. İhracat kompozisyonumuzu, yüksek teknolojinin payının daha yüksek olduğu bir yapıya kavuşturmalıyız. Üretimde böyle bir nitelikli dönüşümü başarmak için üzerinde özellikle durmamız gereken noktalar; bilim, teknoloji ve eğitimdir.