Dünya Bankası Grubu üyesi IFC İklim Yatırımları ve Sürdürülebilir Şehirler Program Lideri Patrick Avato, "Geçtiğimiz 5 yılda IFC Türkiye'ye 2.8 milyar dolar kredi sağlayarak, özel sektör ve belediyelere iklim dostu yatırımlar yapmaları için destek oldu." dedi.
Avato yaptığı açıklamada, iklim dostu yatırımların gelişmekte olan piyasalarda yatırımcılar için önemli fırsatlar oluşturduğunu belirterek, son 2-3 yılda azalan petrol fiyatları ve küresel iklim değişikliği konusundaki anlaşmalar yavaş ilerlemesine rağmen, bu alanda rekor düzeyde yatırım yapıldığına dikkati çekti.
Bu durumun söz konusu yatırımların kalıcı olduğunu gösterdiğini dile getiren Avato, "Türkiye’de de durum farklı değil. Geçtiğimiz 5 yılda IFC Türkiye'ye 2.8 milyar dolar kredi sağlayarak özel sektör ve belediyelere iklim dostu yatırımlar yapmaları için destek oldu. Bu miktarın yaklaşık 1.2 milyarı bankalar ve finansal kurumlarla yapılan ve bu tür yatırımların geniş tabana yayılmasını hedefleyen yeşil bono ihracı, yeşil binalar ve enerji verimliliği projeleri gibi konular için sağlandı." diye konuştu.
Avato, IFC’nin "İklim İş Dünyası İçin Piyasalar Yaratma" başlıklı yeni raporunda İzmir’de yapılan sürdürülebilirlik çalışmalarının örnek gösterildiğine işaret ederek, şunları söyledi:
"İzmir’in bütünsel bir yaklaşımla hava kirliliği ve trafik gibi sorunları yeni feribotlar, metro hattı, tramvay ve akıllı trafik ışık sistemleri ile karşıladığından bahsediliyor. IFC Sürdürülebilir Şehirler projesi kapsamında İzmir ve İstanbul gibi şehirlerde vatandaşların hayatını kolaylaştıracak, şehirleri daha yaşanabilir hale getirecek projelerin hayata geçmesine destek oluyor. IFC Türkiye’de bugüne kadar 250 milyon dolar kredi verdi ve 315 milyon dolar kredinin sendikasyonunu sağlayarak belediyelere doğrudan kaynak aktardı."
"Trilyonlarca dolar harekete geçirilebilir"
IFC'nin yeni raporunda, global anlamda akıllı politika reformları ve yenilikçi iş modelleri kombinasyonuyla, özel yatırımlardaki trilyonlarca doların harekete geçirilmesi ve gelişmekte olan ülkelerin Paris Anlaşması'nda vaat ettikleri iklim hedeflerinin karşılanabilmesinin mümkün olduğu belirtiliyor.
Özel yatırımın harekete geçirilmesinde önemli ölçüde farklılık yaratabilecek 7 endüstri sektörü bulunduğu ifade edilen raporda, bunlar; yenilenebilir enerji, şebekeden bağımsız güneş enerjisi ve enerji depolama, tarım endüstrisi, yeşil binalar, şehir içi ulaşım, su ve kentsel atık yönetimi olarak sıralanıyor.
Bu alanlarda iklimle ilgili global projelere 1 trilyon dolardan fazla yatırım akışının bulunduğu belirtilerek, gelişmekte olan piyasalarda doğru ticaret koşullarının yaratılmasıyla trilyonlarca dolar kaynağın kanalize edilebileceğine dikkat çekiliyor.
Raporda, yenilenebilir enerji ihaleleri, arazi tapusu reformları ve destekleyici enerji depolama politikaları gibi reformlarla global yenilenebilir enerji yatırımlarının 2040 yılına kadar 11 trilyon dolara kadar yükselebileceği de kaydediliyor.