Bilecik, 2018 BRICA İstanbul Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, Kuşak ve Yol Sanayi ve Ticaret Birliği'nin (BRICA), sadece dünyanın ticari seyrini değil; ticaret tarihinin de seyrini değiştirecek güce sahip olduğunu söyledi. TÜSİAD olarak kurucu üyeleri arasında yer aldıkları BRICA'nın Kuşak ve Yol girişiminin iş dünyası ayağı olarak tanımlanabileceğini aktaran Bilecik, başlangıç olarak 4 kıta ve 29 ülkeden iş dünyası kuruluşlarının üye olduğu çok taraflı iş birliği mekanizmasının temel amacının, İpek Yolu üzerindeki ülkeler arası ortaklıkları ve ilişkileri daha yüksek seviyeye getirmek olduğunu vurguladı.
Bilecik, Çin'in uzun süredir, Türk iş dünyasının uluslararası alandaki temsilcisi TÜSİAD’ın gündemindeki öncelikli ülkelerden ve radarındaki güçlü ekonomilerden biri olduğunu dile getirerek, "Türkiye-Çin ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi için burada gerçekleştirdiğimiz etkinliklerin yanı sıra Çin’i düzenli olarak ziyaret ediyor, orada bulunan kamu kurumları ve iş dünyası örgütleriyle bir araya geliyoruz." diye konuştu.
Kuşak ve Yol Girişimi'nin, bugün toplam ekonomik büyüklüğünün 21 trilyon dolara ulaşan 68 ülkeyi kapsaması nedeniyle, yüzyılın en büyük ekonomi projesi olarak gösterildiğini vurgulayan Bilecik, "Tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması hedefini taşıyan proje; büyüklüğü, sunduğu fırsatlar ve çok kutuplu dünyada Çin modelinin de uluslararası alana taşınması nedeniyle tüm dünyada önemli bir heyecanla karşılanıyor." yorumunu yaptı.
Bilecik, öte yandan, projenin beşinci yılında muhtelif belirsizlikler ve şeffaflık sorunlarının da bulunduğuna, ancak bunun bir miktar da doğal olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu sorunların ele alınarak tüm taraflar için daha açık ve sürdürülebilir bir yapının oluşturulması, projeyi herkes için bir kazan-kazan hareketine dönüştürecektir. Kuşak ve Yol Girişimi, Çin kaynaklı, fakat Çin’in ötesinde kapsadığı tüm ülkelerin dahil olduğu bir projedir. Uluslararası alanda iş yapan şirketler olarak, bu girişimin bir parçası olmaktan heyecan duyuyoruz."
"ÇİN’LE ARAMIZDAKİ TİCARETTE ÖNEMLİ BİR DENGESİZLİK MEVCUT"
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik, Kuşak ve Yol girişiminin, Türkiye için önemli fırsatlar sunduğunu anlattı. Sadece bölgesel ekonomilerle ilişkileri ve Gümrük Birliği aracılığıyla Avrupa Birliği pazarına erişimi düşünüldüğünde bile, Türkiye’nin, BRICA için batı ve doğu arasındaki stratejik köprü rolünün açık olduğunu belirten Bilecik, şunları kaydetti: "Bu girişimin taşıyıcısı konumunda olan Çin’le Türkiye’nin ikili ekonomik ilişkileri hakkında da kısa birkaç not paylaşmak istiyorum. Almanya’nın ardından en büyük ikinci ticari partnerimiz olan Çin’in, ticaret hacmimiz içerisindeki payı son yıllarda giderek artıyor. Öte yandan, Çin’le aramızdaki ticarette önemli bir dengesizlik mevcut.
Bu dengesizliğin ortadan kalkması için Çin’den Türkiye’ye yatırımların artması gerekiyor. Bir süredir bu alanda artış var ancak biz potansiyelinin çok daha yüksek olduğuna inanıyoruz. Çin’le özellikle teknoloji alanında yapılacak iş birlikleri, önümüzdeki dönemde ekonomik ilişkilerimiz açısından büyük önem arz ediyor."
Bilecik, Kuşak ve Yol girişiminin, oldukça büyük ve çok boyutlu bir proje olduğunu vurgulayarak, "Türkiye’de her kurum, bu projenin kendi alanına giren kısmını takip etmekte. Projeyi daha iyi takip edebilmek ve sağlayacağı yatırım ve finansman imkanlarından daha iyi yararlanabilmek için Türkiye’nin projeye yaklaşımını tek elden yürütecek ve eş güdümü sağlayacak bir mekanizmanın kurulmasının faydalı olduğunu düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
"ÇİN, GERİDEN GELEN ÜLKELER İÇİN İLHAM KAYNAĞI OLDU"
Erol Bilecik, Çin'in, küreselleşmenin dünya çapında yaygınlaşmasına, geniş toplumsal kesimlerin açık ekonomiler yoluyla yoksulluktan kurtulmasına önemli katkılar sağladığını, geriden gelen ülkeler için ekonomik yönden ilham kaynağı olduğunu anlattı.
1980’lerden itibaren dünyaya açılan Türkiye'nin, Çin’in de aynı senelerde başlayan ve özellikle 2000’li yıllardan itibaren artan bir ivmeyle devam eden dünya ekonomisiyle bütünleşme sürecinin en önemli destekçilerinden biri olduğunu aktaran Bilecik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Diğer yandan, küreselleşme sürecinin ekonomik konuların ötesinde bir boyutu olduğu da yadsınamaz. Türkiye’nin dünyaya açılması sadece ekonomik liberalizmle değil, AB üyelik sürecindeki siyasal reform süreciyle gerçekleşmiştir. Bunları yapmasaydık, Türkiye Gümrük Birliği yoluyla AB pazarının bir parçası olamaz ve Avrupa değerler sisteminin bir üyesi olamazdı.
Aynı şekilde AB reform sürecimiz, Türkiye’nin komşu ve bölge ülkeleriyle ekonomik ilişkileri için de olumlu bir referans oluşturmuştur. AB üyelik sürecinde ilerleyen, transatlantik değerlerin de bir parçası olan demokratik bir Türkiye, ekonomik ve hukuksal öngörülebilirlik ile teknik ve sosyal standartlar açısından dünyanın geri kalanı için bir cazibe merkezi olmuştur. Küreselleşmenin bugün bayraktarı olan Çin ile ilişkilerimize de bu perspektiften bakıyoruz."
Bilecik, yeni hedeflere yeni yollardan; ortak hedeflere ortak yollardan ulaşılacağına işaret ederek, uzun geçmişe sahip olan İpek Yolu'nun, dünya medeniyetinde çok önemli bir rol oynadığını anımsattı.
İpek Yolu'nun, doğu ve batı arasında sadece ticareti değil aynı zamanda diyalog ve teması artırdığını belirten Bilecik, "Bu nedenle 'diyalog yolu' olarak da adlandırılmıştır. Biz, BRICA sayesinde yeni yollar ve daha fazla diyalogla, sadece ekonomi değil; demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve özgürlükler alanlarındaki ortak hedeflere de birlikte ulaşacağımıza inanıyoruz." şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE KÜLTÜRLERİN VE EKONOMİNİN GEÇİŞ KORİDORUNDA YER ALMIŞTIR?"
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Başkanı Suma Chakrabarti de EBRD olarak Avrupa ve Asya’yı bağlaması hedeflenen Kuşak ve Yol girişimine destek verdiklerini belirterek, söz konusu girişimin ekonomik entegrasyon ve ülkelerde ekonomilerin verimliliği için önemli bir fırsat sağladığını kaydetti.
Ekonomik entegrasyonun sürdürülebilir kalkınmanın vazgeçilmez bir boyutu olduğunu anlatan Chakrabarti, “Yüz yıllar boyunca Türkiye kültürlerin ve ekonominin geçiş koridorunda yer almıştır. İşte Avrupa ve Uzak Doğu’nun bağlanması noktasında Türkiye son derece önemli rol oynuyor.” dedi.
Chakrabarti, EBRD olarak tüm İstanbulluların hayatına dokunan Avrasya Tüneli’ne 150 milyon dolarlık finansman desteği vermekten mutluluk duyduklarını söyledi. Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Yu Hongyang ise iki ülke arasında projelerin günden güne arttığını belirterek, daha iyi noktalara ulaşılabileceğini söyledi.