Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) üst düzeyli bir yetkilisi, gelişmekte olan Avrupa ülkelerinin karşılaştığı ve giderek artan ekonomik sorunların, geçtiğimiz onlarca yıllık süreçte elde edilen siyasi gelişmelerin etkisini yok edebileceğini söyledi.
IMF Avrupa Dairesi Başkanı Poul Thomsen, Orta ve Doğu Avrupa'nın ekonomik potansiyelinin son 10 yılda yarıya indiğini ve bu bölge ülkelerindeki vasıflı işçilerin dışarı akmasının da giderek ağırlaşan bir sorun olduğunu söyledi.
Thomsen, Dubrovnik'te katıldığı bir konferansta, bölge hükümetlerinden bazılarının, Avrupa entegrasyonunun yararından kuşku duymaya başladıklarını belirtti.
On yıldır kriz ve ekonomik zorluklar yaşayan Avrupa'nın büyük Batılı üyeleri ile Doğu'daki çevre üyeleri arasındaki yakınlaşmanın zayıfladığı, hatta durduğu bile söylenebilir. Bu durum bazı ülkelerde ağır ekonomik ve siyasi reformların geçerliği konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Thomsen, "Bu vesile ile hepimiz şunu hatırlamalıyız: Yönetişim ve kurumsal ilerleme kaçınılmaz değildir; böyle bir ilerlemeyi önlenemez bir sonuç, devamlı bir evrim olarak kabul etmemeliyiz. Çünkü bu doğru değildir" dedi.
Macaristan ve Polonya işçi sıkıntısı çekiyor
IMF'nin, Yunanistan ve Portekiz gibi ülkelerde yürüttüğü programların başkanlığını yapan Thomsen, komünizmden çıktıktan sonra Orta ve Doğu Avrupa'yı saran olumlu küresel büyüme ortamının tekrarının beklenmemesi gerektiğini belirtti.
Bölgeden vasıflı işçilerin Batı Avrupa'ya akması ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. IMF'nin tahminlerine göre son on yıllarda 20 milyon kişi Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinden Batıya gitti. Bu sayı, bölge nüfusunun yaklaşık yüzde 5-6'sı arasında. Macar imalat şirketlerinin yarısı, Polonya imalat şirketlerinin de dörtte biri, işçi sıkıntısından üretimin düştüğünü ve yatırımların daraldığını söylüyorlar.
Reformlardan da geri dönebilirler
Thomsen siyasi alanda da AB Komisyonu ile bazı Doğu Avrupalı üyeler arasındaki gerilimlere de değindi.
AB, hukukun üstünlüğü konusunda Polonya ile çatışıyor ve Macaristan ile, başka konuların yanı sıra mülteciler için de gerginlik yaşıyor.
Son 10 yılda yaşanan sorunlar, hâlâ AB dışında kalan ülkeler için AB üyeliğini kuşkuyla bakılacak bir konum haline getirmiş bulunuyor.
Thomsen, son 10 yılda yaşanan hayal kırklıkları yüzünden bazı ülkelerin demokrasiyi güçlendirmesi ve uzun vadeli büyümeyi desteklemesi beklenen siyasi ve kurumsal reformlardan da geriye dönebilecekleri yolunda kaygılar olduğuna dikkat çekti.
"Bölgenin en ileri ülkelerinde bile yönetişimden vazgeçileceği yolunda tehditler görülüyor." diyen Thomsen, "IMF olarak bizi ilgilendiren bir tek alan var: Merkez bankası bağımsızlığı. Bazı ülkelerde merkez bankası bağımsızlığı tehdit altında." ifadesini kullandı.