Almanya Merkez Bankası (Bundesbank) Başkanı, aynı zamanda Avrupa Merkez Bankası Yönetim Konseyi Üyesi de olan Jens Weidmann, Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından Almanya’nın Frankfurt kentinde organize edilen "Almanya Dönem Başkanlığında G20 Gündemi" konulu konferansta konuştu.
Mali krizlerin ortaya çıkmasıyla G20’nin, dünya çapında ekonomik iş birliğinin egemen olduğu bir forum haline geldiğine dikkati çeken Weidmann, "G20, krizden doğru sonuçları çıkarmada anahtar rol oynadı ancak iş henüz bitmedi. Küresel finansal sistemi daha istikrarlı hale getirmek ve dünya ekonomisini daha müreffeh yapmak için ek çabalar gerekli." diye konuştu.
Almanya'nın G20 gündeminin üç ana sütun üzerine oturtulduğunu dile getiren Weidmann, bunların esneklik oluşturmak, sürdürülebilirlik ve sorumluluk almayı geliştirmekten oluştuğunu aktardı.
"Olumsuz sonuçlar henüz aşılmadı"
Weidmann, son finansal krizin, ekonomik direncin ne denli önemli olduğunu gösterdiğini belirterek, "Krizin geçtiği düşünülse de olumsuz sonuçları henüz tamamen aşılmadı. Ekonomilerimizi daha dirençli hale getirmek; ekonomik şoklarla baş edebilme yeteneklerini geliştirmenin yanı sıra demografik değişim veya dijitalleşme gibi uzun vadeli yapısal zorluklara uygun şekilde yanıt verebilme anlamına geliyor." ifadelerini kullandı.
G20 üyelerinin açık pazarlar ve sınır ötesi ticaret ilkesine bağlı kalması gerektiğini vurgulayan Jens Weidmann, "Bana göre şu ana kadar G20’nin büyük başarısı var. G20'ye üye devletler, 2008/2009'daki büyük durgunluk sonrasında kendi ulusal ekonomilerini canlandırmak için korumacılık önlemlerini uygulamaya yönelik seçeneklere direndiler. Ayrıca 'Komşuyu zarara sokma' politikasıyla ülkeler kendi ekonomik durumlarını diğer ekonomilerin karşılığı olarak seçmediler." şeklinde konuştu.
"Küreselleşmeye ilişkin kaygı görüyoruz"
Açık pazarların önemine dikkati çeken Weidmann, "Açık pazarlar ve rekabetçi bir ekonomik sistem, ekonomimizin refahının üzerinde durduğu sütunlardır. Açık pazarlarda çok daha çeşitli ucuz ve kaliteli ürünler mevcut ve bu vatandaşların satın alma gücünü artırır." dedi.
Bugün, küreselleşmeye ilişkin kaygılar gördüklerini ve bunun ABD ile sınırlı olmadığını belirten Weidmann, Avrupa'da da küreselleşme korkularının arttığını ve insanların giderek açık pazarlardan kaçındığını ifade etti.
Yakın tarihli bir ankete göre, Avrupalıların yüzde 45'inin küreselleşmeyi sorunlu gördüğünü ve popülist partilerin seçmenleri arasında üçte ikiden fazlasının küreselleşmeyi tehdit olarak algıladığını aktaran Weidmann, bu tür kaygıların ciddiye alınması gerektiğini vurguladı.