Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, "Enerji tüketiminde verimliliğe gösterdiğimiz hassasiyeti, enerji üretirken de göstermeliyiz. Bu doğrultuda gereken tedbirler alınarak doğru planlama ve doğru modelleme ile enerji üretimindeki verimlilik de önceliklerimiz arasında yer almalıdır." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Enerji Verimliliği Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, enerji ihtiyacının yüzde 75’inin ithalat yoluyla karşılandığı ve tüketilen toplam enerjinin yüzde 40’a yakınının binalarda kullanıldığı Türkiye’de, yeni binaların yanı sıra mevcut binalarda sağlanacak enerji verimliliğiyle cari açığın düşürülebileceğini bildirdi.
Enerji verimliliğini artırmak için "Enerji Performansı" hesaplama yöntemlerinin geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, “Enerji Performans Sözleşmeleri enerji verimliliği ya da yenilenebilir enerji projeleri sayesinde elde edilen maliyetteki azalmaları kullanarak, bu tür projeleri finanse edebilmek için sermaye oluşturmayı sağlayan bir finansman yöntemidir. Örneğin Almanya’da enerji performans sözleşmelerinin yüzde 75’i, ABD’de ise yüzde 82’si kamu tarafından uygulanıyor.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, kentsel dönüşüm sürecinin konutlarda enerji verimliliğinin artırılması açısından büyük bir fırsat sunduğunu aktararak, şunları kaydetti: "Özellikle enerji performansının Türkiye’de hızla benimsenerek yaygınlaşması için kamu, özel sektöre örnek olmalı. Ayrıca tüm stratejilerin ülke genelinde yaygınlaştırılması amacıyla özel sektörü de kapsayacak bir Enerji Verimliliği Ajansı’nın yapılandırılması, sistemin başarısı için ilk uygulamalar arasında görülmeli.
Kentsel dönüşüm projelerini yapan ve anlatan, önemli projelerin sözcüleri ile konuştuğumuzda dahi, bunların büyük çoğunluğunun iklim değişikliği, enerji verimliliği ve sera gazı salımı konularını birer pazarlama aracı olarak kullandıklarını görüyoruz. ‘Peki, o halde nasıl yaptınız? Binalar dönüşmeden önce ne kadar enerji tüketip havaya ne kadar sera gazı salıyorlardı? Sizin projeniz sonrası durum nedir?’ sorularına tatmin edici bir yanıt alamıyoruz. Özellikle belediyelerin yaptığı dönüşümlerde, binaların, konutların Enerji Kimlik Belgesi konusunda karşılaştığımız tablo üzücü.
Dolayısıyla ülkemizde hala bu konuda bilgi eksikliği var. Başta uygulamacılar olmak üzere mimarlar, mühendisler ve müteahhitlerin de içinde olduğu sektör temsilcilerine yönelik, enerji verimliliği konusunda güncel bilgi ve gelişmeleri aktarmaya ağırlık vermeliyiz.”
Son yayınlanan "Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı 2017-2023"ün, önemli bir mevzuat olduğunun altını çizen Erdoğan, “2018-2023 arasında uygulanacak 55 Eylem Planının 12’si, binaları kapsıyor. Söz konusu 12 eylem, yeni yapılacak ve mevcut binaların verim sınıflarının iyileştirilmesi, kamu sektöründeki verimlilik potansiyelinin hayata geçirilmesi, binalarda yerinde üretimin ve yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması, kapsamlı bir bina envanteri çalışmasının yapılması ve bütün kesimlere hitap eden farkındalık çalışmalarını kapsıyor.
Türkiye’de birincil enerji tüketimi 2015 yılında 129,7 MTEP olarak gerçekleşerek, 2005’ten 2015’e kadar yüzde 46 oranında artış gösterdi. Son eylem planı ile Türkiye’nin birincil enerji tüketiminin yüzde 14 azaltılması hedefleniyor. Ayrıca 2023 yılına kadar yüzde 23,9 MTEP verimlilik sağlanması ve bu verimlilik için 10,9 milyar dolar yatırım yapılması öngörülüyor.” ifadeleri kullanıldı.
"Enerjinin verimli kullanılması önemli"
Erdoğan, imalat sanayisinin ve hizmetler sektörünün en önemli girdilerinden birini enerjinin oluşturduğuna dikkati çekerek, “Ülkemiz enerjide büyük oranda dışa bağımlı. Toplam enerji tüketiminin sadece yüzde 25’i yerli kaynaklardan elde edilmektedir. Yüzde 75’i doğalgaz petrol gibi ithalata dayalı. Sanayimiz yüzde 25, konutlarımız yüzde 35 olmak üzere toplam enerjinin yüzde 60’ını tüketmektedir. Keza sera gazı salınımlarını da düşündüğümüzde, ülkemizin her geçen gün artan enerji talebinin yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması, enerjinin verimli kullanılması, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve istikrar için son derece önemlidir.
Örneğin, ülkemizde konutlarda ortalama enerji tüketimi yıllık 350 kWh/m2’dir. Enerji verimliliği gelişmiş ülkelerin standardı olan yıllık 100 kWh/m2 altına düşürüldüğünde bir enerji verimliliğinden bahsedebiliriz. Bu uygulama toplam enerji ithalatında en az yüzde 20 tasarruf sağlayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
"Enerji tüketiminde verimliliğe gösterdiğimiz hassasiyeti, enerji üretirken de göstermeliyiz. Bu doğrultuda gereken tedbirler alınarak doğru planlama ve doğru modelleme ile enerji üretimindeki verimlilik de önceliklerimiz arasında yer almalıdır.” diyen Erdoğan, enerji verimliliği konusunda en yoğun çalışma yapan sektörlerin başında seramik, demir-çelik, çimento gibi yüksek enerji tüketimi olan sanayi sektörlerinin olduğunu, buna rağmen enerji arzında yaşanan sorunlar ve iklim değişikliği nedeniyle özellikle enerji tüketimi yüksek olan sektörler için enerji verimliliğine yönelik politikaların hayata geçirilmesinin önem kazandığını aktardı.
Binalarda enerji verimliliğinde terminoloji sorunu yaşandığına dikkati çeken Ferdi Erdoğan, “Yeşil Bina’, ‘Sıfır Enerjili Bina’, ‘Pasif Ev’ ve diğer benzer tanımlar net değil. Birbirinin yerine kullanılan bu tanımlar netleşmeli, herkes aynı dili kullanmalı. Eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları aralıksız sürmeli.” ifadelerini kullandı.
"Sürdürülebilirlik için üniversite-STK-sanayi iş birliği gerekiyor"
Erdoğan, sürdürülebilirlik kavramının daha iyi ve daha kalıcı olması adına, üniversite ve sanayi iş birliğinin çok önemli bir iyi uygulama örneği olduğuna inandıklarını ifade ederek, “Enerji verimliliği konusunda eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları aralıksız sürmeli. İyi uygulama örneklerinin devamlılığı sağlanmalı ve eğitim çalışmaları pekiştirilmeli, enerji mühendisliği yaygınlaştırılmalı.
Enerji verimliliği konusunda mesleki (mimarlar, makine ve inşaat mühendisleri) ve genel eğitimi ayırmak lazım. Üniversitelerde enerji verimliliği ve yapı malzemeleri dersleri ile ilgili yapılan ve yapılacak çalışmaların önemi büyük. Bu amaçla üniversite-STK-sanayi iş birliği etkin olarak kullanmalı.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye İMSAD olarak, enerji verimliliği alanında birtakım çalışmalar yürüttüklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: “Sektörel ihtiyaçlara çözüm arayan 16 adet çalışma komitemiz, hem özel sektör hem üniversiteler hem de kamu ile iş birliği yapıyor. Örneğin, Türkiye İMSAD Binalarda Enerji Verimliliği Komitesi 2016 yılından beri bir yandan yurt içindeki ve yurt dışındaki gelişmeleri takip ederken, diğer yandan yıllık iş planına göre eğitim konusuna ağırlık verdi.
Özellikle özel üniversitelerin mimarlık, inşaat mühendisliği ve makine mühendisliği bölümlerinden mezun olan öğrencilerin inşaat malzemeleri konusundaki bilgilerini artırmak, sektördeki gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlamak amacıyla Okan Üniversitesi ve Özyeğin Üniversitesi ile işbirliği yapıldı. Çevre Dostu Malzeme ve Sürdürülebilirlik Komitelerinin yürüttüğü çalışmalar kapsamında projelendirilen Yapı Ürünlerinin Üretim-Kullanım Döngüsü Dersi de Yıldız Teknik Üniversitesi ile yapılan işbirliği çerçevesinde 2015 yılından beri Mimarlık Fakültesi’nde gerçekleşiyor.
Yaşar Üniversitesinde ise İnşaat Malzemeleri Dersi devam ediyor. Türkiye İMSAD olarak, bu çalışmaların sürdürülebilirlik kavramı çerçevesinde üniversite ve sanayi işbirliğine önemli bir iyi uygulama örneği olduğuna inanıyoruz.”
Erdoğan, kentsel dönüşüm kapsamına girebilecek öncelikli bölgelerin net olarak belli olmadığını, birçok konut sahibinin konutlarının yıkılacağı beklentisi ile mecbur olmadıkça yenilemekten kaçındığını belirterek, "Onlar, kentsel dönüşüm rüzgarıyla kendi binasının da yıkılıp yeniden yapılacağını hayal ederek kapısını çalacak ‘Beyaz atlı müteahhidini’ bekliyor. Oysa hem her bina yeniden yapılmayacak hem de müteahhitlerin her binayı yenileyip eski sahiplerine bedelsiz verebilecekleri bir planları yok.
Bu nedenle Türkiye İMSAD olarak konut sahiplerinin kendi konforları, sağlıkları ve enerji-su-atık giderlerini yönetmek için evlerini yenilemelerinin daha rasyonel olacağına inanıyoruz. Bunu da elimizden geldiğince her platformda dile getiriyoruz. Türkiye’de 30 bine yakın satış noktası var. Tahsilat ve nakit akışının doğru yönetilebilmesi adına yenileme pazarının tekrar canlanmasını istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.