Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) Kıdemli Analisti Michael Taylor, sürdürülebilir enerjiye geçiş sürecinde dünya genelinde elektrik depolama sistemlerinin rolünün giderek artacağını belirterek, "2030'da dünyada güneş ve rüzgar enerjisinde kurulu güç toplam 5 bin gigavata ulaştığında, elektrik depolama kapasitesi de bin gigavattan fazla olacak. Bu miktarın yaklaşık 600 gigavatını elektrikli araçlar için öngörülen depolama kapasitesi oluşturacak." dedi.
Taylor, enerji depolama sistemlemlerindeki son gelişmelere ilişkin, yaptığı değerlendirmede, elektrik sistemlerinde esneklik sağlayabilmesi ve arz-talepte yaşanan değişimleri dengelemeye yardımcı olması nedeniyle depolama teknolojisine ilginin arttığını söyledi.
Elektrik depolama teknolojilerinin özellikle sistem maliyetlerini düşürdüğünü ifade eden Taylor, batarya depolama teknolojilerinin de giderek hayatın her alanına girdiğini anlattı.
Taylor, batarya depolama sistemlerinde maliyetlerin hızla azaldığını ve bu alandaki teknolojinin de geliştiğini vurgulayarak, batarya depolama teknolojilerinin elektrikli araç sayısını ciddi ölçüde artıracağını kaydetti.
Enerji depolama teknolojisinin yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik edeceğine işaret eden Taylor, şunları söyledi:
"Sürdürülebilir enerjiye geçiş sürecinde elektrik depolama sistemlerinin rolü giderek artacak. Fotovoltaik ve rüzgar teknolojilerinin etkisiyle yenilenebilir enerji kullanımı dünya genelinde yaygınlaşıyor. 2030'da dünyada güneş ve rüzgar enerjisinde kurulu güç toplam 5 bin gigavata ulaştığında, elektrik depolama kapasitesi de bin gigavattan fazla olacak. Bu miktarın yaklaşık 600 gigavatını elektrikli araçlar için öngörülen depolama kapasitesi oluşturacak. Böylece mobil elektrik istasyonlarının depolama kapasitesi de giderek artacak. 2050'ye geldiğimizde, 3 bin gigavatlık toplam elektrik depolama kapasitesinin büyük bölümünü elektrikli araçlar için öngörülen depolama kapasitesi oluşturacak."
"Kalıcı ve uzun vadeli politikalar süreci destekleyebilir"
Taylor, son dönemde özellikle lityum iyon, sodyum sülfür ve akış bataryalarındaki gelişmelerin dikkat çekici olduğunu belirterek, gelecek dönemde depolama teknolojisinde bu tip bataryaların daha fazla öne çıkacağını söyledi.
Batarya depolama teknolojilerinin henüz emekleme sürecinde olduğuna ve dolayısıyla maliyetlerinin de hala yüksek seyrettiğine işaret eden Taylor, "Teknolojinin ilerlemesi ve performansın artmasıyla batarya depolama teknolojilerinde maliyetler de düşmeye devam edecek. Bu nedenle hükümetler, bu teknolojilerin yaygınlaştırılmasında kalıcı ve uzun vadeli politikalar üreterek süreci destekleyebilir." değerlendirmesinde bulundu.