Avrupa dizel araçları yasaklamayı tartışıyor. Elektrikli araçlar da bu kapsamda öne çıkıyor, hükümetler tarafından düşük vergiyle teşvik ediliyorlar. Türkiye bir yandan yerli marka araba için çalışmalara başlarken, yollarda da elektrikli araçlar giderek artıyor. Elektrikliye dönüşte temel amaç daha az karbon emisyonu! Ancak bunun gerçek anlamda sağlanabilmesi için, elektrikli araçların kullandığı elektriğin üretim biçimi de önemli. Bu araçlar yollarda çoğaldıkça kullanılan enerji - elektrik de artacak. Peki bu elektrik eğer ağırlıkla kömür santrallerinden geliyorsa ve bu santralleri daha çok çalıştıracaksa, beklenen “çevreci” fayda sağlanabilir mi? Türkiye Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu da çok zaman gözden kaçan bu noktaya dikat çekiyor. Kumbaroğlu’nun analizine göre, eğer enerji üretiminde kömürün payı yüksek olur ve giderek artarsa, 2021’de yollara çıkması beklenen ‘yerli oto’yu yol açılan karbon emisyonu salınımı bakımından bir ‘dizel’e dönüştürebilir.
Elektrikli aracın kullanımı sırasında ortaya çıkan emisyon miktarı değil de ihtiyacı olan elektriğin üretimi sırasında ortaya çıkan emisyon miktarı, dizel araçlarda ise hem dizel yakıtın üretimi hem de aracın çalışması esnasında ortaya çıkardığı emisyon miktarı dikkate alınarak yapılan hesaplama ilginç bir tablo ortaya koyuyor: Lüks bir otomobil markasının iki farklı aracı karşılaştırılarak elde edilen verilere göre, Türkiye yollarındaki elektrikli bir araç, dizel aracın yaklaşık yüzde 65’i kadar karbon emisyonu salımı gerçekleştiriyor. Otomobil markasının ‘doğaya saygılı’ aracının elektrik tüketimi ortalama 100 kilometrede 14.3 kWh. Tüketilen elektriğin üretimi sırasında ortaya çıkan karbondioksit emisyonu Türkiye’nin bugünkü üretim kompozisyonu ile ortalama 484 g/kWh. Aracın ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisinin üretimi sırasında 69 g/km karbon emisyonu salımı gerçekleşiyor. Aynı markanın dizel aracı ise 100 kilometrede ortalama 4 litre yakıt tüketiyor. Bunun ortaya çıkardığı emisyon 106 g/km. Aradaki fark kilometre başına 37 g/km! Dolayısıyla bugün için tüketicinin dizel yerine elektrikli araç tercih etmesi karbon salımı emisyonunu sadece üçte bir oranında azaltıyor.
Verileri paylaşan Prof. Dr. Kumbaroğlu, konuyla ilgili olarak, “Elektrik üretimindeki karbon salımı emisyonunun asıl kaynağı kömür. Türkiye’de elektrik üretiminin bugün yaklaşık üçte biri kömüre dayalı ve bunun büyük kısmı da ithal kömür. Gelecekte elektrik üretiminde kömürün payının ve dolayısıyla karbon yoğunluğunun artması elektrikli araçların çevreye olumlu etkisini azaltacak. Elektrik üretiminden kaynaklı karbon salımı emisyonunun 741 g/kWh üstüne çıkması, elektrikli araçları çevreye yarardan çok zararlı hale getirebilir” dedi.
Elektriğin ne kadarı kömürden?
Halen elektrik üretiminin yüzde 37,23’ü doğalgaz santrallerinden, yüzde 18.73’ünün ithal kömür ve yüzde 15.13’ünün yerli kömür santrallerinden karşılanıyor. Türkiye’de 2017 rakamlarına göre, 10’u ithal kömüre dayalı üretim yapan 26 kömür yakıtlı termik santral var. İzin süreçleri başlatılmış, 60 da yeni kömür yakıtlı termik santral projesi mevcut.