Dufy, 1953’te kurulan bir gömlek markası. Markanın yaratıcısı Yusuf Bayat. Bayat, Dufy’yi geçen yıl Isparta’da üretim yapan Cebeci Süt Ürünleri’ne satmıştı. 6 Haziran’da markanın üretim tesisinin birinci fazını devralan şirket, bir ay sonra da ikinci fazını aldı. Dufy’nin CEO’su Hüseyin Eğilmezgil, küçülme sürecine giren Dufy’i kuzenleriyle birlikte alıp yeniden büyütmek için harekete geçtiklerini belirtti. Yeni eylem planlarını ‘Türk Massimo Dutti’si çıkarmak’ olarak tanımlayan Eğilmezgil, bu konsepti benimseyeceklerini kaydetti. Büyük markalara fason üretim yapan Dufy, artık sadece kendine üretim yapıyor. Bu kapsamda günlük bin 500 olan üretimini de 500 adete çekti.
Dufy’nin Güney Afrika Johannesburg’da büyük markaların yanında üç mağazası var. Cape Toen ve Durban mağazaları ise yolda. Türkiye’ye göre ters mevsim olan Güney Afrika büyümek isteyen marka böylece dört mevsim çalışacak.
‘İndirim markası olmak istemiyoruz’
DÜNYA’ya ziyarette bulunan Dufy markasının ortaklarından olan CEO Hüseyin Eğilmezgil, markanın yeni konsepti ve vizyonunu anlattı. Markanın satın alınmadan önce kadrolaşamadığını aktaran Eğilmezgil, “Kredi ve piyasa borçları da vardı.
83 mağazaya ulaşmalarına rağmen biz devraldığımızda bu rakam 23’e düşmüştü” dedi. Klasik bir marka olmayacaklarına dikkat çeken Eğilmezgil, şöyle devam etti: “Çünkü o kategoride çok büyük rekabet var. Fiyatları aşağı çekip tüketicilerimize ulaşılabilir moda sunacağız. Piyasadaki firmalar bir ürünün perakende fiyatını belirlerken, maliyetini on katına kadar çarpabiliyorlar. Bu fiyata satamayacakları için ertesi gün yüzde 50 indirim kampanyası başlatıyorlar. Bu yapı Avrupa’da bittiği gibi Türkiye’de de bitecek.
Biz Dufy’nin tüketicinin güvenini kazanmış ilkelerini bozmayacağız. Dufy bizden önce 299 TL’ye gömlek satıyordu. Aynı gömleği 149 TL’ye satıyoruz. Kaliteli aynı, üretim aynı. Ama fiyatı yarı yarıya indirdik. Daha önce yüksek fiyatla başlayıp kampanyalarla fiyat aşağıya çekilmiş. Biz büyük indirimlerin markası olmak istemiyoruz.” Güney Afrika’da üç mağazaya sahip olduklarını dile getiren Eğilmezgil, bir ay içinde beş mağazaya çıkacaklarını, sırasıyla Cape Town ve Durban’da mağaza açacaklarını vurguladı.
Güney Afrika’da hedef 15 mağazaya ulaşmak
Güney Afrika’nın ters mevsim çalıştığı için çok önemli olduğuna değinen Eğilmezgil, “Burada yaz bitince orada yaz başlıyor. Dört mevsim iş yapabiliriz. Sistemi oturtabilmemiz için Güney Afrika’da 15 mağazaya çıkabilmemiz gerek. Buradaki mağazalarımızda kalan ürünlerimizi orada açacağımız outlet mağazalarımıza dağıtacağız. Azerbaycan’da bir şeyler yapabiliriz. İran bizi bekliyor. Üç tane hazır mağaza var. Bayram sonrasına bıraktık. Rusya, Türk Cumhuriyetleri’nde de olabiliriz” diye konuştu.
Markanın sadece gömlek ve aksesuarları ile uğraştığını söyleyen Eğilmezgil şunları anlattı: "Gömleğin yanı sıra triko, tişört, pantolon; onu destekleyen yıkamalı ceket, üst grup yıkamalı montlar ve casual değimiz spor grubunda önemli bir oyuncu olmak istiyoruz. Belli bir yaş aralığının altındaki insanlar kullanmıyordu. 45 yaş ve üzeri vardı. Biz ikinci sezonda yaş aralığını 10 yaş daha aşağıya çektik. Üçüncü senenin sonunda 25 yaş grubuna ulaşmak istiyoruz."
Fasonu bıraktı, şimdi kendine üretiyor
Markayı devraldıklarında, markanın 23 mağazası bulunduğunu söyleyen markanın CEO’su Hüseyin Eğilmezgil, şu bilgileri paylaştı: “Verimsiz olan küçük metrekareli mağazaları kapattık. Şu an 150 metrekare alanda kendimizi ifade edebilecek seviyedeki mağazalarımızla devam ediyoruz. Ama bu süreçte mağaza da açtık. Mağaza açma ve kapatma ile şu an 31 mağazadayız. Bayrama kadar 33 mağaza olacağız. Yıl sonuna kadar 40 mağazaya ulaşacağız.
Üç ay önce günlük 1500 adet olan üretimi 500 adete düşürdük. Çünkü fabrika fason üretim yapıyordu. Dünya markalarına üretim yapıyorduk. Perakendedeki gidişatımızı zorlamaya ve dikkatimizi dağıtmaya başladı. Öncelikli olarak Türkiye’nin önemli bir perakende markası olmayı istedik. Şu an yüzde yüz kendimize üretiyoruz. Dışarıda da ürettirmeye başladık. Şu anda 220 çalışanımız var.”
"Kira-ciro oranları yüzde 10 olmalı"
Kira fiyatlarının çok yüksek olduğuna vurgu yapan Hüseyin Eğilmezgil, kira-ciro oranının optimum yüzde 10 olması gerektiğini savundu. “Bizim gibi markalarda bu oran yüzde 25 seviyesinde” diyen Eğilmezgil, kar için değil değer üretmek için yola çıktıklarını, fakat bu kira seviyelerinde her şeyi satmaları gerektiğini, dolayısıyla kaliteye, markaya odaklanmakta zorluk çektiklerini kaydetti.