Otomotiv sanayindeki değişimi ‘yeni sanayi devriminin’ önemli bir adımı olarak gören uzmanlar, 2025 yılı itibarıyla sektörde bulut teknolojileriyle donatılmış, nesnelerin interneti ile ağa bağlanmış, sürüş güvenliği ve emisyonları esas alan yüksek donanımlı, ancak hafif araçların global pazardaki ticarete hakim olacağının altını çiziyor.
Bu tespitlerin ilk adımı olarak görülen Endüstri 4.0 ve elektronikte yürütülen çalışmaların çıktıları ise 2020 yılı itibarıyla pazardaki varlığını daha fazla hissettirecek. Bu gelişmeleri Türkiye pazarı açısından ele alan uzmanlara göre, otomotiv endüstrisinde faaliyet gösteren ana sanayi firmaları küresel ölçekteki tüm operasyonlarında değişim için gereken çalışmaları belirli bir program dahilinde yapıyor.
Aynı şekilde sektöre küresel ölçekte hizmet veren yan sanayi firmalarında da benzer çalışmaları görmek mümkün. Fakat Türkiye otomotiv endüstrisindeki yerli yan sanayi oyuncularının tamamı için için aynı tespiti yapmak şimdilik mümkün görünmüyor.
Bu alana yönelik parça üreten birçok KOBİ’nin Endüstri 4.0 süreci ve dijitalleşme adımlarının çok uzağında üretim yaptığı yönünde tespitte bulunan uzmanlar, üretim hatlarında teknolojik dönüşüme ağırlık veren firmaların yeni nesil araçlar üreteceği görüşünde birleşiyor. Diğer yandan, Türkiye otomotiv sanayi 2018 sonu itibarıyla globalde en büyük 15’inci araç üreticisi konumunda. Bununla birlikte Avrupa’da ise otobüs üretiminde 1’inci, hafif ticari araç üretiminde 3’üncü ve otomobil üretiminde ise 7’nci sırada yer alıyor. Araştırmalara göre, 2030 yılında üretilen araçların yüzde 18’inin tam elektrikli, yüzde 41’inin ise hibrit olacak.
Türkiye Avrupa’dan yaklaşık %30 daha ucuz üretim yapıyor
Türkiye’nin yan sanayideki avantajlarından birini, düşük maliyetle üretim yapılabilmesi oluşturuyor. Türkiye ucuz iş gücünün de etkisiyle Avrupa’dan yaklaşık yüzde 30 daha ucuz üretim yapıyor. Fakat Avrupa’lı üreticilerin Endüstri 4.0’a geçmesiyle Türkiye’nin bu avantajını kaybetmeye başladığının altı çiziliyor. Sektör temsilcilerine göre, Türkiye’nin rekabet avantajına sırtını dayadığı güç ortadan kalkıyor ve bu durum üreticiler için bir tehdit oluşturuyor.
Yeni teknolojilerle üretimde kâr marjının yükseleceğini dile getiren uzmanlar, dolayısıyla yan sanayiye yönelik üretim yapan firmaların şimdiden fabrikasını, Ar-Ge ekibini ve yan tedarikçilerini buna göre şekillendirmesi gerektiğini vurguluyor.
Sürücüsüz araçları yollarda görmek uzun sürmeyecek
Otomotiv endüstrisi, bugün itibarıyla Türkiye’nin hem ihracatında hem de meydana getirdiği katma değerde ekonominin lokomotif sektörleri arasında yer alıyor. Otomotiv endüstrisinin son yıllarda küresel ölçekte kaydettiği teknolojik gelişmeler, Endüstri 4.0 sonucu üretilecek ürünlerde dijitalleşmeye geçişin temel taşlarından birini oluşturuyor. Artık üretim hatlarında kullanılan teknolojiyi yükselten firmalar, bunun sonucunu hatlardan çıkan ürünlerde de görmeye başlıyor. Bugün itibarıyla benzinli ve dizel motorlu araç üretimi ağırlıkta olsa da kısa vadede hibrit araçların, uzun vadede de tamamen elektrik motorlu araçların otomotiv endüstrisine yön vereceği vurgulanıyor.
Sektörün bulut tabanlı teknolojilerle entegre olmasını hedefleyen dijitalleşme adımlarının odağında ise taşıtlardan kaynaklı karbon emisyonlarının düşürülmesi ve güvenli sürüş çalışmaları bulunuyor. Otomobil üretiminde zirvede bulunan ülkeler ve otomobil üreticileri, bunun altyapısını oluşturmuş durumda.
Avrupa ülkelerinde şimdiden 2025 yılı sonrasında benzinli ve dizel motorlu araçların üretim ve satışının durdurulması gündemde. Ayrıca, yollarda güvenliği artırmak için otonom sürüş teknolojilerine yatırım yapılıyor. Küresel ölçekli bazı markaların bu konuda kayda değer yol aldığını vurgulayan uzmanlar, yakın gelecekte yollarda sürücüsüz araçların görüleceği öngörüsünde bulunuyor.
Öte yandan, yeni nesil otomobillerin daha da hafifleyeceği belirtiliyor. Üretimi yapılan birçok parçanın bu teknolojik dönüşümle ortadan kalkacağını belirten uzmanlar, bugün itibarıyla yaklaşık 4 bin parçadan üretilen bir aracın 500 ila 600 parçayla üretilmesinin mümkün hale geleceğine ve üretiminin de kolaylaşacağına dikkat çekiyor.
Türkiye’nin, Endüstri 4.0’a geçiş sürecini ve otomobillerdeki dijital dönüşümü kaçırma lüksünün bulunmadığını vurgulayan sektör temsilcileri, otomotiv ana sanayindeki gelişmelere yan sanayinin de uyum sağlamak zorunda olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, yan sanayide ağırlığı oluşturan KOBİ’ler bugün için üretilen otomobillerin parçalarını imal edebilecek yeterlilikte olsa da gerekli Ar-Ge adımları atılmazsa, firmaların uzun vadede pazarını kaybedeceği uyarısında bulunuyor. İşletmelerin yeni proses çalışmalarına şimdiden hazırlık yapması gerekiyor.
İhracat dolar bazında yüzde 11 euro bazında yüzde 6 arttı
Sektörde iç pazara bakıldığında Türkiye otomotiv pazarı, 2015 yılında 1 milyon 19 bin adet ile rekor seviyeye ulaştığı görülüyor.
2016 yılı itibarıyla durağanlaşma sürecine giren iç pazardaki satışlar, 2017 yılında 1 milyon adet sınırının gerisinde kaldı. 2018 yılında yaşanan ekonomik dalgalanmalar ile birlikte, yüzde 35 gibi kayda değer daralma yaşayan iç pazar, yılı 642 bin adet seviyesinde kapattı.
Pazardaki daralmada, binek ve ticari araç satışlarındaki düşüşün de etkili olduğu gözleniyor. Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 35 azalarak 620 bin 937 adet olarak gerçekleşti. 2017 yılında 956 bin 194 adetlik satış yapılmıştı. Otomobil satışları, 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 32.7 oranında azalarak 486 bin 321 adet oldu. Bir önceki yıl ise 722 bin 759 adet otomobil satıldı. Hafif ticari araç pazarındaki satışlar ise 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 42.3 azaldı ve 34 bin 616 adette kaldı. 2017 yılında satılan hafif ticari araç adedi 233 bin 435 adet olmuştu.
İç pazarda yaşanan daralma nedeniyle toplam üretim bir önceki yıla göre yüzde 9 azalarak 1 milyon 550 bin adede geriledi. Türkiye’de son 13 yılda ihracatta ilk sırada bulunan otomotiv sanayinin ihracatı adet bazında sadece yüzde 1 azalarak, bir önceki yıla göre 1 milyon 319 bin adet ile kapattı. Üretilen her 100 aracın 85’ini dış pazara satan Türkiye otomotiv sanayi, gerek paritedeki değişim gerek artan katma değer sebebiyle dolar bazında yüzde 11 artarken, euro bazında ise yüzde 6 ihracat artışı kaydetti.
Buna göre, 2018 yılında otomotiv ihracatı 32.2 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 12.4 milyar dolarlık otomobil ihracatı yapıldı.
Euro bazında otomobil ihracatı ise aynı seviyede kalarak 10.5 milyar euro oldu. Otomotiv sanayinde 2012-2018 döneminde 7.5 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Sektör gerek kapasite artırımı gerekse yeni model, yeni teknoloji alanındaki çalışmaları ile teknolojik gelişim ve dijital dönüşüm konusunda ülkenin küresel rekabetçiliğine katkı sağlamayı sürdürüyor.
Diğer yandan Türkiye’deki Ar-Ge merkezlerinin yüzde 12’sini temsil eden 141 Ar-Ge merkezi ve istihdam sağladığı 6 bin mühendis ile çalışmalarını sürdüren otomotiv sanayi, teknolojik gelişimde ülkede öncü sanayisi konumunda bulunuyor.
Öte yandan, otomotiv sektörü bu yıl için beklentiler oluştururken, iç pazarın gelişiminde ülke ekonomisinin istikrarlı seyrine oturması için zamana ihtiyaç duyuluyor. İhracat için ise küresel olarak gündemde bulunan ticaret savaşları ve korumacılık eğilimlerinin yanı sıra en önemli ihracat pazarı olan AB’de pazar büyümesinin yavaşlaması ve Brexit süreci kritik öneme sahip unsurlar olarak yer alıyor.
Orta vadede ise küresel üretimde büyümenin yavaşlaması, gelişen otomotiv teknolojileri ve regülatif sebeplerle artan maliyetler rekabetçiliği etkileyecek diğer önemli unsurlar arasında bulunuyor. Bu yılın ilk çeyrek sonuçlarına ilişkin göstergelere bakıldığında, iç pazar yüzde 45 daralırken, toplam üretim yüzde 15 daralma gösterdi.
İhracatta ise daralma yüzde 7 seviyesinde kaldı, euro bazında ihracat yüzde 2 artarken dolar bazında ihracat ise yüzde 6 azaldı. Euro bazındaki artış otomotiv sanayinin katma değer konusunda ilerleme gösterdiğinin bir işareti olarak değerlendiriliyor.
Otomotiv sektörünün değer zincirinde yer alan tüm oyuncular, ana ve tedarik sanayi üreticileri, distribütörler, yetkili satıcı ve servisler dikkate alındığında iç pazarda yaşanan yüzde 45’lik daralma tüm sektör adına dikkat çekilmesi gereken bir konu olarak yer alıyor. Ayrıca, hükümetin aldığı tedbirlerle iç pazardaki yavaşlamanın hızı kesilmiş olsa da daralma için ilave önlem alınması gerekiyor.
Bu noktada, hükümetin aldığı tedbirleri sektör olarak memnuniyetle karşıladığı, ilave önlemler için ilgili bakan ve bakan yardımcılarıyla sürdürülen görüşmelerin de olumlu sonuçlanacağı bekleniyor.
İç pazarda bu yıl yüzde 30 daralma bekleniyor
Yeni dönemde sektörün ihracatının yüzde 80 gibi büyük bir bölümünü yapıldığı AB pazarındaki yavaşlama sinyalleri ve pazarda segmentler arasında yaşanan talep geçişleri ihracat açısından kritik öneme sahip.
Bu yılın ilk çeyreğinde AB otomotiv pazarı yüzde 2 daralma gösterdi. Ayrıca, iç pazarda ÖTV ve KDV indirimlerinin sene sonuna kadar devam etmesi bekleniyor. Buna rağmen iç pazarda yüzde 30 daralma ile yaklaşık 450 bin adetlik satış öngörülüyor. İhracatta ise en önemli pazar olan AB ülkelerindeki otomotiv pazarlarında da satış hacminin azalacağı tahmin ediliyor.
Bundan dolayı ihraç edilen ürün miktarının yüzde 9 azalması ve 1.2 milyon adet seviyesinde olması bekleniyor. İç pazar ve ihracattaki bu öngörüler ile üretimin yüzde 10 azalarak, 1.4 milyon adet seviyesine gerilemesi bekleniyor.
Sektörün ihracatının 11 milyar dolarını tedarik sanayi karşıladı
Pazarda her ne kadar daralma eğilimi olsa da 2018 yılında otomotiv endüstrisi cumhuriyet tarihinin ihracat rekorunu yenileyerek, üst üste 13’üncü kez ihracat lideri olarak yılı tamamladı.
2018 yılında binek otomobiller dışındaki ana mal gruplarında çift haneli ihracat artışı yaşanırken, binek otomobiller ihracatı da yüzde 5 artış ile 12.4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Diğer ana ihracat kalemlerinde tedarik endüstrisi ihracatı 11 milyar dolara yaklaşırken, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracat 5.3 milyar dolar, otobüs-minibüs-midibüs ihracatı 1.8 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Türkiye’de otomotiv sektörünün yıllardır ihracat şampiyonu olduğunu belirten sektör temsilcileri, Türkiye otomotiv sektörünün bel kemiği olan tedarik sanayinin de bu başarıya büyük katkı sağladığını dile getiriyor. 2018’de gerçekleştirilen 32.2 milyar dolarlık sektör ihracatının, 11 milyar dolarlık kısmının tedarik sanayi tarafından karşılandığı kaydediliyor. Bu başarıyı bu yıl da sürdürmek ve daha da ileriye götürmek isteyen sektör temsilcileri, Türkiye otomotiv tedarik sanayinin geldiği noktayla bir otomobilin yüzde 80’ini üretebilecek durumda olduğu görüşünde birleşiyor.
AB’ye ihracat 2018 yılında yüzde 12 arttı
Ülkeler açısından değerlendirildiğinde Türkiye’nin otomotiv ihracatında başlıca pazarı, ihracat payı yıldan yıla yüzde 75 ila yüzde 80 aralığında değişen AB ülkeleri oldu. 2018 yılında AB ülkelerinin otomotiv ihracatındaki payı 24.6 milyar dolarlık ihracat rakamı ile yüzde 78 oldu. Afrika ülkeleri yüzde 5, Ortadoğu ülkeleri ve Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi yüzde 4.5 ile otomotiv ihracatında önemli pay alan diğer pazarlar oldu.
2018 yılında AB pazarındaki büyümenin düşük oranlarda da olsa devam etmesi otomotiv ihracatına olumlu yansıdı. 2018 yılında AB’ye yönelik ihracat yüzde 12 arttı.
Türkiye’nin bu alanda en büyük iki pazarı olan Almanya ve İtalya’ya ihracat sırasıyla yüzde 9 ve yüzde 4 artarken, önemli pazarlarından Fransa’ya yüzde 11, Belçika’ya yüzde 18, Slovenya’ya yüzde 28, Polonya’ya yüzde 21, Hollanda’ya yüzde 19, Romanya’ya yüzde 28 ihracat artışı yaşandı. 2018 yılında önemli alternatif pazarları arasında yer alan Fas’a yüzde 28, Rusya Federasyonu’na yüzde 38, Mısır’a yüzde 73, Cezayir’e yüzde 105, Meksika’ya yüzde 53 ihracat artışı yaşandı.
Otomotiv endüstrisi olarak 2019 yılı için temel hedef 2018 yılında ulaşılan ihracat rakamının üzerinde bir ihracata imza atıyor. AB pazarında durgunluk gözleniyor ve 2019 yılının AB pazarı için 2018 yılı ile benzer seyretmesi bekleniyor. Brexit süreci ve küresel ticaret savaşları önümüzde risk faktörü olarak duruyor. Bu yılın özellikle ilk yarısında parite kaynaklı ihracat kaybının, otomotiv ihracatını olumsuz etkileyeceğini öngörülüyor. İran’a yönelik ambargoların ABD tarafından yeniden devreye alınması bu ülkeye yönelik ihracatı olumsuz etkiliyor. Buna rağmen otomotiv endüstrisi için 2019 yılı ihracat hedefi 32 milyar dolar olarak belirlendi.
Bu yılın ilk dört ayında ihracat azaldı
Sektörün bu yılın ilk dört ayında otomotiv ihracatı yüzde 7 geriledi ve 10.4 milyar dolar olarak gerçekleşti. İlk dört ayda euro/dolar paritesinin geçen yıla göre düşük seyretmesinden dolayı oluşan ihracat kaybı yaklaşık 700 milyon dolar oldu. Yılın ilk yarısının bu şeklide devam etmesi, yılın ikinci yarısından itibaren paritenin geçen yıl ile dengelenmesi bekleniyor.
Bu yılın üçte birini geride bırakırken özellikle binek otomobiller ihracatındaki yüzde 14 düşüş dikkat çekiyor. Bu dönemde otobüs-minibüs-midibüs ihracatı ise yüzde 18 artış gösterdi. AB binek otomobiller pazarı ocak-mart döneminde yüzde 3.3 daraldı. AB pazarındaki daralma da binek otomobiller ihracata olumsuz yansıyor. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen 32 milyar dolarlık yıl sonu hedefe ulaşma yönündeki çalışmaların devam ettiği dile getiriliyor.