Türkiye-ABD ilişkilerinde devam eden gerilim TL cinsi varlıklarda baskı yaratmaya devam ederken, dolar/TL 5.40'ın üzerindeki tarihi zirveden geri çekilse de piyasada oynaklık sürüyor.
ABD ile yaşanan 'Rahip Brunson' gerilimi sonrası tırmanışa geçen dolar/TL'de son olarak önceki gün 5.42 ile zirve görüldü. Dün güç içerisinde 5.20 seviyesine inen kur daha sonra 5.35 seviyesine kadar yükseldi. Kur kapanışa doğru 5.18 seviyesine gevşedi.
Piyasada gözler TCMB ve hükümet tarafına çevrilirken; bankacılar, kalıcı bir iyileşme için ABD ile ilişkilerin ne şekilde ilerleyeceğinin netleşmesinin gerektiğini belirtiyor.
Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Washington yönetimi ile Türkiye'de tutuklu bulunan ABD'li rahip Andrew Brunson konusunda yaşanan krizle ilgili görüşmelerde bulunmak üzere ABD'ye Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal'ın başkanlık edeceği bir heyetin gideceğini duyururken, heyetin ilk toplantısının bugün yapılacağı duyuruldu.
AHL Forex notunda ABD ile Türkiye arasındaki gerilimin ne şekil alacağının izlendiği belirtilerek, "Bu belirsizlik ve beklentiler eşliğinde kurda bugün 5.21-5.18 destekleri üzerinde kalındıkça yukarı yönlü istek devam edebilir. Bu durumda 5.28 ilk direnç olacakken aşılması durumunda 5.3350 ve 5.3650 sonraki dirençler olarak takip edilecek. ABD'den gelebilecek olumlu bir haberde kurun 5.18 altında 5.10'a doğru geri çekilmesi mümkün olabilir" denildi.
Önceki gün basında yer alan haberlerde iki ülke arasındaki görüşmelerde bazı konularda ön mutabakat sağlandığı ve bir Türk heyetinin görüşmelerde bulunmak üzere ABD'ye gideceği belirtilmişti. Bu haber önceki gün 5.4250 ile tarihi zirveyi test eden dolar/TL'de geri çekilmeye neden olsa da dün kurda dalgalanma devam etti.
İran hamlesi TL'deki baskıyı artırıyor
Öte yandan dün itibarıyla ABD'nin İran'a yönelik yaptırımları tekrar devreye girerken, Trump İran ile iş yapanların ABD ile iş yapamayacaklarını belirtti.
Bankacılar bu açıklamanın İran ile ticari bağları olan Türkiye'yi de etkileyecek olmasının TL'deki baskıyı artırdığını belirtiyor.
Yüksek enflasyon, cari açık, şirketlerin artan döviz borcu, hükümetin harcama odaklı politika yürütecek olması ve TCMB'nin para politikasına yönelik soru işaretleri gibi makro ekonomik; bunun yanı sıra ABD ile ilişkiler kaynaklı siyasi risklerin baskısıyla TL'nin gördüğü tarihi zirve itibariyle yılbaşından bu yana dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 30'a ulaştı. Bu süreçte TL benzer gelişmekte olan ülke para birimlerinden de negatif ayrıştı.
Bir bankacı, "Bu kısırdöngüden çıkmamız için ilk şart ABD ile ilişkilerin toparlanması. Bunun ardından sürdürülebilir ve makul bir ekonomi politikası gerekir, buna hem maliye hem de para politikası destek vermeli. Böylece enflasyon gerilerken, cari açık da daralır. Kuşkusuz bunun bedeli büyümeden feragat olacak, ama şu anki ortamdan çıkmak için bunlar artık şart" dedi.
Dün saat 17.52'de 5.18 seviyesinde olan dolar/TL bu sabah saat 09.57de 5.2529, euro/TL ise 6.1039 seviyesinde bulunuyor.
Gösterge 10 yıllık tahvilin bileşik faizi de dün yüzde 20.09'a kadar yükselerek tarihi zirveyi gördükten sonra spot kapanışta ortalama yüzde 19.88, valörde son işlemde yüzde 19.48 seviyesindeydi. İki yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi ise spot kapanışta ortalama yüzde 22.17, valörde yüzde 22.76'ya kadar yükseldikten sonra son işlemde yüzde 22.64 seviyesindeydi.
Faiz artışı beklentileri
Kurda gelinen seviyelerin ardından piyasada faiz artırım beklentileri de dile getirilmeye başlandı. Capital Economics gelişmekte olan piyasalar baş ekonomisti William Jackson, dünkü raporunda, "Önümüzdeki aylarda haftalık repo faizinde 200 baz puanlık artış bekliyoruz. Ancak görünüşe göre bu birkaç gün içinde de gündeme gelebilir" demişti.
Öte yandan dün yayımlanan bir haberde piyasa koşullarının TCMB'nin enflasyon raporundaki ana senaryodan uzaklaşarak ek sıkılaştırma ve "sıkı para politikası" yerine "daha sıkı para politikasının daha uzun süre uygulandığı" ihtimalleri de içeren risklerin gerçekleştiği bir senaryoya doğru ilerlediği belirtildi.
Enflasyon raporunun riskler bölümünde TCMB'nin politika tepkisi verebileceği risk senaryoları arasında fiyatlama davranışı ve beklenti oluşumunda bozulma, gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının zayıflaması, finansal piyasalarda yurt içi kaynaklı oynaklıkların sürmesi de yer alıyor. Piyasalarda yaşananlar bu risklerin gerçekleşmeye başladığı şeklinde yorumlanıyor.