Kesintisiz 25 çeyrektir büyüyen Türkiye ekonomisi, 2015'in 4. çeyreğindeki yüzde 5,7'lik Gayrisafi Yurt içi Hasıla (GSYH) artışı ile 17 çeyreğin en yüksek performansını sergiledi.
Küresel piyasalarda çalkantıların yaşandığı, jeopolitik risklerin arttığı ve yurt içinde iki genel seçimin gerçekleştiği 2015 yılında Türkiye ekonomisi piyasa beklentilerinin üzerinde yüzde 4 büyüdü.
Geçen yılın son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 5,7 büyüyen Türkiye ekonomisi, böylece hem 17 çeyreğin en yüksek GSYH artışını hem de 25 çeyrektir aralıksız büyümesini gösterdi.
Piyasada 2015 başında büyümenin yüzde 3'ün altında gerçekleşeceği beklenirken, çeyrek bazlı büyümeler açıklandıkça bu beklentiler yüzde 4 ve üzeri seviyeye çıktı. Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 3,4, ikinci çeyrekte yüzde 3,7 ve üçüncü çeyrekte yüzde 3,9 büyüyen Türkiye ekonomisi, son çeyrekte GSYH artışını piyasa beklentisinin çok üzerinde olan yüzde 5,7'ye taşıdı.
2015 yılı büyüme verilerini ve 2016 beklentilerini paylaşan analistler, Türkiye ekonomisinin güçlü büyümesinde kamu harcamaları ve yatırımlarının yanı sıra yurt içi talebin etkili olduğunu, 2016 yılında da bunların devam edebileceğini öngörüyor.
Avrupa ekonomilerinin toparlanmasıyla dış ticaretin büyümeye katkısının artabileceğine işaret eden analistler, turizm başta olmak üzere jeopolitik gelişmelerin ise büyümeyi baskılayabileceğini kaydediyor.
"2016 yılı büyüme tahminimiz yüzde 3,2"
Bürümcekçi Araştırma ve Danışmanlık Kurucusu ve AA Finans Analisti Haluk Bürümcekçi, büyüme trendinin gücüne ilişkin göstergenin pozitif bölgede kaldığını, önceki çeyreğe göre hafif yavaşlamaya işaret ettiğini ifade etti.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış çeyrekten çeyreğe büyümenin yüzde 0,7 düzeyinde gerçekleştiğini ve ulaşılan noktanın yeni tarihi en yüksek seviyeye olduğuna dikkati çeken Bürümcekçi, üretim yöntemiyle hesaplanan GSYH verilerinin son çeyrekte lokomotif sektörler olarak sanayi ve hizmetleri öne çıkardığını söyledi.
Bürümcekçi, harcamalar yöntemiyle hesaplanan GSYH verilerinin ise yurt içi tüketimin hız kesmeden devam ettiğini, özel yatırımların ise zayıf kaldığını yansıttığını belirtti.
Dış talebin dört çeyrek aradan sonra büyümeye katkı yaptığını aktaran Bürümcekçi, şöyle devam etti:
"2016 yılı büyüme tahminimizi yüzde 3,2 olarak korumaktayız. Bu yılki büyüme için, yukarı yönlü risk faktörleri olarak; asgari ücrette yapılan yüksek artışın iç talep üzerindeki olumlu etkisi, petrol fiyatlarındaki gerilemenin pompa fiyatlarına yansıtılabilmesi durumunda hane halkı harcamalarında getirebileceği rahatlama ve geçen yıl daralan AB’ye ihracatın en azından baz etkisi nedeniyle toparlanacak olması sayılabilir.
Buna karşılık aşağı yönlü risk faktörleri arasında da; Türkiye-Rusya gerginliğinin karşılıklı ticari yaptırım uygulama aşamasına geçmesi, küresel piyasalarda özellikle Çin ve emtia kaynaklı dalgalanmanın daha düşük büyüme eğilimi getirmesi, artan terör riskinin reel kesim ve tüketici güvenini olumsuz etkilemesi ve tarım sektörünün 2015’deki güçlü büyümenin yaratacağı baz etkisi nedeniyle sınırlı katkıda bulunacak olması sayılabilir. Ayrıca, para politikasında olası gevşemeye halen zayıf seyreden kredi büyümesinin göstereceği tepki de belirleyici olacaktır."
"İç talebin büyümedeki ağırlıklı rolü sürecek"
Halk Yatırım Başekonomisti Banu Kıvcı Tokalı ise sanayi üretiminden alınan olumlu sinyallerin büyüme verilerine yansıdığını belirterek, "Geçen yılın son çeyreği, sanayinin tekrar ekonomik aktivitede ön plana çıktığı bir dönem oldu. Hizmetler sektörü de arkasından geliyor." dedi.
Harcamalar tarafında, özel sektörün tüketim harcamaları ve kamunun hem tüketim hem de yatırım harcamaları temel bileşenler olarak çıktığını, özel sektörün yatırım harcamalarının sınırlı kalmaya devam ettiğini dile getiren Tokalı, mevsim ve takvim etkilerinden arındırıldığında, GSYH'nın aralıksız 6 çeyrektir büyüdüğünü söyledi.
Tokalı, 2012 yılının ikinci çeyreğindeki küçük düşüş göz ardı edildiğinde, 2012 yılının ikinci çeyreğinden itibaren çeyreklik bazda aralıksız büyümenin söz konusu olduğuna dikkati çekti.
Bu yıl görünümünde de iç talebin büyümede ağırlıklı rolünü devam ettirmesini beklediklerini ifade eden Tokalı, küresel zayıflıklar nedeniyle dış talebin katkısıyla ilgili endişelerini koruduklarını sözlerine ekledi.
"Avrupa'daki toparlanma büyümeyi destekleyecek"
İş Yatırım ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, geçen yıl özel tüketimin ve kamu harcamalarının desteği ile yüzde 4’lük büyüme yakalandığını ifade ederek, "Her ne kadar büyüme bileşenleri yurt içi talep kaynaklı ve yatırımsız bir büyümeye işaret etse de bu rakamın politik belirsizliklerin, jeopolitik risklerin ve seçimlerin olduğu bir yılda başarılı olduğunu kabul etmek gerek" dedi.
2016 yılında da asgari ücret artışı ve seçim vaatlerinin etkisiyle özel tüketim kaynaklı büyümenin devam etmesini beklediklerini kaydeden Kömürcüoğlu, ancak daha önceki 4 yılda olduğu gibi yatırımların yapısal reform yol haritasında yol alınmadığı sürece büyümeye katkısının zayıf kalacağını söyledi.
Kömürcüoğlu, ayrıca Avrupa’da toparlanmanın son çeyrekte görüldüğü gibi ihracat kanalından büyümeyi destekleyebileceğini ancak süregelen jeopolitik gerilimler ve diğer ihracat pazarlarıyla yaşanan sıkıntıların net ihracatın katkısında büyük bir artışı sınırlayacağına dikkati çekti.
Son olarak artan terör eylemleri ve Rusya yaptırımları nedeniyle 2016 yılında turizm gelirlerindeki kayda değer düşüş ihtimalinin bu yıl büyüme üzerinde 0,6 puana yakın aşağı yönlü risk oluşturduğunu öngören Kömürcüoğlu, "Tüm bu gelişmeler ışığında 2016 yılında iç tüketimin desteği ile yüzde 3,5'lik bir büyümenin yakalanacağını hesaplıyoruz." diye konuştu.
"Büyümede 2016 yılı daha pozitif olabilir"
Ziraat Yatırım ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, geçen yıl Türkiye ekonomisinin resmi hedeflerle uyumlu şekilde yüzde 4 büyüdüğünü belirterek, jeopolitik risklerin arttığı, iç siyasette iki genel seçim gerçekleştirilen bir yılda iç tüketimin büyümeyi sırtladığını vurguladı.
Geçen yıl Türkiye’de bir milyona yakın araç satışının yapıldığını anımsatan Yılmaz, "İç talep Türkiye’de üretimi destekledi ve istihdamın artması sağlandı. Genç nüfus, Türkiye’de iç talebi canlı tutmayı sürdüreceğe benziyor." dedi.
Yılmaz, tarım hasadının iyi geçmesi ve hizmet sektörünün geliştiği Türkiye’de turizmin de 2015 yılında büyümeye olumlu katkı sağladığını dile getirdi.
Avrupa’da süren ekonomik toparlanma ve Avrupa Merkez Bankasının uygulamaya aldığı tedbirlerin Türkiye sanayisi ve ihracatı için pozitif gelişmeler olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "2016 yılında Avrupa kaynaklı dış talebin daha fazla destek vermesi ve yatırımların iyileşen küresel finansal koşullarla birlikte hızlanması ile yine yüzde 4 büyüme trendi ile uyumlu, hatta belki daha pozitif bir yıl geçirebileceğimizi düşünüyoruz." değerlendirmesini yaptı.
"Yatırımlarda toparlanma eğilimi olumlu"
Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı, 2015'in 4. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre özel tüketim talebinin çok güçlü seyrin ardından yavaşlama eğiliminde olduğunu söyledi.
Buna karşılık, son çeyrekte özel makine teçhizat yatırımlarında bir toparlanma gördüklerini ifade eden Kanlı, uzunca bir sürenin ardından dördüncü çeyrekte kamu tüketim harcamalarında bir düşüş görürken, bunu kamunun yatırım harcamalarının güçlü artışının telafi ettiğini belirtti.
Kanlı, şunları kaydetti:
"2015 yılını yüzde 4 büyüme ile kapattık ve bu oldukça iyi bir büyüme oranı. Yatırımlarda toparlanma eğilimi gözlenmiş olması da olumlu bir diğer gelişme. Ancak, unutmayalım ki, bu güçlü büyümede iki tane önemli unsur vardı. İlki, tarımın 2014 kuraklığının etkilerini telafi etmesi ve büyümeye 0,7 puan gibi çok yüksek oranda katkıda bulunması. Bu etki 2016 yılında olmayacak. Bir diğer etki ise petrol fiyatlarının yaklaşık 100 dolarlardan ortalamada 50 dolara inmiş olmasıydı.
Bu yıl enerji fiyatlarındaki düşüş kaynaklı büyüme olsa da miktarı 2015'e göre çok daha düşük olacak. Bu unsurların yokluğuna ve ihracat, bavul ticareti ve turizm gelirlerimizdeki düşüşü de eklersek, 2016 yılında büyümenin daha düşük seviyelerde kalacağını düşünüyorum. 2016 yılı için yüzde 3,5'lik bir büyüme olacağını tahmin ediyorum."