Borsa İstanbul'da (BIST) işlem gören hisse senetlerinin önceki yıl kapanışına göre performansları değerlendirildiğinde büyük çoğunluğun getirisinin BIST 100 endeksinin altında kalması, borsa yatırımında hisse seçiminin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı.
BIST 100 endeksi yıl başından bu yana yüzde 41 yükselirken, işlem gören 415 hisse senedinin 249'u, bir başka deyişle işlem gören hisselerin yüzde 60'ı yatırımcısına bu getiriyi sağlayamadı. Endeks altında getiri sağlayan 249 hisse senedinden 58 adedinin yatırımcısına zarar ettirmesi ise özellikle bu hisselere yatırım yapan yatırımcıların "borsa rekor üzerine rekor kırıyor" haberlerini sadece seyretmelerine neden oldu.
Yatırımcısına BIST 100 endeksi kadar, ya da daha fazla kazandıran hisse senedi sayısı ise 166'da kaldı. Hisse senetlerinin önceki yıl kapanışına göre performansları, yüzde 437 getiri ile yüzde 63 zarar arasında değişti.
Analistler, borsa yatırımının birinci kuralının "doğru hisse seçimi" olduğu üzerinde birleşirken, buradaki "doğru" kelimesinin yatırım tercihi ve portföy çeşitliliğine göre farklılık göstermesi dikkati çekiyor. "Doğru hisse" konusunda belirli bir formülün, somut bir tanımın olmaması borsa yatırımını karmaşık hale getiren en önemli etkenlerden biri olarak öne çıkıyor.
Şirketlerin halka açılması ve hisselerinin borsada işlem görmesi hakkındaki görüşleri açısından genel hatlarıyla "liberal" ve "korumacı" olarak tanımlanabilecek şekilde ikiye ayrılan uzmanlar, işlem gören hisseler arasında yapılacak yatırım tercihi konusunda ise oldukça geniş bir yelpazede, farklı görüşlere sahip olabiliyor.
2008 halka arz seferberliğinden ders alındı
Hangi şirketlerin borsada işlem göreceği konusunda, özellikle finansal okur yazarlığın az olduğu Türkiye'de ağır basan görüşün daha çok korumacı tarafta olduğu görülüyor. Buna göre; belli bir büyüklüğün altında, risk unsuru yüksek, henüz gücünü ispatlamamış şirketlerin halka açılmaması yaygın bir şekilde savunuluyor. Uzmanlar arasında özellikle 2008 sonrası daha kısık sesle savunulan liberal görüş ise, her şirketin doğru ve tam bilgilendirme şartı ile halka açılabileceği, değerlendirme ve kararın yatırımcıya bırakılması gerektiği yönünde.
İkinci görüş, 2008 yılındaki "halka arz seferberliği" sırası ve sonrasında, bir çok şirket hissesinin adeta manipülasyon alanı haline dönüşmesi ve yatırımcılara büyük zararlar ettirmesi nedeniyle önemli ölçüde örselendi.
Bu gelişmelerle gerek Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) gerekse Borsa İstanbul AŞ yönetimi, yatırımcılar için daha korumacı bir tavır takınarak, şirket büyüklüğü, barındırdığı riskler gibi unsurları gözeterek pazarları çeşitlendirirken, halka açılacak şirketlerde sağlanması gereken kriterler anlamında da önemli düzenlemeler yaptı.
Halen BIST'te işlem gören 415 hisse senedi bulunurken, bu şirketlerin 249 adedinin ödenmiş sermayesi 100 milyon TL'nin, 237 adedinin de halka açıklık oranı yüzde 35'in altında bulunuyor.
Türkiye'de kısa vadede çok yüksek getiri peşinde koşan küçük yatırımcıların daha çok derinliği az, fiyatları hızlı hareket eden hisse senetlerini tercih ettikleri biliniyor. Analistler, yatırımcıların bu tür hisse senetlerinde dönemsel olarak kısa vadede getiriler elde edebilse de genel olarak orta ve uzun vadede kaybetmeye mahkum olduklarının altını çiziyor.
Yanlış hissede kalan, ralli manşetlerini izlemekle yetiniyor
Küçük yatırımcıların, borsanın rekorlar kırdığı, neredeyse tüm alternatif yatırım araçları arasında en yüksek getiriyi sağladığı dönemde dahi şikayetlerinin artarak devam etmesi, borsaya küsmesi ve gerek reel, gerek nominal olarak tasarruflarının erimesinin tamamen hisse senedi seçiminde yapılan yanlışlardan kaynaklandığı ifade ediliyor.
Analistler, borsa yatırımında uzun vadeli düşünülmesi ve doğru hisse seçimi için mutlaka profesyonellerden yardım alınması gerektiğine dikkati çekerken, bu işin uzmanlarının, yatırımcının profili ve risk algısına göre en doğru seçimi yapması konusunda yardımcı olduklarını ifade ediyor. Doğru hisse seçiminin öncelikle yatırımcının portföy büyüklüğü, risk algısı, yatırım vadesi gibi bir çok değişkene bağlı olduğunu ifade eden analistler, ardından hisse seçimi için sektörel ve şirket bazlı temel analizlerin devreye girdiğini söylüyor.
Borsa yatırımında hedefin, büyüme ve karlılık beklentisi yüksek şirket hisseleri ile fiyat artışından faydalanmak ve/veya temettü verimi yüksek hisseleri ile uzun vadede hem nakit akışı hem tasarruf büyümesi sağlamak olması gerektiğini belirten analistler, bunun da ancak kurumsal yönetim ilkelerine bağlı, halka açık şirket kültürüne sahip, yatırımcı dostu ve basiretli tüccar zihniyetindeki şirketlerin hisseleri ile sağlanabileceğini kaydetti.
Analistler, bu hedeflerle yola çıkan yatırımcının, tasarruflarını yönlendireceği hisse senedini seçmek için ya çok geniş kapsamlı veri seti ile detaylı bir çalışma yapması, ya da bunu yapabilen profesyonellerden destek alması gerektiğini söyledi.
Bir şirketin büyüme ve karlılık gelişiminin sadece finansal tablolardan tahmin edilemeyeceğini ifade eden analistler, öncelikle şirketin faaliyet gösterdiği sektörün uluslararası ve yurt içindeki gelişiminin izlenmesi gerektiğini kaydetti. Analistler, sektör değerlendirmesinin ardından sektörde yer alan şirketlerin, ar-ge yatırımı, nakit ve borç yönetimi ile sektördeki yeri anlamında değerlendirilerek hisse seçimine karar verilmesi gerektiğini vurguladı.
Borsada işlem gören hisse senetlerinin 166 adedinin yılbaşından bu yana endeksin üzerinde getiri sağladığına dikkati çeken analistler, bu hisseleri zamanında bulup çıkarmak ve yatırım vadesini uzun tutmanın, bu getiriden faydalanmanın ilk adımı olduğunu vurguladı.