Bankacılık sektörünün geçen yıl özkaynak karlılığı yüzde 14.7 oldu. Sektör bu özkaynak kârlılığını ise 359 milyar TL’lik sermaye ile yarattı. Sektör, yaklaşık 360 milyar TL’lik öz kaynağını mevduatta değerlendirmiş ve ‘milyarder’ değil ‘milyoner’ faizi almış olsaydı daha fazla getiri sahibi olacaktı. Mevduatta milyoner faizi yüzde 15’ler seviyesinde bulunurken bankaların küçük yatırımcıyı cezbetmek için ağırlıklı olarak e-şubelerinden verdiği hoş geldin faizi de yüzde 14.25’lerde seyrediyor.
Bankacılık sektöründe ‘kâr’ konuşulmaya başlandığında iş nominal rakam üzerinden yürüyor. 50 milyar TL'ye dayanan sektör karı göz dolduruyor. Fakat rakamlara bankaların yatırdığı sermayenin getirisi olarak bakıldığında ise durum farklı. Sektör özkaynak kârlılığında geçen yıl Hazine bonosu getirisini aştı ama mevduat faizi getirisine yenildi. Aslında sektörün özkaynak kârlılığının son 5 yıllık gelişimine bakıldığında öz kaynak oranı yüzde 14.74 ile 2012 yılı seviyelerini ancak yakalayabildi. 2015’te yüzde 10.64’e kadar düşen özkaynak kârlılığı oranı o dönemde küçük tasarruf sahibine verilen 3 aylık mevduat faizi oranı olan yüzde 11’in de altındaydı.
2017 yılında Türk bankacılık sektörünün öz kaynakları geçen sene yüzde 20 artarak 359 milyar TL ya da başka bir ifadeyle 95 milyar dolara kadar çıktı. Sektörün öz kaynak büyümesini destekleyen en önemli faktör kârların büyük bölümünün bilanço içinde tutularak özkaynaklara ilave edilmesi oldu.
Özkaynaklardaki artışın 30.7 milyar TL’si (yüzde 52’si) geçmiş yıl karlarından; 11.6 milyar TL’sı (yüzde 20’si) ise cari yıl kârından geldi. Böylece toplam özkaynak artışının yüzde 72’si, özkaynaklara ilave edilen kârlardan gelmiş oldu.
Kâr düşer, kârlılık yatay seyreder
TEB Yatırım bankacılık analisti Övünç Gürsoy, 2018 yılında bankacılık sektöründe geçmiş yıla benzer bir kârlılık performansı öngörmediğini belirterek “2018’de kredi artış hızındaki yavaşlama ile sektörde kar büyümesinin yüzde 29’dan yüzde 7 seviyesine geri çekilmesini bekliyorum. Sermaye getirilerinde yüzde 15-16 seviyelerini makul olarak değerlendiriyorum. Aktif kalitesinde kayda değer bir bozulma beklemiyorum. Özellikle, KGF kredilerinde yeniden yapılandırmaya olanak sağlanması oluşacak riskleri 2018 sonrasına öteleyebilir" dedi.