Uluslararası bağımsız denetim ve danışmanlık şirketlerinden PwC ve EY'nin Türkiye başkanları, son zamanlarda yaşanan olayların Türkiye ekonomisinin potansiyelini etkileyemeyeceğini ve özel sektörün yatırımlarına devam edeceğini belirtti.
EY Türkiye Başkanı Mustafa Çamlıca ve PwC Türkiye Başkanı Haluk Yalçın, 15 Temmuz'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından Türkiye ekonomisi hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. İlgili tüm kurumların birlikte hareket ederek üretime her zamankinden fazla önem vermesi gereken bir dönemden geçildiğini ifaden eden Çamlıca, büyüme potansiyeliyle yatırımcı güveninin korunmasında iş dünyasına büyük bir rol düştüğünü söyledi.
Çamlıca, “Finansal performansta oluşabilecek bozulmalara karşı en iyi çözüm daha verimli çalışmaktan geçiyor. Özel sektörün Türkiye ekonomisine güveni tamdır. Yatırım planlamalarında değişiklik yapmamak için sonuna kadar mücadele eden özel sektör, maliyetleri artıcı bir etki oluşmaması ve ayrıca hükümetin ekonomi politikalarında bir değişikliğe gitmeme taahhüdü vermesi ile projelerini olağan seyrinde sürdürecektir.” dedi.
Türkiye ekonomisinin 2016’nın ilk yarısında tüm sektörler genelinde yukarı yönlü trend izleyerek iç piyasaya duyulan güvenin tam olduğunu gösterdiğini belirten Çamlıca, “Özellikle otomotiv sektörü ilk yarıda başarılı bir sınav vermiştir. 2015’i üretim, ihracat ve iç pazar satışlarında rekorla tamamlayan Türk otomotiv sanayinin ilk altı ayda ihracatı yüzde 14 artmıştır.” diye konuştu.
Türkiye’nin dinamik ve adaptasyon kabiliyeti yüksek şirketleri sayesinde, belirsizliğin yüksek olduğu zamanlarda dahi büyümenin ve ekonomik aktivitenin devam ettiğini dile getiren Çamlıca, birleşme ve satın alma faaliyetlerini de değerlendirerek, “Yılın ilk yarısında Türk yatırımcılar 60, yabancı yatırımcılar ise 25 işlem gerçekleştirmiştir. Bu dönemdeki işlemlerin 553 milyon dolarlık kısmı Türk yatırımcılar, 985,6 milyon dolarlık kısmı ise yabancı yatırımcılar tarafından gerçekleştirilmiştir.” ifadesini kullandı.
EY Türkiye Başkanı Çamlıca, ekonomi yönetiminin, yabancı yatırımcılarda tedirginlik oluşmaması için olağanüstü bir çaba sarf ettiğini söyleyerek, OHAL kararının ekonomiyle alakalı olmayan sorunların giderilmesi için alındığına dair net mesajlar verildiğinin altını çizdi.
Çamlıca, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hem piyasa ekonomisinin olağan işleyişini sürdürmesi hem de ekonomik reformların ivmelendirileceğine ilişkin hükümet tarafından güvence verilmiş olması, yabancı yatırım çekme bakımından Türkiye’nin önünü açıyor. Küresel finansal krizden güçlenerek çıkan Türkiye’ye yönelik yabancı sermaye girişlerinin önümüzdeki dönemde, faizlerin küresel olarak düşük seyri sürdürmesinin de etkisiyle devam edeceği kanaatindeyim.”
"S&P'nin kararının pratikte ciddi etkisi yok"
Uluslararası kredi derecelendirme şirketlerinin ülkelerin kredi notunu belirli teknik gözlem ve araştırmaları tamamlamak koşuluyla değerlendirmeye alabileceğini ve Standard & Poor’s (S&P) ile Türkiye arasında bir sözleşme bulunmadığını hatırlatan Mustafa Çamlıca, “S&P, ülkemizin notlarını halka açık bilgiler üzerinden Hazine Müsteşarlığı yetkilileriyle görüşme yapmadan hazırlıyor. Yakın geçmişte Türkiye’nin notları konusunda fazlasıyla ihtiyatlı kararlar veren S&P’nin bu kararı da pratikte çok ciddi etkisi bulunmayan bir hareket.” diye konuştu.
Çamlıca, kredi notunun indirilmesiyle ekonomik kriz ihtimali arasında doğrudan ilişki kurmanın zorlama bir varsayım olduğuna işaret etti. Ayrıca, Türkiye’nin hem iş dünyası olarak hem de küresel terörizm ile mücadele açısından Avrupa Birliği’nin (AB) en önemli müttefiklerinden biri olduğuna dikkati çeken Çamlıca, “Ülkemizde ekonomik kriz yaşanması halinde AB’nin en önemli ticaret ortaklarından biri zarar görmüş olacaktır. Dolayısıyla AB ekonomisi de bu durumda ciddi yara alır.” dedi.
“Türkiye ekonomisi kalkınmasına kaldığı yerden devam edecek”
PwC Türkiye Başkanı Yalçın da yaşanan sıkıntıların ve geçici problemlerin ekonomiye duyulan güveni sarsamayacağını, Türkiye’nin potansiyelinin gerçeğe dönüşmesine engel teşkil etmeyeceğini belirterek, “Türkiye gelişmekte olan ülkeler içerisinde potansiyeli çok yüksek bir ülke, gerek yerel gerekse yabancı yatırımcılar için çok cazip bir pazar. Önümüzdeki on yıllık süreci ülkemiz ve ekosistemimiz açısından çok önemli görüyoruz.” diye konuştu.
Son dönemde bile holdinglerin ve yabancı ortaklarının ekonomik faaliyetlerine ve yatırımlarına yönelik olumlu beklentilerini ifade ettiklerini hatırlatan Yalçın, “Ülkemize yapılan yatırımların sürmesi ve yeni yatırımların çekilmesi için ülkenin yatırım ortamı konusunda öngörülebilirliği arttırmak üzere tüm konularda özgüveni yüksek bir şeffaflık sergilenmelidir.” dedi.