Eşsiz doğal güzellikleri, biyolojik çeşitliliği ve çevresindeki tarihi kalıntılarıyla bilinen Bafa Gölü, uluslararası öneme sahip sulak alanlar arasında yer alıyor. Havzasında 261 kuş, 22 sürüngen ve 19 memeli türe de ev sahipliği yapan Bafa Gölü, nesli tehlike altında bulunan birçok kuş türüne üreme ve kışlama ortamı sağlıyor.
Muğla ve Aydın sınırları içinde yer alan, Ege bölgesinin en büyük doğal gölü olan Bafa Gölü'nde, bu yıl yaşanan kuraklık nedeniyle daha erken dönemde artış gösteren su yosunu ve kıyalarda görülen köpürme nedeniyle çevreye ağır bir koku yayıldı. Gölün belli kısımları da köpürme nedeniyle beyaz renge boyandı.
"Bölgede ciddi kuraklık tehlikesi var"
Ege Üniversitesinin yürüttüğü "Bafa Gölü'ndeki Ekolojik Yaklaşımlar" projesi bilimsel danışmanı Doç. Dr. Erol Kesici, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gölle ilgili 5 yıldır çalışma yürüttüklerini söyledi.
Bu yıl bölgede ciddi bir kuraklık tehlikesi bulunduğunu belirten Kesici, "Bafa Gölü'nde yaşanan olay bizim 5 yıl önce tespit ettiğimiz ve her yıl görülen bir kirlilik. Ancak bu yıl çok erken görüldü. Bu da gölün aşırı kirlendiğinin bir göstergesi. Daha önce ağustos, eylül aylarında görülüyordu. Suyun rengine bakıldığında kirliliğin daha da artacağını söyleyebiliriz. Bölgede ciddi bir kuraklık tehlikesi var." dedi.
"Bafa Gölü'nde fosfat kirlenmesi var"
Bafa Gölü'nde şu anda fosfat kirlenmesi yaşandığına dikkati çeken Kesici, şöyle konuştu:
"Gölde şu an fosfat kirlenmesi var. Hiperötrifikasyon diye tanımladığımız hücre hacmindeki artışların meydana geldiğini söyleyebiliriz. En çok tehlikeli olan yerler de Kapıkırı ve Gölyaka bölgeleri. Buralar aynı zamanda turizmin ve tarımın gözbebeği. Gölde şu an zehirli algler de söz konusu. Alg oranında geçen hafta yaptığımız incelemede bir artış gözlemiştik. Özellikle İkiz Adalar bölgesinde mavi-yeşil alg artışı var. Gölün dibi de kimyasal madde dolu. Artık hendek otlarını göremiyoruz. Bafa Gölü adeta 580 kilometre uzağındaki Dinar'dan başlayarak, Aydın, Söke ve Uşak'ın tarımsal ve fabrika atıkları nedeniyle çöp tenekesi gibi."
Kesici, balık üretim çiftliklerinde yapılan işlemlerin de göldeki tuzluluk oranını artırdığını iddia ederek taşkın zamanlarında göl kenarındaki tarımsal alanlarda kullanılan kimyasalların göle karıştığını ve kirliliği etkilediğini ifade etti.
"Yıllardır değişen bir şey yok"
Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü ise Bafa Gölü'nün çevresindeki tarihi kalıntıları ve doğal güzellikleriyle turizmin can damarı olduğunu aktardı.
Bu güzelliklerin ana merkezini oluşturan Bafa Gölü'nde sürekli kirlilik olaylarıyla karşı karşıya kaldıklarını anlatan Sürücü, şunları söyledi:
"Bafa'da yıllardır değişen bir şey yok. Göldeki kirlilik periyodik olarak devam ediyor. Sıcakların da etkisiyle bu yıl biraz daha erken görüldü. Burası, doğal güzelliği ve arkasındaki Latmos Dağlarıyla ekoturizmin en güzel yapılacağı bir alan. Tabiat parkı olması dolayısıyla da öncelik tanınması gerekiyor. Biz, Aydın Valiliği bünyesinde oluşturulan Sulak Alan Komisyonunca, Bafa Gölü'nün Ulusal Sulak Alan Komisyonu'nun görev alanına dahil edilmesi için Orman ve Su İşleri Bakanlığına teklifte bulunduk. Buradaki kirliliğin çözümü için ilgili kurumların bir araya gelerek çözüm önerileri üzerinde çalışması gerekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da Büyük Menderes nehri çevresindeki tesisleri denetleyerek mutlaka arıtma tesislerinin yapılmasını sağlamalı."
Kapıkırı Mahalle Muhtarı Necmettin Mekeci, Bafa Gölü'nde yaşanan kirliliğin önceki yıllarda ağustos aylarında ortaya çıktığına ancak bu yıl daha erken görüldüğüne işaret ederek "Göl, kokmaya başladığı zaman burada durmak çok zor oluyor. Gelen yerli ve yabancı misafirlerimiz de gölün kenarına inmek istemiyor." dedi.