İstanbul’da yaşanan son dolu felaketi, Türkiye’deki köklü bir tartışmayı yeniden başlattı: Sigortalanma oranları çok düşük. Çok kısa süreli dolu ve sel, başta otomobiller olmak üzere binlerce araca, evlerin çatı, cam ve dış cephelerine, iş yerlerine büyük zarar verdi. Özellikle otomobillerdeki hasarlar nedeniyle tamirhanelerde uzun kuyruklar oluşurken, oluşan bu hasarların nasıl ödeneceği telaşı da kasko sigortasını yeniden tartışmaya açtı. Hem kaskolu araç oranındaki düşüklük hem poliçelerin kapsamı ise tartışmanın temelini oluşturdu.
Ankara’da oran yüzde 17
Gerçekten de, Hazine Müsteşarlığı’nın kısa süre önce 2016 yılıyla ilgili yayımladığı sigorta sektörü raporu kasko sigortası açısından durumu bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. Özellikle iller bazında açıklanan veriler, kasko oranının hangi seviyelere kadar indiğini gösteriyor.
Rapora göre 2016 sonu itibariyle, Türkiye’de trafiğe kayıtlı araç sayısı yaklaşık 19 milyon 994 bin adet. Bu araçların ise 5 milyon 575 bini kasko sigortasına (yürürlükteki poliçe) sahip. Buna göre toplam araçların sadece 27,9’unda kasko sigortası var.
Bu oran 2015 yılında 27,3’tü. 2016 yılı kasko verilerine iller bazında bakıldığında en düşük kasko sigortası oranının yüzde 6,98 ile Kilis’te olduğu görülüyor. Bu ili yüzde 9,9 ile Şanlıurfa, yüzde 10,4 ile Hatay, yüzde 10,9 ile Karaman ve yüzde 11,5 ile ‘otomobilin başkenti’ Bursa izliyor. En yüksek kasko oranı ise yüzde 38,1 ile Antalya’da. Bu ili de yüzde 36,7 ile Artvin, yüzde 35,6 ile Kocaeli, yüzde 33,3 ile Trabzon ve yüzde 30,1 ile Çanakkale izliyor. Kasko oranı İstanbul’da yüzde 23,1, İzmir’de yüzde 28,1 ve Ankara’da yüzde 17,2 olarak gerçekleşti. İllere genel olarak bakınca, kasko oranı; 5 ilde yüzde 30-38, 35 ilde yüzde 20-29, 39 ilde yüzde 10-19 ve 2 ilde yüzde 10’un altında bulunuyor.
‘Çok sık kullanmıyorum’
Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB), geçen hafta açıklanan son raporu da bu durumu teyit ediyor. Oradaki veriye göre bugün her 3 kişiden ikisinin kasko sigortası yok.
Ancak özellikle geçen haftalarda İstanbul’da yaşanan sel ve dolu bu sigortanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Aynı rapora göre Türkiye’de bu tür sigortalar pahalı bir ürün de değil. Örneğin kasko sigortasında ortalama prim 1025 lirayken, son dolu nedeniyle ortaya çıkan ortalama kaporta hasarı 3 bin 500 liraya, yine aynı nedenle ortalama cam masrafı 1000 liraya ulaştı.
Sel, dolu gibi felaketlerde değerleri korumak adına sigortanın çok önemli olduğunu hatırlatan Sigortam.net Üst Yöneticisi (CEO) Tahsin Gürdoğan ise kaskolu araç oranlarındaki düşüklüğün nedenleriyle ilgili şu noktaya dikkat çekti: “Bugün 12 milyon civarındaki binek ve hafif ticari aracın yalnızca yüzde 35’inin kaskosu var. Kimi zaman araç sahipleri otomobillerini çok sık kullanmadıkları, yoğun trafik bulunan bölgelerde yaşamadıkları gibi gerekçelerle kasko yaptırma gereği görmüyor. Ya da daha uygun fiyatlı poliçeler için sel ve doğal afetler kapsamdan çıkarılabiliyor. Oysa bu tür doğal afetler insanı her yerde bulabiliyor.”
4 milyar liralık hasar ödendi
Kasko sigortasının önemini göstermek için bu branşın temel verilerine yakından bakmakta da fayda var. 2016 yılında kasko sigortası kapsamında üretilen toplam prim 2015 yılına göre yüzde 11,2 artarak 6,2 milyar liraya ulaştı.
Bu branşın hayat dışı sigorta pazarındaki toplam payı ise yüzde 17,4 oldu. Bu yılın ilk 6 ayında ise kasko sigortası kapsamında üretilen toplam prim geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,9 artarak 3,3 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Yine 2016 yılında kasko sigortası kapsamında ödenen tazminat (hasar) miktarı 3 milyar 977 milyon lira oldu.
Bu rakam 2015 yılında 3 milyar 618 milyon liraydı. Bu branşın geçen yıl elde ettiği teknik kâr ise 457 milyon lira oldu. Öte yandan bu branşta “hasar oranı” yüzde 70 düzeyinde dalgalanıyor. Bu oran son beş yılda; 2016’te yüzde 69,2, 2015’te yüzde 71,8, 2014’te yüzde 63,15, 2013’te yüzde 61,88 ve 2012’de yüzde 75,8 olarak gerçekleşti.
'Dar kapsamlı' çözüm olabilir
Müşteri alışkanlıklarına göre banka kredili veya yeni araçlarda, büyükşehirlerde kasko yaptırma oranının yüksek, taşrada ve eski araçlarda düşük olduğunu belirten Neova Sigorta Üst Yöneticisi (CEO) Özgür Koç, şu noktaları vurguladı:
“Bunun en önemli sebebi de araçların değeri düşmesine rağmen kaza riskinin aynı oranda düşmemesi sonucu, bu tür eski araçlara çıkan primlerin araç bedeline oranla yüksek çıkmasıdır. Ayrıca ciddi sayıdaki motosiklet ve traktörlerde hem kasko hem trafik sigortası yaptırılmıyor. Bu duruma çözüm olarak çarpma/ çarpışma teminatı hariç, yangın, hırsızlık ve doğal afetler dahil olan ‘dar kapsamlı kasko’ sigortaları çok uygun fiyatlarla yapılabiliyor.
Bu sigorta poliçesiyle kaza riski teminat altında olmasa da diğer tüm riskler (mesela dolu) teminat altında olacaktır. Ancak burada önemli husus, kaza riskinin teminata dahil olmadığını müşteriye en net biçimde bilgilendirme gerekliliğidir.
Kaynak: Serhat ALİGİL / DÜNYA