Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem, AP'nin Türkiye kararına ilişkin "Bu, ekonomik olarak da siyasi olarak da AB'yi daha fazla etkileyecektir" dedi.
Ertem, Halk Yatırım’ın düzenlediği Yatırım Konferansı’nda yaptığı konuşmada, başkanlık sisteminin gelecek yıl Türkiye’de tartışılacak en önemli gündem maddelerinden ve daha sağlıklı bir piyasa mekanizmasının işlemesi doğrultusunda atılacak tarihi adımlardan biri olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faiz konusundaki eleştirilerine değinen Ertem, "Cumhurbaşkanımız üretime dönük kapsayıcı bir büyümenin öne çıktığı bir ekonomi politikasından yana. Bunu her zaman vurguluyor. Türkiye her platformda, üretime daha fazla önem veren, yoksulluğu kapsayıcı büyüme ile aşağı çeken, adil bir gelir dağılımı sunan bir anlayışı gündeme getiriyor. Bu, basit olarak ‘yüksek faiz-düşük faiz’ tartışması değildir. Bu tartışmanın ‘Dünya 5’ten büyüktür’ formülasyonu gibi tarihsel ve güncel bir önemi vardır." şeklinde konuştu.
ABD ve Avrupa’da 2017 için bir belirsizlik olduğunu ifade eden Ertem, şöyle devam etti:
"Gelişmiş ülkelerde 2008’de başlayan kriz devam ediyor. Derin, kapsayıcı, giderek büyüyen ve zamana yayılan bir kriz bu. Dünya çok büyük değişimlere gebe. 2017 ve 2018’de gelişmiş ülkelerdeki krizin biraz daha derinleşeceğini görüyorum. Bu krizin gelişmekte olan ülkelere ihraç edilmemesi için bizim de sıkı durmamız gerekiyor. Üzerimize gelen tsunami karşısında bütün imkanlarımızı ve potansiyelimizi ortaya çıkarmalıyız."
'Müzakerelerin dondurulması Türkiye’yi etkilemeyecek'
Cemil Ertem, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye ile üyelik müzakerelerini geçici bir süre dondurmayı tavsiye eden tasarıyı kabul etmesine ilişkin de şu görüşleri dile getirdi:
“Bu Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye’ye yönelik haksız uygulamalarından biri. AB-Türkiye ilişkilerinin bozulmasında Türkiye’nin hiç payı yok. Türkiye 53 yıldır AB üyelik sürecini yürütüyor. AB, Türkiye’yi üye yapma değil, yapmama doğrultusunda hareket ediyor. Burada Türkiye’ye karşı yapılmış çok büyük bir oyalama durumu var. Yalnızca mülteci sorunu bile Türkiye-AB ilişkilerinin 53 yılının bir özetidir. Mülteci sorununda AB’nin Türkiye'yi nasıl oyaladığı, ne söz verildiği ve neler yapıldığı ortada. AB’nin çifte standartlı ve ikircikli tavrı son bulduğu zaman ilişkiler tabii ki düzelecektir. Müzakerelerin dondurulması Cumhurbaşkanımızın da birçok kere vurguladığı gibi esasında Türkiye’yi çok etkilemeyecektir. Bu ekonomik olarak da, siyasi olarak da AB’yi daha fazla etkileyecektir. Çünkü alınan karar AB’nin temel genişleme stratejisine aykırıdır. Ayrıca, AB’nin ekonomik olarak bu krizden çıkabilmesi için Türkiye’ye önemli ölçüde ihtiyacı var. Türkiye’nin AB’ye ihtiyacından daha fazla, AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var. Dolayısıyla bu karar hem yanlıştır hem de AB’nin ekonomik ve siyasi olarak krizini önemli ölçüde derinleştirecek bir karardır.”
'Kur artışı kriz demek değildir'
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ertem, iç talebe dayalı bir büyümenin Türkiye’ye yetmeyeceğini, ihracata ve dünya ile rekabete dayalı bir büyümenin öne çıkarılması gerektiğini vurguladı.
Ertem, döviz kurlarındaki hızlı yükseliş dolayısıyla gündeme gelen “kriz” söylemlerine ilişkin de reel sektör tarafında bir kriz olduğunu düşünmediğini söyledi.
Dolar karşısında sadece TL'nin değil, bütün ülke para birimlerinin değer kaybettiğine dikkati çeken Ertem, "Türkiye’de kur çıktığı zaman ‘Batıyor muyuz?’ diye soruluyor. Türkiye gibi ülkelerde kur artışı var diye kriz olacak diye bir şey yok. Çünkü biz dalgalı kur rejimi uyguluyoruz. Kur artışı kriz demek değildir. Ama tabii ki hükümetin ve teknokratların buradaki görevi volatiliteyi en düşük seviyeye indirmek, öngörülebilirliği sağlamaktır. Merkez Bankamız önlemleri alıyor." ifadelerini kullandı.