Petrol, doğalgaz ve yenilenebilir enerji potansiyeli yüksek olan Afrika, teknolojik yetersizlikler, altyapı eksiklikleri ve siyasi faktörler nedeniyle bu kaynaklardan istediği seviyede üretim yapamıyor.
Dünyadaki kanıtlanmış petrol rezervinin yüzde 7,6’sı Afrika'da bulunuyor. Geçen yıl dünya genelindeki petrol, doğalgaz keşiflerinin yüzde 40 da Afrika'da gerçekleştirildi. Afrika, yurt dışından gelecek yatırımlarla doğalgaz ve yenilenebilir enerji alanında da potansiyelini açığa çıkarmayı hedefliyor.
Afrika kıtasının, enerjinin yanı sıra diğer sektörlerde de sunduğu fırsatlar bakımından öneminin farkında olan Türkiye, 1998 yılında "Afrika’ya Açılım Eylem Planı"nı kabul etti, 2003'te de "Afrika ile Ekonomik ve Ticari İlişkileri Güçlendirme Stratejisi"ni geliştirdi.
Dışişleri Bakanlığı verilerine göre, Afrika kıtası ile Türkiye’nin ticaret hacmi geçen yıl 17,5 milyar doları aşarken, Türk firmalarının Afrika’ya yönelik yatırımları, 400 milyon doları buldu.
Türk şirketleri, Kuzey Afrika ülkelerinde özellikle tekstil, inşaat ve gıda sektörlerinde yoğun faaliyet gösterirken, Güney Afrika, Sudan, Etiyopya, Kenya, Tanzanya, Uganda ve Nijerya'da inşaat, gıda ve enerji sektörlerinde yatırım yapmayı tercih ediyor.
"Afrika çok iyi gözlemlenmeli"
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Enerji İş Konseyi Başkanı Süreyya Yücel Özden, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Afrika kıtasının Türk enerji şirketleri için birinci derecede önemli olduğunu söyledi. Özden, "Bütün enerji şirketlerimiz Afrika'ya yatırımla ilgileniyor, ancak bölgeye yönelik çok iyi gözlem yapıp oradaki ihtiyaçları ve realiteyi doğru belirlemeliyiz." dedi.