Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, "Ana pazar olarak tanımladığımız Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinden gelen taleplerin olumlu seyretmesi neticesinde 2018 yılını, rekor kırarak 40 milyon ziyaretçi sayısıyla kapatacağımızı düşünüyorum. Yıl sonunda turizmden elde ettiğimiz gelirin de 30 milyar dolar seviyesini aşmasını ve bu çerçevede kişi başı ortalama turizm gelirimizin 750 dolar seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz." dedi.
Bağlıkaya, Turizm Haftası vesilesiyle turizm sektöründeki gelişmelere ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
Bu yılı Türk turizmi açısından çok önemli bir dönemeç olarak gördüklerini belirten Bağlıkaya, bu yıl gösterilecek sıçramayla Türkiye’yi dünya turizm sıralamalarında çok daha üst basamaklara taşıyacak yükselişi hedeflediklerini kaydetti.
Bağlıkaya, bu hedefe doğru emin adımlarla yürüdüklerini ifade ederek şunları söyledi:
"2018 yılına ilişkin açıklanan ilk resmi veriler de beklentimizi doğrular nitelikte. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açıklanan şubat ayı verileri, 2018 yılının ilk iki aylık döneminde Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısının yüzde 34,91 artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Özellikle ana pazar olarak tanımladığımız Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinden gelen taleplerin olumlu seyretmesi neticesinde 2018 yılını, rekor kırarak 40 milyon ziyaretçi sayısıyla kapatacağımızı düşünüyorum. Yıl sonunda turizmden elde ettiğimiz gelirin de 30 milyar dolar seviyesini aşmasını ve bu çerçevede kişi başı ortalama turizm gelirimizin 750 dolar seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Özlediğimiz günlere geldik gibi gözüküyor."
"Alman ve Rus turist birincilik için yarışacak"
Bağlıkaya, 2018 yaz sezonuna yönelik rezervasyon taleplerinin çok iyi seyrettiğini anlatarak, "Türkiye’nin iki ana pazarı konumunda bulunan Almanya ve Rusya’dan gelen rezervasyon verileri çok olumlu. Almanya’dan yüzde 60, Rusya’dan da yüzde 30’un üzerinde rezervasyon artışları var. Bu yıl Almanya ve Rusya, 6 milyonlara ulaşacağını tahmin ettiğimiz rekor rakamlarla birincilik için yarışacak. Bununla birlikte İngiltere, Hollanda gibi son iki yıllık dönemde düşüş gösteren pazarlardan Türkiye’ye yönelik ilgi ve talebin yeniden canlanmasını çok önemli buluyoruz." diye konuştu.
Erken rezervasyon döneminde Almanya, Rusya ve Avrupa ülkelerinden talebin en yüksek olduğu destinasyonların başında Antalya'nın geldiğini aktaran Bağlıkaya, Antalya ile birlikte Ege Bölgesi kıyılarının talebin yüksek olduğu destinasyonlar arasında bulunduğunu dile getirdi.
Bağlıkaya, Kültür ve Turizm Bakanlığı, TÜRSAB, TÜROFED ve TÜROB öncülüğünde 2009 yılında başlatılan erken rezervasyon kampanyasının ana hedefinin, avantajlı ödeme kolaylıkları sağlayarak daha fazla vatandaşın tatil yapmasına öncülük etmek, bu yolla iç turizmi canlandırmak ve Türkiye'ye gelen yabancı turistlerin daha uygun ödeme koşulları ile seyahat ettiklerine yönelik yaygın algıyı değiştirmek olduğunu aktararak, "Geride kalan yıllarda erken rezervasyon kampanyasının seyahat acentelerinden otellere kadar turizm sektör temsilcilerinin yoğun gayretleriyle çok başarılı olduğunu ifade edebiliriz. 2009 yılında 300 bin kişi ile başlayan erken rezervasyon kampanyası 2017 yılında 5 milyonu aşmıştı. 2018 yılındaki beklentimiz ise erken rezervasyonla tatile çıkan yerli turist sayısının 6 milyonu aşarak 7 milyon seviyelerine yaklaşması yönünde." şeklinde konuştu.
"Kısa şehir turlarına çıkan vatandaşlarımızın sayısında artış var"
Bağlıkaya, yeni turizm eğilimlerine bakıldığında, tüketicilerin destinasyon tercihinde daha seçici davrandığına işaret ederek, destinasyonun çevreye duyarlı ve çevre dostu olması, özgünlük ve farklı deneyimleri sunabilmesinin tatil kararlarını etkilediğini söyledi.
Bağlıkaya, artık yabancı ziyaretçilerin, turist gibi gezmek ve anılmak istemediğini, yerel halkla kaynaşmak ve farklı yaşam deneyimlerini tatmayı beklediğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu nedenlerle, ülkemize gelen yabancı misafirlerin otel dışı aktivitelere daha fazla katılımının sağlanması için turistin yerel halkla buluşturacak projelerin yapılması, uluslararası ve yerel kültür ve sanat etkinliklerinin sayılarının artırılması, gastronomi ve alışveriş gibi konularda etkinlikler düzenlenmesi, gençlere ve çocuklara yönelik aktivitelerin artırılması, konaklama tesislerinden şehir merkezlerine ve cazibe noktalarına ulaşım kolaylıkları sağlanması, farklı konularda tematik müze ve parkların yapılması, bisiklet ve yürüyüş yolları düzenlenmesi, taklit ve ucuz hediyelik eşya yerine ülkemizin geleneksel el sanatlarının yansıtıldığı hediyelik ürünlerin üretilmesi ve satışının özendirilmesi, uluslararası sportif etkinliklere ev sahipliği yapılması önem taşımaktadır."
Bağlıkaya, son yıllarda yerli turistler açısından kültür turlarına talebin arttığını belirterek, "Bunda gelişen ulaşım olanaklarının, artan havalimanı sayısının da büyük katkısı var. Özellikle hafta sonunu farklı kentlerde geçirmek isteyen kısa şehir turlarına çıkan vatandaşlarımızın sayısında artış söz konusu. Bununla birlikte gastronomi turları da talebin günden güne arttığı tur çeşitleri arasında yer alıyor." dedi.
"Kongre, golf ve spor turizmi segmentlerinin de desteklenmesi önemli"
Bağlıkaya, turizmin ekonomiye çok yönlü katkısı olan, deyim yerindeyse, Türk ekonomisi için lokomotif sektörlerden birisi konumunda bulunduğuna dikkati çekerek, "Cari açığın düşürülmesine, dış ticaret açığımızın kapatılmasına, çok önemli katkılar sağlayan turizm sektörü, tarımdan inşaata, mobilyadan ulaşım sektörüne birçok sektörü harekete geçiren bir dinamiğe sahip. Turizmin ekonomiye sağladığı bir diğer önemli katkı ise istihdam yaratması. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) verilerine göre dünya genelinde istihdam edilen her 11 kişiden 1’i turizm ve turizme destek sağlayan iş kollarında çalışıyor. Türkiye gibi ülkelerde turizmin istihdam yaratan yönünün büyük önemi bulunuyor." dedi.