IRENA Genel Direktörü Adnan Amin, "2025 itibarıyla güneşten elde edilen enerji maliyeti yaklaşık yüzde 59-60 düşecek. Rüzgarda yüzde 35'lik azalma olacak. Bu rakamlar bütün oyunu değiştiriyor. Bu alanda yapılan tartışmaların sebebi bu." dedi.
23. Dünya Enerji Kongresi kapsamında düzenlenen panel, Fransa merkezli Dünya Enerji Konseyi Global Elektrik İnisiyatifi Başkanı Philippe Joubert'in moderatörlüğünde gerçekleştirildi.
Amin, burada yaptığı konuşmada, 2015 sonunda yenilenebilir enerjinin payının yüzde 30'u bulduğunu ve bunun çoğunu suya dayalı enerjinin oluşturduğunu söyledi.
Güneş enerjisinde 2060 itibarıyla "müthiş artış" olacağını belirten Amin, şunları kaydetti:
"2009'dan bu yana güneş 6 katına çıktı. Asya tek başına yüzde 48'i teşkil ediyor. Bunlar önceden görülmemiş rakamlar. Rüzgarda geçen yıl yüzde 17'lik büyüme oldu. Geçen yıl yatırım rekoru kırıldı ve 286 milyar dolar yatırım yapıldı. Bir de ilk kez yenilenebilir enerjilere yatırım, gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelerdekinden fazlaydı. İlk kez yatırım ve talepte değişiklik olduğunu gördük. Enerji talebinin Afrika, Latin Amerika ve Asya'dan geleceğini ve bunun da büyük ölçekte olacağını görüyoruz."
Amin, bu durumun yenilenebilir enerjinin maliyetinin kısmen düşmesiyle gerçekleştiğini ve dünyada yenilenebilir enerji teknolojisi maliyetini gösteren en kapsamlı raporu hazırladıklarını ifade etti.
Rüzgar enerjisinin maliyetinin 2009'dan bu yana üçte birine düştüğünü vurgulayan Amin, şöyle devam etti:
"Farklı piyasalarda daha düşük fiyat rekorları kırıldığını görüyoruz. En son rekor 2,99 dolar sentti. Bu güneş enerjisinin kilovatsaat başına düşen fiyatıydı. Abu Dabi'de 100 megavat için verilen fiyat daha da düşecek. Yaptığımız tahminlere göre inovasyon ve teknolojide değişiklikler olacak. 2025 itibarıyla güneşten elde edilen enerji maliyeti yaklaşık yüzde 59-60 düşecek. Rüzgarda yüzde 35'lik azalma olacak. Bu rakamlar bütün oyunu değiştiriyor. Bu alanda yapılan tartışmaların sebebi bu ama başka unsurlar da var. Artan şekilde ülkeler yenilenebilir enerjiye odaklanıyor. Mesela her yıl 6 milyon kişi hava kirliliğinden ölüyor. Yenilenebilir enerjinin sağlık, enerji güvenliği, enerji bağımsızlığı gibi konulara katkıları önemli. Artık insanlar stratejik yatırım planlarını buna göre yapıyor."
Amin, yenilenebilir enerjinin en hızlı büyüyerek istihdam yaratan sektör olduğuna, 8,1 milyon kişinin bu alanda çalıştığına dikkati çekti.
"Hepimiz yenilenebilir enerjiyi istiyoruz"
ACWA Power Türkiye Yöneticisi Abid Malik de yenilenebilir enerjiye ihtiyaç olduğunu herkesin bildiğini, sektörün karbonsuzlaştırma hedefine ulaştırılabilmesi için bunun tek yol olduğunu kaydetti.
Son birkaç yılda yenilenebilir enerjinin küresel enerji sektöründe hızla yükseldiğini aktaran Malik, hidro dışı yenilenebilirlerin bu katkısının gelecek yıllarda büyük değişim göstereceğini söyledi.
Teknolojinin sürekli değiştiğine ve fiyatların düştüğüne işaret eden Malik, "2009'dan bu yana hem güneşte hem rüzgarda ciddi fiyat düşüşleri yaşıyoruz. Ben buna değişken yenilenebilir demek istiyorum. Su dışındaki rüzgar ve güneşten kaynaklanan enerjinin miktarı tahmin edilemeyeceği için değişken diyorum. Yenilenebilirler her ne kadar birçok zorluklarla karşılaşsalar da büyük yol kat ettiler. Hepimiz yenilenebilir enerjiyi istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Güneş ve rüzgar enerjisinde belirsizlikler olduğunu, şebeke altyapısının ikinci önemli konuyu oluşturduğunu anlatan Malik, "Örneğin konferansın yapıldığı bu bölgede enerji talebi çok yüksek. Teknolojinin güneş ve rüzgardaki doğası gereği İstanbul'a bunu yapmak kolay değil. Talebin yoğun olduğu merkezlerden uzak olmak zorunda. Bu taleplerin doğru karşılanmasını sağlamanız lazım." diye konuştu.
Malik, diğer bir zorluğun ise şebekedeki dengesizlik olduğunu aktararak, "Gün içinde belli bir tahminde bulunmuş olabilirsiniz ama ufacık bir değişimde enerji tahminleriniz altüst olabilir. Bu da değişken yenilenebilir enerjilerden kaynaklanıyor. Hidroyu bunun dışında tutuyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Bunun yanında güneşte veya rüzgarda hızlı yanıt beklenemediğine işaret eden Malik, şunları kaydetti:
"Bunlar mümkün olan maksimum kapasiteyi üretirler. Ancak bunlarda yanıt süresini artıramazsınız. Ayrıca, yatırımcılar, yasa yapıcılar, ekonomistler, kredi verenler yenilenebilir enerji konusunda istekli. Bütün karar vericilerin sürdürülebilir karar verdiğinden, her paydaşa doğru mesajı verdiğinden emin olması lazım. Kendi ülkelerinin ihtiyaçlarını dikkate alsınlar. Son olarak enerji karması yine ne kadar yenilenebilir ve ne kadar yedek üretime ihtiyacımız olduğuyla bağlantılıdır. Kapasite rezervi önemlidir."
"Daha büyük ve ucuz tribünler oluşturmaya çalışıyoruz"
GE Yenilenebilir Enerji Üst Yöneticisi (CEO) ve Başkanı Jerömo Pecresse, yenilenebilir enerjinin artık "ana akım" olduğunu ifade etti.
Sektörün müşteri tabanının farklılıklarına dikkati çeken Pecresse, pek çok alandaki şirkete hizmet sunduklarını ve iş modellerinin değiştiğini anlattı.
Pecresse, daha büyük ve ucuz tribünler oluşturmaya çalıştıklarının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Sektörün maliyet ilerlemesinde gerçekten harika gelişme var. Maliyet hızla düşüyor olacak. Bunun lokomotifi ise güneş ile rüzgar arasındaki rekabet. İnovasyona da bir yandan devam edilecek. Finansal mühendislik de bunun bir parçası olacak. Yeni yazılımlar kullanarak yenilenebilirin maliyeti düşürülecek. Rüzgar santralleri daha iyi yönetilecek. Belirsizlik azaltılacak. Rüzgarı veya güneşi daha iyi öngörebilirsek üretim optimize edilebilir ve müşterilerin ihale faaliyetlerinde kullanılabilir. Yeni bir iş modeli oluşturuyoruz ve maliyetleri düşürmeye devam ediyoruz."
Kenya Elektrik Üretim Şirketi CEO'su Albert Mugo da Afrika'nın kırsal kesimlerinde elektriğe erişim oranının çok düşük olduğunu söyledi.
Mugo, yerleşim alanlarının birbirinden oldukça uzakta kaldığını, bu nedenle şebekeyi uzatmanın güç olduğunu, dolayısıyla yenilenebilir enerjide özellikle güneş enerjisine ihtiyaç duyduklarını anlattı.
EWE Türkiye, EWE AG Türkiye Yönetici Direktörü Frank Quante ise 2016'da yenilenebilir enerjide harika şeylerin başarıldığını ifade ederek, "Paris protokolü gibi alanlarda da çok güzel gelişmeler var. Gerçekten çok olumlu ve iyimser bir noktadayız." dedi.