Çanakkale'de 18 Mart 1915'te elde edilen deniz zaferi, tarihte bir dönüm noktası oldu ve Çanakkale'nin geçilmezliğini kanıtladı.
Birinci Dünya Savaşı'ndaki pek çok cephe ve muharebe alanları arasında, tarafları en çok etkileyen, bugün de dünya tarih literatüründe en çok anılan cephe olan Çanakkale'de, dünya denizlerine çıktığından bu yana hiç yenilmeyen, bu özelliğiyle de "yenilmez armada" olarak tarihe geçen İngiliz donanması ağır bir yenilgiye uğratıldı.İngiltere, Fransa, İtalya'nın sömürge ülkelerinden getirdiği milletlerin çocuklarını savaşa sürmesinin yanı sıra kara, deniz ve hava kuvvetlerinin ilk kez kullanılmasıyla da özel bir öneme sahip Çanakkale'de dünya muharebesi yaşandı.
Birinci Dünya Savaşının en zorlu günleri yaşanırken işgal güçlerinin şubat ayından itibaren boğazları ele geçirmek için yaptığı saldırı mart ayında Çanakkale'de daha da şiddetlendi. Nusret Mayın Gemisi ışıklarını söndürüp ilerlemeye başladı. Akyarlar'a sessiz bir şekilde mayınlarını bıraktı. 10 gün sonra saldırıya geçen müttefik donanmasından 3 büyük gemi, mayınlara çarparak Boğaz'ın serin sularında battı.
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Bu olay savaşın seyrini değiştirdi. 18 Mart günü Türk askeri, var gücüyle direndiği, kudreti ve vatan sevgisiyle karşı koyduğu işgalcileri püskürttü. O gün denizde bozguna uğrayan düşman kuvvetleri, bu kez Çanakkale'ye karadan girmek istedi.
Ulu Önder Mustafa Kemal komutasındaki Türk Ordusunu gören işgal güçlerine karşı 25 Nisan 1915 sabahı tarihin akışını tamamen değiştiren Çanakkale Kara Savaşları başladı. Önce Anafartalar, sonra Conkbayarı Zaferleri geldi. Düşman kuvvetleri çekildi. “Çanakkale Geçilmez'' sözü tüm dünyaya kanıtlandı
SİZE TAARRUZ ETMEYİ DEĞİL ÖLMEYİ EMREDİYORUM…
Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal Atatürk'ün, Çanakkale'de taarruz emrini şu sözlerle verdi: “Bu öyle alelade bir taarruz değil, herkesin başarılı olmak veya ölmek azmiyle harekete hazır olduğu taarruzdur. Size ben taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum.”
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bir tümsek, Anadolu'nda,
İstiklâl uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki, haşr olan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
Necmeddin Halil Onan