Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en büyük varlıklarından biri olan milli şirketimiz, bayrak taşıyıcı (Flag Carrier) konumundaki havayolumuz olan Türk Hava Yolları’nın (THY) son yıllarda ulaştığı konum, tüm dünyanın dikkatini çekiyor.
20 Mayıs 1933’te kurulduğunda yüz 100 sermayesiyle Türk Malı olarak nitelendirilen, o zamanki adıyla Devlet Hava Yolları’nın bir anonim ortaklık olarak, kurucu ortaklarının zamanın medya kuruluşlarının ve patronlarının olması gerçekten manidardır.
Baktığımızda, başta Cumhuriyet Gazetecilik T.A.Ş, Sedat Simavi Halefleri Haldun ve Erol Simavi Kollektif Şirketi, Safa Kılıçlıoğlu (Yeni Sabah Gazetesi Sahibi), Ercüment Karacan (Milliyet Gazetesi Sahibi), Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş, (Muhtemelen Zekeriya- Sabiha Sertel), Yusuf Ziya Ortaç (Akbaba Mizah Dergisi Sahibi), gibi isimleri kurucular arasında görüyoruz.
12 Şubat 1947’de ilk dış hat seferini yapan milli havayolu şirketimizin DC-3 tipi uçağı 2 saat 40 dakikalık bir yolculuktan sonra Atina’ya varabilmişti.
Yıllar böyle geçerken, 1965’e geldiğimizde şirketin sermayesi sadece 65 TL idi.
2000’li yıllara gelene kadar THY kamu görevi yapan herhangi bir kuruluş gibiydi. Kar etmesi , büyümesi ve gelişmesi için çok büyük bir gayret sarf edilmediği inkar edilemeyen bir durumdu.
2003 yılına gelindiğinde zengin ve seçkin bir kesimin kullanabildiği uçakların, halkın tamamı tarafından kullanabilmesi için devrim gibi bazı sübvansiyonlar hayata geçirildi. Uygulama tüm şirketleri kapsadığı için bu durum sektörde büyük bir canlanmaya neden oldu. Zamanın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, denizcilikten gelen birisi olarak, havacılığı şaha kaldıran, havacılık deyimi ile take-off yaptıran bir bakan olarak tarihe geçti diyebiliriz.
THY, 1990’da Kamu Ortaklığı İdaresi’ne bağlandı. Hisselerin yüzde 50.88’i Borsa’da işlem görmeye başlayınca kurum bu kez de, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na devredildi. Son yayımlanan Kanun Hükmündeki Kararname ile de, Kurumun tüm kamu hisseleri bu kez Türkiye Varlık Yönetimi A.Ş’ye geçti.
Yönetimsel değişikler elbette bir takım sıkıntılar doğursa da, asıl büyük sorun 2016’da yaşandı. 15 Temmuz darbe girişimi, Atatürk Havalimanı’na yapılan saldırı, Rusya Krizi ve de DEAŞ ve PKK’nIn kentlerdeki saldırıları turizmi, haliyle de THY’yi çok olumsuz etkiledi. Bu fırtınadan en az zararla çıkmaya çalışan bir kurum olarak THY, yaralarını çok çabuk sardı diyebiliriz. Yere inen uçaklar uçmaya, yeni hatlar da devreye girmeye tekrar başladı.
Son ataklarla, “Dünyada en fazla ülkeye uçan havayolu” unvanını kazanan THY, bu durumla haklı olarak övünüyor. Şu anda dünya üzerinde Birleşmiş Milletler’in tanıdığı 192 ülke var. THY, Gine (Conakry) uçuşlarıyla 296’inci noktaya ve 120’inci ülkeye adım atmış oluyor. Bu az bir şey değil. Sadece, Afrika’da 32 ülkede tam 51 destinasyona sefer yapabilen “Yeni THY”nin dünyanın dört bir yanına sefer yapması çok dikkat çekiyor. 49’u iç hat, 243’ü de dış hat olmak üzere, toplam 296 şehir ve 300’e yakın havalimanı THY’nin uçuş ağına eklenmiştir. Bir örnek vermek gerekirse, İstanbul-Los Angeles uçuşunun süresi kesintisiz tam 13 saat 55 dakikadır. Zorlu coğrafyalara, aman vermez iklim şartlarına rağmen yapılan bu uçuşların her biri başlı başına birer başarıdır. Kurum çalışanları IATA kodu olan TK’yı, halk ise, ICAO kodu olan THY’yi, kuleler ise “Turkish” olan çağrı kodunu kullanırken, uçakta yolculara yapılan anonsta, dahil olunan ittifak Star Alliance’dan söz edilir. Sloganı, “Dünya daha büyük, keşfet” olan THY, altı kez üst üste Skytrax “Avrupa’nın en iyi havayolu şirketi” ödülünü de bileğinin hakkıyla kazanmıştır.
Kurum, alt markası olan Anadolu Jet’in tamamına, filosunda 69 uçak bulunan Sun Express’in de yüzde 50’sine ortaktır. THY, 7.2 yaş ortalaması ile Avrupa’nın genç filolarından birine sahiptir. Filosunda halen, 318’i yolcu, 13’ü kargo olmak üzere toplam 331 uçak vardır.
Filosunda en küçük ve tek bir adet olan Boeing 737-700 tipi uçağın azami kalkış ağırlığı 61 bin 998kg, yolcu kapasitesi de 124 iken, filoda tam 32 tane bulunan Boeing 777-300 ER (Extended Range- Uzatılmış menzil) uçakların azami kalkış ağırlığı 341 bin 534 kilo, yolcu kapasitesi de 349 ile 400 arasında değişmektedir. Kanat açıklığı 64.80 metre, gövde uzunluğu 73.90 metre ebatlarındaki bu uçak standart bir futbol sahasına ancak sığar.
THY, bu dev filoyu 2 bin 176’si kaptan, bin 935’i yardımcı pilot olmak üzere, toplam 4 bin 111 kokpit ekibiyle sevk ve idare etmektedir. Bu sayının 602’si yabancı, 88’i ise kadınlardan oluşmaktadır.
Kabin ekiplerinin toplam sayısı ise, 9 bin 977 kişiye ulaşmıştır. Bunlardan sadece 62’si yabancı uyruklu olup, kadın sayısı 7 bin 163, erkek sayısı da 2 bin 184 kişidir. Purser (Kıdemli amir) bin 003, kabin amiri 2 bin 217, kabin memuru ise 6 bin 757 kişiden oluşmaktadır.
Bu demektir ki, kabin ve kokpit ekiplerinin toplam sayısı 14 bin 088 kişi olup, bu sayı tüm THY çalışanlarının üçte birini teşkil etmektedir.
Uçucuların sayısı orta halli bir kasabanın nüfusuna ulaşırken, 49 bin kişiyi istihdam eden THY, her biri bin kişi çalıştıran 49 tane fabrikaya eşit konumda sayılır.
THY, adını bile bilmediğimiz veya ilk kez duyduğumuz ülkelere ve şehirlere sadece sefer yapmakla kalmıyor, beyaz uçakların gövdesindeki mavi “Turkish” yazısıyla ve ay yıldızlı bayrakla Türkiye Cumhuriyeti’nin öncü gücü ve misyonuyla giderek göğsümüzü kabartmaktadır. İyi uçuşlar THY, iyi uçuşlar Türkiye’m..
Kaynak: Musa Alioğlu / Gazate Birlik